Proje sürecindeki çözüm ortaklarınızdan da bahsedebilir misiniz?
YE: Seramik, vitrifiye, batarya ve parke bizim için en önemlileri çünkü bütçeyi belirleyen, metraj ve adet olarak etkili olan konular bunlar. Sürekli birlikte çalıştığımız, her türlü yeniliklerinden haberdar olduğumuz, numune alışverişi yaptığımız en önemli firma grupları, vitrifiye ve armatür. İkincisi, mutfak, kapı, vestiyer, banyo dolabı gibi imalatları yapan ahşap firmaları geliyor. Sonrasında da örnek dairenin ya da satış ofisinin mobilyalarını yapan firmalar. Bir de masa, dolap gibi ofis mobilyalarını hazır aldığımız firmalar var.
Genellikle yerel firmalarla çalışıyorsunuz sanırım.
YE: Tabi, projelerin çoğunda yerel ürünleri tercih ediyoruz. Bazen armatürde Hansgrohe, Grohe, Duravit'in ürünlerini de kullanıyoruz. Onların projeye uygun serileri var.
Gerçi örnek daire projelerinde tek bir daire söz konusu olduğu için çok sorun yaşanmıyordur.
YE: Örnek dairede ne kullanılırsa projede de onu kullanmaya gayret ediyorlar. Biz üç alternatif veriyoruz ama örnek dairede kullanılan alternatifte sorun çıkmaz ve fiyat konusunda anlaşılırsa projenin tamamına da o alınıyor. Güven kaybı olmaması için çok değiştirmek istemiyorlar. Bunu önemsemeyen firmalar da var ama satışta sorun yaşanmaması için bu konu eskiye göre daha ciddiye alınıyor.
Konut projeleri dışında gerçekleştirdiğiniz diğer güncel projeleri öğrenebilir miyiz?
GA: Konut projeleri dışında ofis projeleri de yapıyoruz. Birlikte çalıştığımız inşaat firmaların yanında kurumsal firmaların da ofis projelerini gerçekleştiriyoruz. Bu anlamda 2015'te bize ödül getiren Sampa Otomotiv yönetim binası projesini sayabiliriz. Samsun'da 2500 metrekarelik bir alanda üç katlı bir yönetim binası yapmıştık. Onun dışında şu an güncel olarak çalıştığımız Metro34 Ofis Binası ve Karden İnşaat ofis projeleri var.
YE: Metro34 ortak alanlarını yaptığımız bir plaza projesi. Kiralanırken ofis kısımları boş olarak kiralanıyor, biz ortak alanlarını tasarlıyoruz.
GA: Basın Ekspres yolu üzerinde tamamladığımız Capital Tower projesinde birlikte çalıştığımız Uzman-Moher İnşaat'ın ofis tasarımlarını yaptık. Keleş İnşaat, Gül İnşaat, Makro İnşaat'ın ofis projeleri de bize ait. Delta'nın Florya'daki üç katlı ofis binasının ortak alanlarını tasarladık, şu anda uygulama aşamasında. Ayrıca Sur Yapı'nın Hayat Grup ile birlikte gerçekleştirdiği ofis binasının ortak alanlarını yaptık.
Konut ve ofis projelerini kıyasladığınızda neler söylerseniz?
GA: Her şeyden önce fonksiyonlar tamamen farklı. Lobi ve ortak alan çalışmaları yine oluyor, orada tamamen firmanın kurumsal kimliğinden yola çıkıyoruz. Onun dışında şu anda tercih edilen açık ofis kullanımı var. Orada da birçok önemli kriter söz konusu. Bir de bizim tasarlarken özellikle keyif aldığımız toplantı ve yönetim odaları var. Proje tiplerini birbirinden ayrıştıran en önemli unsur fonksiyon bence.
YE: Fonksiyonu da bölümlerin birbiriyle ilişkisini dikkate alarak oluşturuyorsunuz. Size verilmiş bomboş kocaman bir alan ve alt alta yazılı fonksiyonlar var. Bu fonksiyon bununla ilişki içinde olacak ama bir diğerine de bağlantılı olacak, müşteri buradan buraya geçmeli gibi istekleri oluyor bizden. Çözmesi çok zevkli bir puzzle gibi...
GA: Tabi başta çok kararsızlıklar oluyor. Belli bir kişi sayısıyla yerleşimi bitirdikten sonra alaşağı edip tasarıma sıfırdan başladığımız durumlar olabiliyor. Ama yine de çok keyifli. Bir de süreç konut projelerine göre çok daha hızlı ilerliyor.
YE: Duvarlarla çok bölmediğiniz için daha iç içe mekanlar, farklı açılar oluşturabiliyorsunuz. Yerleşim konusunda dairelere göre daha özgür, o yüzden çok keyifli.
Proje aşamasında değişebildiği gibi kullanım sırasında da çok değişiyor sanırım...
GA: Bu noktada en önemlisi, firmanın büyüme hedefini çok önceden iyi planlamış olması. Yoksa proje bitene kadar firma hızla büyümüş, bizim boş olarak bıraktığımız alanlar dolmuş ve oraya sığamayacak hale gelmiş olabiliyor.
Büyüme dışında organizasyon değişikliği de olabiliyor...
YE: Evet, mesela Sampa Otomotiv'in farklı bölgelerde birden fazla ofis binası var. Bizim yaptığımız projedeki fonksiyonlar belliydi, yerleşimi ona göre yaptık, her şey planlandı. Sonradan farklı bir bölümün de oraya gelmesi gerekince alt katta hiç açık ofis olarak düşünmediğimiz yerleri buna çevirmek durumunda kaldık. Türkiye'de inşaat sektörü o kadar hızlı gelişti ve büyüdü ki hiç kimse bunu öngöremedi. İnsanlar olarak bulunduğumuz ortama yayılmayı seven canlılarız, gittiğimiz boşluğu dolduruyoruz. Ne kadar büyük yere geçerseniz orası o kadar doluyor. Mesela 1+1 bir evden 4+1'e taşının, orayı da anında doldurursunuz.