Kent ışıklarında karanlığı arayan film; "City Dark""

07 Aralık 2012

Bu araştırmayı yürüten doktor; "Ansızın bir gece uyandığımda sokak lambalarından ötürü odam o kadar aydınlıktı ki oturup kitap bile okuyabilirdim. Birden kafamda bir şimşek çaktı. Eğer biz ışığa gece uyumamız gereken saatte de maruz kalıyorsak bu bir anomali. Kanser de bir anomali, bunlar arasında bir ilişki var mı?" diye sorarak başlıyor bu hipotezi doğrulamak üzere araştırma yapmaya... Öte yandan filmin yönetmeni "neden gece aydınlığa gereksinim duyuyoruz?" sorusunu da gündeme getiriyor.

Sonraki bölüm buna odaklanıyor. Bu sorunun ardında çok basit bir şey var: insan karanlıktan korkuyor. Hepimiz korkuyoruz. Kültürümüz de buna müsait, sosyal olarak da hep ışığın çevresinde buluşuyoruz. Şehirler ona göre konumlanıyor, insanlar ona göre sosyalleşiyor. Gece güvenlik için ve sosyalleşmek için de aydınlatmaya gereksinimimiz var. Ama bu sorunlara neden olduğumuza göre, bir şeyleri yanlış yapıyor olmalıyız... Filmde yönetmen, sonucu bağlarken hoşuma giden şu oldu, ışık kirliliğinin azaltıldığı noktada aslında kaybeden kimse yok. Hepimiz kazanıyor olacağız.


  Lambersart Eklüzü. Lambersart Lille. Görsel: Wikipedia

Enerji tasarrufu ve verimliliği de bu noktada ilişkileniyor sorunla...

Yani daha doğru tasarlanmış ve bilinçli aydınlatılmış şehirlerde yaşasak 1,5 Milyar Dolarlık bir enerjiden tasarruf etme şansımız var. Bu sonuca varırken bize doğru yolu göstermesi için bir aydınlatma tasarımcısı ile görüşülüyor.

New York'un şu sıralar en çok konuşulan parkı High Line'ın aydınlatma tasarımını yapan Hervé Descottes ile görüşüyor. Onunla birlikte parkı geziyorlar. Hem geceleri güvenli hem de gökyüzüne saçılmayan, verimli aydınlatmanın nasıl olacağına ilişkin olarak güncel ve popüler bir örnek izletiyorlar. Sinema perdesine yansıyan görüntülerde, parktaki armatürler yürünen yolu gösteriyor, insan davranışının odaklandığı noktaları aydınlatıyor. Öte yandan yukarıya ışık yansıtmadığı için parkta gece yürüdüğünüzün bilincinde oluyorsunuz.

Descottes'un da söylediği gibi aydınlatma sorunlarımızın başında homojen aydınlatma, yani hiç karanlığa yer bırakmadan tümüyle teknik hesaplamalara dayalı aydınlatma anlayışı var. Oysa hem insan davranışı ve psikolojisi hem de sağlığı bunu istemiyor. Yani hem gölgeli, karanlıklı alanlara ihtiyacımız var hem de gereksinim duyduğumuz şeyi görmeye. İşlevle, teknik ve tasarımı birleştirmek gerekli. Bu ikisinin orta yerinde duran da iyi hissettiriyor. Bir yerde iyi hissettiğin sürece orada işlerini de gerçekleştirebiliyorsun demektir.  
 


Emre Güneş ile "City Dark" üzerine...
Aydınlatmanın Sosyo-ekonomik ve Psikolojik boyutu
Konunun Uzmanlarına “Aydınlatma Tasarımı"nı sorduk
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :