Sergi katalogunun editörlerinden Sophie Trelcat, küratörler Jean-Marc Thévenet ile gerçekleştirdiği "Echanges Croisés" (Çapraz Aktarımlar) başlıklı söyleşisinde ikiliye, çizgi romanın hangi noktadan itibaren şehirle, mimarinin de hangi noktadan başlayarak çizgi roman temsil biçimi ile ilişkide olduğunu sorusunu yöneltiyor.
J.-M. Thévenet, şehrin çizgi romanda başat bir yer almaya başlamasının, Amerikan gazetelerinin dağıttığı çizgi roman ekleri ("Sunday pages" gibi) ile ortaya çıktığını söylüyor. Başlangıç dönemi olan 1900'lere özellikle New Yorklu çizer Winsor McCay ve çizgi karakteri Little Nemo (1905) damgasını vuruyor. McCay, yüzyılın başında ortaya çıkan "metropol" kavramına duyduğu ilgiyi çizimlerine de yansıtıyor.
1930'ların sonundan itibaren ise Amerikan çizgi romanı süper kahramanların doğuşuna şahit oluyor. Superman ve Batman birkaç ay arayla okurla buluşuyor. Çizgi romanın temelini kentsellik oluşturuyor. Gotham City ve Radian City gibi kurgusal şehirlerin yanı sıra, Chris Ware'in Chicagosu, "From Hell"in Londrası göze çarpan örneklerden bir kaçı.
Çizim: Gene Colan, "Daredevil", 1968. Galerie 9ème art, Paris. ©DR
1950'lere kadar süren "eğlence" (divertissement) döneminin ardından, 1960'larda karşı-kültür ile özdeşleşen çizgi roman siyasallaşarak, toplumun ideolojik ve siyasi değişimlerinin gözlemlenmesi için dikkate değer bir altlık oluşturuyor. Bu dönemde "yarının ideal kenti"ne ilişkin çok sayıda ürün ortaya konuluyor.
Thévenet, çizgi roman yaratıcısının, mimar gibi doğrudan bir sosyal işlevi olmadığına dikkat çekiyor ve çizgi roman tarihi boyunca çizerin şehri sahiplenmesini incelenmeye değer bulduğunu ekliyor.