Türkiye içinde de yurt dışında olduğu kadar tanınır olmak istiyorsunuz. Bu bağlamda Ankara dışında başka bir şube açmayı düşünüyor musunuz?
İtalya'dan, New York'tan, Paris'ten arayıp, "levhanızı asalım, bağlantı ofisiniz olalım" diyenler var ama ben mevzuların içini doldurmayı seviyorum. Oraya levhamı asıp içini dolduramazsam bu bende çok büyük rahatsızlık yaratır. Tabii ki hedeflerimiz arasında bu da var, ama şirketlerde ilk beş yıl çok kritiktir. Biz beşinci yılımızı başarıyla devirdik.
Türkiye'nin şartları belli; tasarım hizmetini insanlara anlatmak ve bunu sürdürülebilir kılmak için inanılmaz bir çaba veriliyor. Öte yandan Designnobis oluşumu, bu eğitimi alan genç insanlar için çok önemli bir imge haline geldi; buranın başarısı onları motive edecek, başarısızlığı ise demoralize edecek. Hakikaten zor anlar, zor süreçler yaşanıyor. Yurt dışı bilinirliğimiz hala yurt içi bilinirliğimizden çok daha fazla. Tabii bunun ardında çok değişik etkenler var.
Bu konuda kendinizde ne gibi eksiklikler görüyorsunuz?
Tanıtımımız bir hayli eksik. Bünyemizde, profesyonel olarak bu işle uğraşan arkadaşımız yok. Buradaki çalışanlar mimar, tasarımcı, grafiker ya da heykeltıraş. Tanıtım tabii ki çok önemli. Bu başarı hikayelerinin sanayiye mutlaka götürülmesi lazım. Müthiş enerjimi alsa da son iki yılda yurt içi ve yurt dışında yaklaşık 130 üzerinde konferans gerçekleştirdik. Tasarım nedir, inovasyon nedir, inovasyon kalkınmakta olan bir ülke için neden önemlidir, katma değer yaratan ürün nedir, bunun hukuki güvenirliği ve uluslararası rekabet düzeyindeki zorunlulukları nelerdir, dilimiz döndüğü kadar bunları anlatıyorum. Şimdi o konferanslardan geri dönüşler almaya başladığımız dönemleri yaşıyoruz. Dolayısıyla artık doğrudan tanıtım yaptığımızı söyleyebilirim. Türkiye'de konferans ve toplantılara gelen insan profili iki çeşittir; ya çok meraklısı gelir konferansa ya da vakti çok olup şöyle bir bakmak isteyen.
Bu sene Akdeniz Üniversitesi tarafından üç kez davet edildim. Önce Kalite Sempozyumu'na çağrıldım, son olarak ise bir günlük bir sertifika programına katıldım. Sonuçta, üç konferans boyunca beni izleyen bir bey bize geldi ve bir peynir firmasına çok kreatif bir ambalaj yaptık. Gördüğünüz gibi, güven kolay oluşmuyor.
Dünyanın en bilinen ilk 100 firmasından bazıları ile de görüşmelerimiz oldu. Ama tabii yurt dışından daha geç geri dönüş alınıyor.
Yurt dışı bağlantılarınız nasıl oluştu? Ödüller üzerinden mi yoksa yine konferanslar aracılığıyla mı?
Ben her ne kadar Designnobis'in ve ürünlerin bilinir olmasını istesem de, Türkiye'de bu iş hala kişiler üzerinden pazarlanmaya çalışılıyor. Bizim bu konuda da bir mücadelemiz var. Herkes beni görmek istiyor, bense onları markayla muhatap etmeye çalışıyorum. Bu da zor bir süreç; oturmamış, kuralları ve fiyat politikası olmayan bir pazarın içindeyiz.