Mobilya tasarımlarınız var. Sadece kendi projelerinizde mi kullanıyorsunuz?
Aslında şöyle gelişti; Alpin bize bir katalog getirdi. O kataloğu görmenin verdiği ilhamla, o malzemeleri kullanıp ürün geliştirmek istedik. Bu ürünler de bizim özellikle konut projelerinde piyasada hazır olarak bulmakta zorlandığımız ürünler. Örneğin, bir kahve sehpası çok kolay bir ürün ama hızlı bir şekilde kendi projelerimize hitap edecek kahve sehpası ya da bench bulamıyoruz. Ben de kendimce düşündüm: öyle bir ürün olsun ki, benim ihtiyaç duyduğum gibi başka mimar veya iç mimar meslektaşlarım ya da ev sahipleri ihtiyaç duyduğunda bulabilsin. Bu ürünleri geliştirirken bir ilham kaynağımız da Ettore Sottsass oldu. Kendisi de biliyorsunuz Memphis'in tasarımcısı; ben öğrenciyken de ondan çok etkilenmiştim. Onun yaklaşımını bu tasarımlara entegre etmek istedim. Özellikle kullandığı renkleri kullandık bir benchimizde.
Bu tasarımlara nasıl ulaşılabiliyor?
Beymen'de satışa sunuldu, Beymenonline'da Elif Arslan Interiors markası altında ulaşılabiliyor.
Güncel projeleriniz arasında neler var?
Şu anda bir ofis projemiz daha var devam eden. Marin konseptli bir proje. Hem showroom hem ofis tasarımı yapıyoruz. O projemizde daha farklı bir istek vardı, daha soğuk, daha duruşu ve çizgileri olan bir showroom ve ofis istediler. Biraz daha markanın kimliğine hitap ederek bu projeyi geliştiriyoruz. Önemli olan müşterinin isteğine bağlı olarak doğru bir dil aktarabilmek.
Bunun haricinde Viyana'da bir konut projemiz var, geçen yıl başladı, uzun vadede devam ediyor. Geçen yıl tasarımını yapmıştık, bu sene de uygulama işleri başladı. İmalatlar burada yapılacak, buradan gidecek. Biz de şu anda onunla ilgileniyoruz. Türk bir aileye ait, Viyana birinci bölgede, eski bir binada yer alıyor. Viyana'da eski yapıları bozmadıkları için eskinin üzerine çıkma yapı yapıyorlar. Üç katlı penthouse formatında. Eski ve yeniyi mix ediyorlar.
Bunun dışında Tuzla'da bir projemiz var, Vesen Yalıları'nda. Geçen yıl tasarımını yaptık bu sene uygulamasına başlayacağız, teslimini bekliyoruz.
Devam eden mağaza projelerimiz var. Tarabya'da bir ev projesi var yine. Tasarımını yaptık, uygulamasına başlayacağız. Kastamonu'da iki tane yeni bitirdiğimiz villa projemiz vardı; tamamlayıp teslim ettik.
Bir de Avusturya'da bir dağ evi projemiz var. Onun da tasarımını yaptık, uygulaması yapılacak...
Sektöre dair neler söylemek isterseniz? Türkiye'de iç mimariye bakış nasıl sizce?
Bence insanlar iç mimariye hâlâ ekstra bir lüks olarak bakıyor. Dolayısıyla da iç mimariyi pahalı bir sektör olarak görüyorlar. Bu da insanları bir anlamda uzak tutuyor. "İç mimar işin içine girdiğinde çok para harcayacağız" gibi bir algı var. Halbuki tam tersi, iç mimar size doğru parayı doğru yerde harcatmak için bir danışman aslında. Size ekstra harcatandan çok, bir yatırım danışmanı gibi, sizin için en efektif projeyi, en tasarruflu projeyi tasarlayabilir. Bu algı henüz Türkiye'de oturmuş değil. Belli bir kesim tabii ki biliyor ama hâlâ iç mimara dekoratör gözüyle bakanlar var, "ben de yaparım" diyenler var, projenin altındaki o emeği bilmeyip "proje bütçesi ne ki" diyenler var...
Algı gün geçtikçe değişiyor tabii ama Türkiye'de şimdilik bu şekilde. Mesela Dubai'de, diğer bazı Arap ülkelerinde yaklaşım çok gelişmiş durumda. İç mimarın ne iş yaptığını bir kurumsal firma yöneticisi benden iyi anlatabilir. O kadar geliştirmişler. Çünkü her konuda bir danışanla ilerledikleri için her işte iç mimar var. Türkiye'de biraz daha kendi işimizi halletmeye meyilli olunup bir de gereken bir şeye o parayı ödemekten kaçınıldığı için böyle oluyor.
Ofise stajyer alıyor musunuz?
Tabii, sürekli geliyor stajyerler. Özellikle birinci veya ikinci sınıfta okuyan gönüllü stajyerlerimiz oluyor. Bu da çok takdir edilesi bir şey. Ne kadar gelişime açık olduklarını gösteriyor.
Biz üniversitede ikinci sınıfta Construction dersi alıyorduk. Sonra bu dersi bitirince onun stajını yapıyorduk. Halbuki bu stajı önce yapıp gördüğünüzün teknik eğitimini almak çok daha rahat olacaktır diye düşünüyorum. Ben üniversitedeyken bunda çok zorlanmıştım. Çünkü bilmediğim bir şeyin hem çizimini yapmam gerekiyordu hem de bunu anlayıp özümsemem gerekiyordu. Ama ben bunu bir kere görseydim çok daha kolay olacaktı. O yüzden eğitim sürecinde öğrencileri uygulama alanlarında daha çok bulunmaya teşvik etmek lazım.
Öğrenim hayatınız süresince farklı kültürleri deneyimleme fırsatınız oldu, bu deneyimler projelerinize nasıl yansıyor? Bir etkileşim oluyor mu?
Mutlaka oluyor tabii ama bu bilginin ya da kendimizi geliştirmenin sonu, ucu bucağı yok. Ben de mümkün olduğunca hem yurt içinde hem yurt dışında fuarlara, çeşitli etkinliklere katılmaya özen gösteriyorum. Çünkü bunların her birinde farklı bir şey öğreniyorsunuz. Bunun da tabii sizin üzerinizde bir etkisi oluyor. Kültürlerin de tabii ki çok fazla etkisi oluyor. Bazen alakasız olarak gördüğünüz bir bilgiyi bir proje önünüze geldiğinde kullanabileceğinizi görüyorsunuz. Bu da önünüzü açan bir unsur oluyor ve size pratiklik kazandırmış oluyor. O bilgiyi de hayatınıza katmış oluyorsunuz.
Bir de önemli olan bilgiyi kullanabilmek. Bilgiyi biriktirip biriktirip bir yerde kullanmamak da aslında bir anlamda israf.
Son olarak genç meslektaşlarınıza ve bu mesleğini seçmek isteyen arkadaşlarımıza bir mesajınız var mı?
Sektörümüzde çok fazla çalışma alanı var. Pazarlamada da çalışabilir bir iç mimar, tasarım da yapabilir, uygulamacı da olabilir. Bu anlamda çok artı bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Ama hangi alanda çalışmak isterlerse istesinler önce bunun bir kere sahasını görmeliler. İnşaatın tozunu, toprağını sevmeyen biri iç mimar olmamalı bence. Çünkü biz bu tasarımı yapıyorsak şantiyesine de gidiyoruz. Biraz daha uygulama tarafına da bakmalılar kendilerini geliştirmek adına.
Bir de bizim işimizde üstlenmeniz gereken pek çok farklı rol var. Siz hem müşteriyle muhatapsınız hem taşeronlarla. Bu ilişkileri dengelemek ve yönetmek zorundasınız. Bu nedenle iletişim çok önemli. Bence bizim mesleğin temel noktalarından biri iletişim. Hem iyi iletişiminiz olmalı hem de kişiye özel doğru iletişimi kurabilmelisiniz.