Üçünüz nasıl bir araya geldiniz? Ofisin kuruluş hikayesinden biraz bahsedebilir miyiz?
Mahmut Kefeli: 2009 yılında Kerem’le birlikte ofisi kurmak için ilk adımları atmıştık. 2010 yılında ise ofisi resmen kurduk diyebiliriz. Bizimle birlikte bir arkadaşımız daha vardı ama aramızdan ayrıldı. Sonrasında İrem Başar’ı da ekimize dahil ettik.
Tanışıklık okuldan mı?
MK: İrem benim çocukluk arkadaşım. Kerem’le ise ortak bir arkadaşımız sayesinde tanışmıştık. Her şey doğal bir biçimde gelişti ve bir araya geldik.
Daha önceki iş deneyimlerinizden bahsedebilir miyiz biraz?
MK: Bir dönem Eren Talu Mimarlık’ta, sonrasında da Autoban’da çalıştım. Freelance grafik tasarım işleri de yaptım bir dönem.
Kerem Erçin: Kısa bir süre İstinye Park’ta çalıştım. Okuldan bir hocam oradaki bir zincir mağazasının tasarımını yapıyordu, bu projede ben de iç mimar olarak görev aldım.
Soldan sağa; Mahmut Kefeli, İrem Başer ve Kerem Erçin
Üç ortak olmanın avantajları ve dezavantajları neler? Karar süreci uzuyor mu?
KE: Aslında karar süreci bizim kendi aramızda çabuk gelişiyor. Ofis içinde herkesin belli bir çizgisi var. Bunu bildiğimiz için birbirimize müdahale etmemize gerek kalmıyor. Bizim kafamız karar sürecine girildiğinde çoğunlukla net oluyor. Son noktada projeyi müşteriye sunduğunuzda iş değişebiliyor. Müşterinin tutumu işlerin nasıl ilerleyeceğini de belirliyor aslında.
Bazı ofislerde belirgin bir iş bölümü var. Herkesin uzmanlık alanı farklı oluyor ve ofis çalışanları sadece kendi konularına odaklanıyorlar. Sizin çalışma yönteminiz nasıl?
KE: Müşteriden brief’i aldıktan sonra projeyi yürüten kişi tasarımı belli bir aşamaya getiriyor. Proje olgunlaşmaya başladıktan sonra herkesten yorum yapmasını istiyoruz. Uygulama, tasarımın gerçek hayata aktarılma süreci ve sistem detaylarının çözülme kısmında Kerem devreye giriyor. Bu da işin en zor kısmı aslında.
Bizim ofiste herkes her türlü projeyi başından sonuna kadar götürebilecek kapasitede. Biz zaten bu yetkinlikte arkadaşlarla birlikte çalışmayı tercih ediyoruz. Bir proje aldığımızda bunu ofisteki herkesle paylaşırız. Sen sadece sandalye tasarla ya da sen sadece ofis tasarımına odaklan gibi bir durum yok. Uygulama yapan biri tasarım sürecinde de işin içinde yer alıyor ve proje üzerine yorum yapabiliyor. Biz bu şekilde çalışmanın daha verimli olduğuna inanıyoruz. İşbirliği içinde bulunmak çalışanların birbirine daha çok kenetlenmesine ve yapılan işin de daha sağlam çıkmasına olanak tanıyor.
Emir Özerdem Evi
MK: Ama bu, ofiste uzmanlaşmanın olmadığı anlamına gelmiyor. Herkesin daha iyi olduğu bir konu var ve onun üzerine çalışıyor. Uygulama yapan biri de tasarım gustosuna sahip ve biz onu da tasarım sürecine dahil etmek istiyoruz.
KE: Ekipte yer alan her kişinin tasarım algısının her zaman açık olması lazım. Başka türlü vizyonunuzu geliştiremezsiniz. Yaptığınız iş ne olursa olsun ortaya güzel bir şey çıkmasını istiyorsanız her zaman bütününü kavramalısınız. Proje kapsamında bütünü oluşturan her bir parçadan haberdar olmalısınız.
Peki müşteriyle kim daha çok iletişim kuruyor ?
MK: Değişiyor. Üçümüzün de aslında kendine ait bir müşteri portföyü var. Ama eğer bir müşteri tamamıyla bağımsız bir biçimde escapefromsofa olarak bize ulaştıysa hep birlikte bir toplantı yapıyoruz. Günün sonunda müşteri kimle daha rahat iletişim kuruyorsa o götürüyor projeyi. Bu biraz da doğal bir biçimde gelişiyor.