"Sadece bilgisayarla olmaz, ekibi dönem dönem Çin'e göndereceğiz"

06 Haziran 2013

ERA'nın Çin'deki ofis profilinden bahsedebilir misiniz?

Şu anda Çin ekibinden bir arkadaşımız burada bizimle birlikte çalışıyor. Bizim oraya gittiğimiz kadar onlar da buraya geliyorlar. Yakın zamandaki hedefimiz, İstanbul ofisindeki arkadaşları belli sürelerle proje takibi için Çin'e göndermek. İnsanların farklı deneyimler edinebilmesi için sadece bilgisayar ekranı karşısında olmak yerine biraz da dünyayı görüp tanıması gerektiğine inanıyorum. Umarım yakın zamanda bu uygulamaya başlayacağız.

Ekipleri oralı ya da orada yaşayan insanlardan kurmaya gayret ediyoruz. Paris'teki ofiste de aynı şekilde… Çünkü o ülkenin koşullarını en iyi onlar biliyor. Paris'teki düşünce yapısına, kültürel yapıya adapte olmak yine nispeten daha kolay ama Çin'de her halükarda Çinlilerle çalışmak durumundayız. En başta dil konusu var. Değişik bir deneyim oluyor bizim için de.

Yurtdışı ofislerinizde kaçar kişi çalışıyor?

Fransa'daki ofiste yaklaşık 7 kişiyiz. Çin'deki ofiste ise şimdilik 4-5 kişi civarındayız. İstanbul'daki ana ofiste de 35-40 mimar çalışıyor. Proje yönetimi ve mühendislik ofislerini de hesaba kattığımızda 100 kişiyi buluyoruz. Bir de şantiye ofislerimiz var. Garanti Teknoloji Kampüsü'nün şantiyesi hızla devam ediyor. Projenin ebadı ve kapsamı sebebiyle oradaki şantiye de yine kalabalıkça bir ekip tarafından yürütülüyor.



Ayazağa Kültür Merkezi'nin 20 yıllık hikayesi sonlanıyor...

Ayazağa'daki kültür merkezi projeniz de bu yıl içinde tamamlanacak değil mi?

Evet, öyle ümit ediyoruz. Hedefimiz 2014 yılında hizmete girmesi.

Beş yıldır bu projeyle ilgileniyorsunuz. Büyük ölçekli projeleri bile çok daha kısa sürede tamamlayan ERA için uzun bir süre…

Evet, hem mevcut eski eserler hem topografya bizi oldukça zorladı. Keşke daha önceden yapılan yatırım problem yaratmayıp devreye alınabilseymiş.

İstanbul çok hızlı bir değişim içinde. Biz o projeye başladığımızda sadece yukarıdaki Maslak kuleleri vardı. İstinye Park daha açılmamıştı. Etrafta pek bir şey yoktu. Şimdi metro geldi, İTÜ yerleşkesi büyüdü, aşağıda Cendere deresi boyunca yeni yapılaşmalar oluştu. Dolayısıyla kültür merkezi şu an bu yatırımların ortasında kalmış durumda. Başta projeyi yukarıdaki Maslak hattına bağlanarak düşünüyorduk. Şimdi etrafta 1453 gibi bir sürü proje var. Belki projenin beslenmesi anlamında iyi bir gelişme ama mevcut altyapı çevredeki bu hızlı değişimi ne kadar kaldırabilir? Bu konuya da el atılması gerektiği kanaatindeyim.

İstanbul bu projeyle birlikte büyük gösteri salonlarına kavuşacak. Ayazağa Kültür Merkezi'nde biri 6000 kişilik, diğeri 1500 kişilik iki salon bulunuyor. AKM'nin halen kapalı olduğunu düşündüğümüzde mekansal anlamda önemli bir alternatif sunduğu söylenebilir. 

Bir de 1000 kişilik orkestra salonu olacak. Onun dışında galeri, yemek alanları, rekreasyona yönelik alanlar ve ofisler tasarlanıyor. Doğayla bütünleşik bir yapı olmasını arzu ettik. Çevrede 3 tane eski eser bulunuyor. Bunları korumak için büyük emek harcandı. Proje arazisi oldukça hareketli bir topografyaya sahip. Başlarda, ilk proje uyarınca yapılan eski yapıyı korumaya çalıştık ama hem yeni yönetmeliklere uymuyordu hem de uzun zamandır açıkta kalmış bir betonarme yapı olduğu için zarar görmüştü. Planlama olarak da artık çok efektif değildi. Yapımı neredeyse 20 seneden fazlayı buluyor. Tüm bu nedenlerden ötürü projeyi günümüz taleplerine göre değiştirmek durumunda kaldık. Umarım İstanbul'un bu konudaki eksikliklerine cevap veren, herkesin kullanacağı bir mekana dönüşür.


Kırk Yıllık Ofise Taze Kan için Yurtdışı Deneyimi
Kıtalararası Organizasyon, Yerel İşgücü
Gerçekleşen Hayaller, Yeni Hedefler
Söz ERA Ailesinde...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :