"Serbest yarışmalara katılmama kararı aldım"

04 Aralık 2009

Neden edindiğiniz bu tecrübe ile mimarlığa devam etmek yerine yurtdışına gitmeyi tercih ettiniz?

"Tecrübe" denilen şey çok enteresan bir şey! Sizin üzerinize yığılıyor, ama siz onunla ne yapacağınızı çok bilemiyorsunuz, hele o yaşta. Müthiş bir tecrübe yaşamıştım ve kafam çok karışıktı.

O sıralarda Londra'daki Architectural Association'ı çok beğeniyordum ve yazışmaya başladım, gittim, görüştüm ve Graduate School History & Theory Department'tan "acceptance" aldım. Babama gideceğimi söylediğim de ilk tepkisi " Sen ne yapıyorsun?" demek oldu. Bir şekilde büroyu sahiplenmemi istiyordu o sıralarda. Aslında desteklemişti benim gidişimi, fakat para vermiyordu bir türlü. O sıralarda tamamem tesadüf ODTÜ Mimarlık Fakültesi dekanı Rüştü Yüce'yi okulda  "Burs buluyoruz kimse acceptance getirmiyor" diye söylenirken gördüğümü hatırlıyorum. "Benim acceptance'ım var, ama param yok" dedim. Karşılığını mecburi hizmekle ödemek şartıyla bursu bana verdi. Apar topar gittim Londra'ya. Gittikten sonra babam bana parayi gönderdi, ben de o parayla Avrupa'da bol bol gezdim. (Gülüyor)

Londra'da çok güzel iki yıl geçirdim. Oranın mimari anlamda insanı daima besleyen bir yapısı var. Bundan çok hoşlanmıştım. Bir sene boyunca kalemi elime hiç almadım, sadece okudum. Sakin bir adam olarak da geri döndüm (Gülüyor)
 
Döndükten sonra neler yaptınız?

Aldığım bursun karşılığında bir süre Endüstri Ürünleri Tasarımı'nda asistanlık yaptım ODTÜ'de. O dönemin de benim için cok da faydalı olduğunu söylemeliyim. Ali Günoven ve Mehmet Asatekin tasarım kültürlerinden etkilendiğim insanlardı.

Babam ve annem o sıralarda İstanbul'da idi, ben de Ankara'da ufak tefek işler yapmaya başlamıştım. Yarışmalara katılıyordum. Hiç bir zaman belli bir ödül seviyesini aşamamama rağmen yarışmalar benim için çok öğretici oldu. Bir süre sonra yarışmalardan pek de bir şey üremediği veya üretemediğim düşüncesiyle ümidimi kestim. Yarışmalara dair şikayet noktam esasen jürilerin mimarlik düzeyleri ve anlayışlari idi.
Yarışma yönetmelikleri de ayrı bir alem... Jürilerin tam anlamıyla seçme (ya da seçmeme) özgürlükleri de zaten yok. Dolasıyla açık yarışmalara katılmama kararı aldım. Hala bu kararı sürdürüyorum belki biraz fazlaca bir inatla….

Sonra belli bir süre hiç biri yapılmayan bir seri Yat Limanı tasarladığımızı hatırlıyorum Ankara'da…

2001'de Uluslararası İzmir Alsancak Limani Kentsel Tasarım Yarışması için Nevzat (Sayın) çağırdı beni birlikte girelim diye… Zaten İstanbul'a gelmek istiyordum vesile oldu benim için. Yarışma için onun ofisinde 4- 5 ay birlikte çalıştık.

İstanbul'a gelmiş olmaktan memnun musunuz?

Ankara'da ODTÜ çevresinden cok beslenmekle birlikte, mimarlık pratiğinden çok da keyif almamıştım aslında ben. Çünkü Ankara mimarlığın çok talep edildiği bir yer değildi. Zaten hakim olan ‘devlet' atmosferi cemaatçilikle de karışmaya başlamıştı. Serbest piyasa diye birşeyden bahsetmek çok zordu. Kapalı cemaatlerin parçasıysanız ancak iş alma potansiyeliniz artıyordu vs…. Bu yüzden Ankara'dan çok beslenememiştim. İstanbul'a da bu yüzden geldim ve bu anlamda çok da memnunum.


Can Çinici ile...
Can Çinici hakkında
Çalışanlar ile...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :