Ve sıra geçtiğimiz programı gerçekleştirmeye geldi…
Evet. Fakat 2008 yılına geldiğimizde ekonomik kriz patladı ve ortaya hiç hesapta olmayan bir dizi sorun çıktı: Vasco Turizm iflas etti; Işık Aydemir YTÜ'den ayrıldı ve Tarih Vakfı da belli bir oranda küçülerek Europa Nostra'ya olan ilgisini kaybetti.
Aslında bu koşullarda rasyonel olan, koşullarımızın değiştiğini bildirerek üyelere toplantının iptal edildiğini söylemekti. Fakat biz böyle davranmamaya karar verdik ve bizim için "zorluklara göğüs germe" anlamına gelen bir iş süreci başladı. Tarih Vakfı'nın ve YTÜ'nün bıraktığı boşluğu içinde birkaç kişinin çalıştığı küçük bir ofis ile çözmeye çalıştık. Yani az sayıda personel ile dar bütçeli ama Europa Nostra'nın geçmiş toplantılarıyla karşılaştırıldığında çapı ve amaçları çok genişlemiş bir çalışma yapmak durumundaydık. Hal böyleyken, sağ olsun İstanbul Avrupa Kültür Başkenti (AKB) 2010 Ajansı, bir dizi başka büyük çaplı kongrelere, toplantılara destek olduğu gibi Europa Nostra kongresine de alt yapı masrafları anlamında destek oldu. -Altyapı masrafları anlamında diyorum çünkü bu toplantılara gelen herkes yol parasını, otel parasını ve kongre kayıt ücretini kendisi ödüyor.-
Diyebilirim ki bu elverişsiz koşullara rağmen değişik üniversitelerden oluşan organizasyon komitesinin desteği ile bu kongreyi gerçekleştirdik. Özellikle Kadir Has Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve kongre öncesindeki hazırlık faaliyetleri anlamında da Pera Müzesi ve Yapı-Endüstri Merkezi'nin katkılarıyla belli bir programı gerçekleştirdik.
Bu sürece Kültür Bakanlığı'nın hiç katkısı olmadı mı?
Doğrusu Kültür Bakanlığı'na ve Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na ait mekânlara, bu program kapsamında ücretsiz olarak girilmesi ve müzelerin ve sarayların yine bu program kapsamında ücretsiz olarak gezilmesi beklediğimizden defalarca kat daha zahmetli oldu.
Sayın Kültür Bakanı'nın müdahilleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait Aya İrini Kilisesi'nde Kültürel Miras Ödül Töreni, Arkeoloji Müzesi'nde Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması'nı ve Yıldız Sarayı'nda da
Konsey ve Genel Kurul toplantılarını gerçekleştirebildiysek de, denilebilir ki süreci Milli Saraylar Daire Başkanlığı ile akla sığmayacak bir karmaşıklık ve zorluk içinde ilişki kurarak tamamladık.
STK'lara karşı devletin ve devlet kurumlarının katı tutumunu mu gösteriyor bu?
Bunun ana motif olduğunu düşünüyorum, ama bunda Europa Nostra'nın Türkiye'de az bilinir olmasının etkisi de var mutlaka. Bir de sanıyorum AKB 2010 Ajansı, kültür algısına bir de "para dağıtılıyor kapışalım" unsuru da ekledi. O yüzden birçok kurum, normal görevlerini bile ancak belli paralar aktarılırsa yapar hale geldi.
Ayrıca Türkiye'de son zamanlarda kültür ve kültürel miras alanında bir kadro değişiminin olduğunu düşünüyorum ben. Henüz ilk görevin zorluğunu yaşayan ya da ilk görevi olmasa da yeterli tecrübeye sahip olmayan bir çok yönetici, önemli kararlar vermek zorunda olabiliyor. Böyle bir tecrübe eksikliği içinde ve bir de belli bir tanışıklık, ortak çalışma kültürü olmayınca iletişim de çok zor yürüyor.