"Yaptığımız Mekana Baktığınızda, Kendimizle Yarıştığımız Noktaları Var"

06 Ekim 2023

Madam Niça, İstanbul

Sizin için önemli, dönüm noktası diyebileceğiniz projeleriniz hangileri?

ES: The Artisan Mgallery bizim için şu açıdan önemli, onunla Accor grubuna girdik. Şöyle bir dinamiği vardı onun aslında; biz önce Madam Niça'nın tasarımını yapmak için davet aldık. Sonra dendi ki, "Otel deneyiminiz var, o zaman biz sizden bir otel tasarımı da istesek olur mu?" Biz de kabul ettik. Ve biz oraya davetli olarak katıldık. Aslında 7 tane tasarım ofisi davetliydi. Benim daha önceden çalışmış olduğum Autoban Mimarlık, Toner Mimarlık, Metex gibi... Bu gibi markaların içerisinde davet almak bizi bir kere çok mutlu etti. Ve günün sonunda biz orada tasarım yapıp Accor'un beğendiği bir dönüşüm otelini hayata geçirip Türkiye'nin ikinci Mgallery'sini yaparak; ki birinci Mgallery'sini Autoban Mimarlık yapıyor. Accor oteller grubunun dizayn ofisi olduğumuz proje olduğu için, benim için bir kırılma noktası. 

Mesela Cook Shop'u söylerim hep. Çünkü kendi sektöründe önemli rakipleri olan bir markayı bulunduğu noktadan başka bir noktaya taşımak bizim için gurur verici bir başarı. Artık bir örtüsü olan Cook Shop var. Ve buna yeni bir marka daha ürettik Cook Shop Arka Bahçe diye.

Mr Cas Otel bizim için çok önemli. Yıllar sonra tekrardan bir eski eser otel yapmıştım. Yıldırım Mayruk'un atölyesinin ilk olduğu bina. Kendisini davet ettik, çok onurlandı ve geldi. Binayı ziyaret etti bitmeden önce bize ilk dikiş makinelerinden birini, iki tane kaftan hediye etti. Duvarlara astık. Birçok eskiz teslim etti bize, o eskizlerin hepsini çerçevelettirip bir katını Yıldırım Mayruk katı olarak ayırdık. O bizim için çok önemliydi. 

Şef restoranlarına girince de bu kırılımlar bizim Toi ile başladı, sonra Inari, sonra Alaf Kuruçeşme, Alancha geldi vardı, Şefleri yan yana koyunca şampiyonlar ligi gibi zaten. O insanların işini yapmak da çok önemli. Uluslararası platformda restoranlar yapmaya devam ediyoruz. Yepyeni markalar yarattık, Fire Room, muhteşem bir sokak lezzetleri konsepti yarattık. Muutto, Anatolian Tapas Bar dediğiniz riskli bir projeyi biz Galataport'un ortasına tek şef restoranı olarak oturtturduk. Ve açık mutfak yaptık. Toplamda 120 metrekarelik bir dükkan. Millet anlatınca inanmıyor, görünce inanıyor.  "120 kuveri nasıl var" diyor. Var işte. Toplamda 250 metrekare, teraslar dahil. 120 tane kuveri olan bir restoran yapmışız. Bu tasarımla olabilecek birşey değil. Bu bilgi, birikimle olabilen bir şey...

Ama dediğim gibi Levent Börek de bir kırılma noktasıydı. Günün sonunda börekçi yapıyorsunuz. Ama baktığınızda mekana, kendimizle yarıştığımız noktaları var.

Alaf Kuruçeşme

Kullanıcı geri dönüşleri nasıl?

ES: Olumlu olanların tarifinin karşılığını bir cümle olarak bulamıyorum. Ama olumsuz olanlar var mı? Var. Mesela bazılarından sandalyenin ergonomisinden dönüşler oluyor; bazı tasarımlar bizim dünyanın bildiği ve kullandığı tasarımlar oluyor ama bir üretici ile çalıştığınızda maalesef istediğiniz gibi çıkmayabiliyor.

Zaman zaman mekanlarda bizim mesela Etiler'deki Cook Shop'a zeminde ilk defa bir restoranda hem de fine dinning gibi beyaz örtülü bir yerde suni çim kullandık. Suni çim kullanmamızın nedeni, aslında mekanda geriye kalan yani bahçede olan tek şeydi o. Biz aslında bir şeyi atmak yerine kullanmak, denemek taraftarıyız. Başarılı olursa kullanırız, başarılı olmazsa değiştiririz. Çime dönecek olursam; değiştirmeyi düşünüyorum ama evcil hayvanıyla gelenler için de çok iyi oldu. Suni çimin üzerinde rahatça gezebiliyor, altında drenajı var... Öyle dönüşlerimiz var. 

Geri dönüşlerimiz yüzde 90'ın üzerinde çok iyi. Çünkü olmasa biz bu kadar devamlılığı yakalayamayız. Ya da aynı markalarla devam edemeyiz. Yatırımcılar yaptığım işlerden çok memnunlar. Ama hepsinin ortak noktasında benim telefonlara geç dönmem var.  

İşimiz umut vermek insanlara. Kırılan her umudu yeniden yeşertmek gerekiyor. Onun için benim lakaplarımdan bir tanesi de "Umut taciri." Benim işim o. Kişiyi iyi analiz etmek, psikolojisini iyi yönetmek, ki hem kendimi hem ekibimi hem de süreci yönetmeliyim. 

Peki, şimdiye kadar yapmadığınız ama yapmayı çok isterim dediğiniz bir proje var mı?

ESBir modern sanat müzesi gibi bir şey gelsin isterim. Ölçek olarak çok büyük olmayan bir sanat galerisi yapıyoruz ama daha kapsamlısını, daha büyüğünü, daha efektif olanını tasarlamak isterdim, güzel bir deneyim olurdu. Onu yaparken kabuğunu da yapmak isterim. Benim çok sevdiğim Louvre Abu Dabi Müzesi’nin kabuğu… Tabii böyle söyleyince Erhan’cım sen bunu nasıl tasarlayacaksın diyecekler ama o başka bir mevzu. Tasarlamak istemem başka bir mevzu. Çıtamı koyduğum yerlerden biri. Öyle bir kabuğu olan sanat müzesi tasarlamak çok isterim. Bambaşka bir keyif; birçok yerden danışmanlık ve deneyim sahibi olan insanlardan bilgiler almak. Bunları yapmak istememim ya da hayallerimin olmasının nedeni, kendimi daha da geliştirmek istemek ile alakalı bir durum.

Hastane yapmak isterim. Dinamik olarak hastaneleri ve otelleri yapısal olarak birbirine benzetiyorum. Ama birisinin içerisinde insanın ergonomisiyle konaklaması var tabi. Ama yine de çok farklı değil sadece içindeki dinamikler ve altyapısı değişiyor. 

Bahsettiniz aralarda ama güncel projelerinizi bir toparlayalım neler var?

ES: Şu an aktif devam eden ve yürüttüğümüz 22 projemiz var. Bunun 5 tanesi Dubai'de. Los Angeles, Lizbon ve Londra'yı söyleyince zaten yarısı yurt dışında devam ediyor. Yurt dışında yeni bir Budapeşte projemiz var.

Magnolia Shop’lar devam ediyor. Nata Burger için yeni konsept oluşturuyoruz. Barley adında bir şef restoran tasarımı devam ediyor. Tuzla’da ve Şişli’de farklı konseptler olarak, iki tane Ibis otel var. Onun dışında Inari Omakase’yi 6 yıl sonra tekrar yapıyoruz şu an kapalı, tadilat var. Eski feminen tacı bozmadan, çünkü zamanında onu da yaratan bizdik, maskülenlik kattık. Yaklaşık 15 gün sonra açılacak. 

Acarkent’te bir ocakbaşı yapıyoruz. Brooks Brothers Amerikan markasıdır aslında el değiştirdi yeni sahipleriyle beraber şu an 17 ya da 20 şubeye doğru yol aldı. Bunun içerisine işte konsept geliştirdiğimiz nokta şu; kafe tasarımı yaptık. İlki Brezee Cafe konseptiyle Emaar’da açılacak. Eğer uygun metrekareler bulunursa Brezee tasarımı Amerika’dan kabul gördüğü için bu tasarım devam edecek. Yepyeni bir marka oluşturduk aslında. Markalab işlerimiz devam ediyor. Cookshop şubeleri zaten dediğim gibi bu işlerle eş zamanlı olarak devam ediyor.

Ayrıca bizim herkesin bilmediği, özel bir tarafımız daha var. Biz iki sene önce, bir tasarım yarışması niteliğinde bir davet aldık. Accor Oteller Grubu’nun Türkiye, Ortadoğu ve Rusya'daki dizayn ofislerinden biriyiz. Bunun da sadece Türkiye'de sekiz tane resmi ofisi var. Dizayn spect'indeki firmalardan biriyiz biz. Şu anda da Accor Grubu’nda franchise olan iki markayı ve iki tane de yapmaya başlayacağımız yeni otelleri var. Bu konuda da çok güzel gidiyoruz. 

Şu an bir sanat galerisi yapıyoruz, Etiler'de güzel bir villa, ölçek olarak çok büyük değil. İlk açılış ve küratörlüğünü de Ahmet Güneştekin yapacak, bütün eserler onda olacak. Aynı zamanda arkasına şef restoranı tasarlıyoruz. Etiler'in göbeğinde, çok enteresan bir proje. Birden çok bileşenin olduğu bir bina. 

Ürün tasarımı yapıyor musunuz?

ESEvet, bir çok markamıza yaptık. Bundan önce de aslında "Intro Living" diye bir marka, instagram'da açılışını da yaptık. Ama bir türlü yaptığımız ürünleri içine koyamadık. 3 arkadaşımızla kurduk, öyle kaldı. Daha sonra çok yakın zamanda bilinen bir mobilya markasında tasarımlarımız oluşacak. Onun koleksiyonunu hazırladık, yakında orada görülecek. 

Boş zamanın var mı?

ES: Bilmiyorum ama var ki yeni hobilerimden biri golf. Ama bunları sabah saatlerinde 6.30-9 arası değerlendiriyorum. Kendimle ilgili her şeyi bu saatler arasında yapıyorum. Günün herhangi bir saatinde vakit kalmıyor çünkü. Fırsat bulursam maça gidiyorum. Kitap okumayı özlüyorum, yanımda oluyor ama uçakta okumayı tercih ediyorum. Sesli kitabı deniyorum ama bende olmadı. Ama küçük 15-20 dakikalık motivasyon konuşmaları dinliyorum. Dostlarımla kaliteli zaman geçirmeyi özledim. Beni çok yenileyen, tazeleyen bir şey bunu tekrar bir düzene koymak istiyorum.

Sektöre dair neler söylemek isterseniz?

ES: Sektör aslında çok güzel devam ediyor. Son zamanlarda biraz daha ön plana çıktığını düşünüyorum. Meslektaşlarımın da bir çoğu yurtdışı projelerine imza atıyor tercih nedenleri oluyor, ödüller alıyor. Bunlar da aslında sektörün ne kadar iş yaptığını, ne kadar tercih edildiğini ve iyi bir noktaya ivme kazandırdığının göstergesi olduğunu düşünüyorum. Biz gastronomi noktasında zaten 3-4 tane insanız. Hiç birimiz birbirimize değmeyen, bilmeden teklif verdiğimiz hiç bir zaman sizde bir iş var mı sektörde kendimize yer bulmuşuz. Bazı misyonlar edinmiş olduk. İdealist 19’da değerli bir STK’da yönetim kurulundayım, eğitim komisyonu başkanlığı yapıyorum. Bakış açım hep uzlaşıcı, birleştirici, yapıcı… Böyle bir grupta olmaktan mutluyum. 

Eğitime önem veriyorsunuz, bu dönem nasıl geçecek eğitim anlamında? Ve son olarak öğrencilere ya da yeni mezunlara neler söylemek isterseniz?

ES: Arel, Yeditepe’de derslerim olmuştu ama bu dönem ders vermek istemedim. Yeni bir teklif vardı ama haftada iki kere olması çok zorladı. Ama davet edildiğim tüm konferanslara, öğrencilerin olduğu yerlere gitmeye çalışıyorum. Davet olursa derslere de katılmaya devam edeceğim. Dernekte de eğitim ile ilgili çalışmalarımız oluyor, çok önem veriyoruz. Mezun olacaklara ise hep söylüyorum; dokunmak, okumak, hissetmek, malzeme tanımak çok önemli. Hissettiğimden tasarım yapan birisiyim, aldığım rüzgardan, dokunduğum malzemeden, oturduğum banktan ya da yediğim yemekten. Göz o kadar fotoğraf çekiyor ki; korkmalarına gerek yok. Biraz malzeme biliyor olsa eli akıp gidecek. Bir kırılma noktası var o da malzeme bilgisinden geçiyor. Bizim zamanımızda bu kadar davetler, bu kadar iletişim yoktu. Onları değerlendirsinler. 

Zincirlikuyu Meslek Lisesi, İdealist ve Kent Üniversitesi ile birlikte bir proje oluşturduk. Meslek lisesinde olanlar ne kadar değerli olduklarını bilmiyor, aileleri de anlatmadığı için o çocuk oradan mezun olunca başka bir şey yapacağına inanıyor. Ara eleman kalmadı, genç bir artizan işi yapacak insan kaybediyoruz. Bununla ilgili projeler geliştirmeye devam ediyoruz.

Bizim bu seneki yaz staj limitimiz 20 olmuş. Bunları zamanlara bölüyoruz, gelen her genç meslektaş adayım buradan çok şey öğrenerek gidiyor. Bu bizi çok mutlu ediyor.


Ekipten
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :