do[x]architecture

Uğur Doğan / 30 Ocak 2025
Mimarlık ve tasarım alanında üretimlerine devam eden do[x]architecture kurucu ortakları Dicle B. Özdemir ve Kadir Uyanık’a Çat Kapı yaptık.

2016 yılında kazandıkları tecrübelerle, fikirlerini bir çatı altında devam ettirme kararıyla do[x]architecture’ı hayata geçiren Mimar Dicle B. Özdemir ve Y. Mimar Kadir Uyanık Çat Kapı konuğumuz oldu. Hem insan ihtiyaçları hem de çevre duyarlılığını esas alan bütüncül ve etkili tasarımlar üretmeyi hedefleyen ofis, katılımcı ve kolektif bir model benimsiyor.

İstanbul Arkeoloji Müzesi şantiyesinde bir araya geldiğimiz Dicle B. Özdemir ve Kadir Uyanık; farklı ölçek, yapı, kullanımlarda fikir ve çözüm üreterek çalışmalarına devam ediyor.

Sizleri tanıyarak sohbetimize başlayalım… 

Dicle B. Özdemir: 2009 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldum. Okul bittikten sonra İTÜ’de yüksek lisans yapmak için İstanbul’a geldim, aynı zamanda da çalışmaya başladım. 7-8 yıl kadar farklı ofislerde; junior mimar, senior mimar, proje yöneticisi gibi pozisyonlarda çalışma fırsatım oldu. 

2016 yılında Kadir’le yollarımız kesişti. Onun yarışma pratiğinden gelen bir tecrübesi vardı. Birlikte ne yapabiliriz diye kafa yormaya başlayınca, en iyi bildiğimiz konunun yarışmalar olduğunu fark ettik. Ben de çalıştığım ofislerde ve öğrencilik yıllarımda birkaç yarışmaya katılmıştım. Birlikte yarışmalara katıldık, üst üste ödüller aldık. Yoğun da bir süreçti. Biraz orada kendimizi tartıp, birlikte ortaya nasıl bir iş çıkarabildiğimizle ilgili tecrübe de edinip işi biraz daha profesyonel tarafa taşımakla ilgili çabamız oldu. Sonra da do[x]architecture çatısı altında faaliyetlerimize devam etmeye başladık.

Kadir Uyanık: 2007 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden mezun oldum. Sonrasında Bilgi Üniversitesi Yüksek Lisans Programına devam ettim. O sürede Kayseri Kalesi’ni tekrar işlevlendirme ile ilgili bir yarışma açıldı. Orada üç kişilik bir ekiple birincilik elde ettik. Sonra aynı ekiple birkaç yarışmaya daha katıldık, ödüllerimiz oldu. Kayseri Kalesi projemiz Arkeoloji Müzesi’ne dönüştürülerek uygulanma şansı buldu. Bu da bana müze tasarımı anlamında bir kapı açtı. 

Dicle’nin söylediği gibi 2016’da yollarımız kesişti. O süreçte de yine yarışma projeleri ürettik. Kayseri Arkeoloji Müzesi işinin referansı ile müze ve sergi tasarım işleri almaya ve bu konuda kafa yormaya başladık. Yaptığımız çalışmalarda müzecilik alanında çalışmalar yapan insanlarla tanışma fırsatımız oldu. O süreçte İslam Medeniyetleri Müzesi’ni yapmaya başladık. Hemen akabinde Gazhane’de yeniden işlevlendirme ve müze projesi işi geldi. Yine aynı dönemlerde yaptığımız Cerrahi El Aletleri Müzesi’yle 2017-2020 arası süreç bizim için bu alanda bir gelişim süreci oldu. 

Önceki iş deneyimlerinizi biraz daha detaylı aktarabilir misiniz?

DBÖ: Yeni mezunken genelde çok da bilinçli ve bir şeylerin farkında olmuyorsunuz. Mimarlık tecrübesi deneye deneye, nelerden keyif aldığınızı keşfettiğiniz bir süreç. Ben ilk mezun olduğumda 3 yıl kadar bir ofiste çalıştım. Apartman ölçeğinde kentsel dönüşüm işleri yapan bir ofisti. Çok sevemedim o konuyu. Daha sonra Fores Mimarlık’ta çalışmaya devam ettim. Artık biraz daha tecrübelenmiş olduğum için proje yöneticisi olarak başladım. 3 yıla yakın da orada çalışma fırsatım oldu. Onun ardından da Mazeron Mimarlık’ta çalışmaya başladım. Onlar daha çok iç mekan projeleri yapıyorlardı ve farklı bir tarzları vardı. Orada da yaklaşık bir yıllık bir tecrübe edindim. Onun ardından da zaten do[x] hayata geçti. 

KU: Ben de mezun olduktan sonra Bilgi Üniversitesi’nde yüksek lisans programına başladım, İhsan Bilgin’in kurduğu program. Bir taraftan da Kültür Üniversitesi’nde iç mimarlık bölümünde ders vermeye başladım. O uzun bir süre sürdü. Orada yarışma projeleri için bir ekip kurdum; o ekiple ödüller aldık. Tasarımla ilgili birtakım deneysel çalışmalar yaptık. Sonra doktoraya başladım. Akademik ortamı da biraz deneyimleyerek akademisyen olmak istemediğime karar verdim. Daha çok pratikte olmam gerektiğini düşündüm. Çünkü oradayken de bunu yapmaya çalışıyordum zaten.

Dicle ile tanıştıktan sonra da birlikte bir şeyler yapma fikriyle birlikte akademiden ayrılma kararı aldım. do[x] kurulduktan sonra da mesleki pratiğe tam anlamıyla başlamış oldum. Daha önce bir ofis deneyimim olmamıştı. Geriye dönüp baktığımda keşke olsaydı dediğim zamanlar da oldu, biraz zorladı beni. Kayseri Kalesi’ni yapma fırsatı bulmak benim en büyük deneyimimdi. Şantiyeye gidip geldim, zorluklarını gördüm, insan ilişkilerini farklı şekillerde deneyimleme şansı buldum. 

Bir de Bursa Orhangazi Meydanı yarışmasında birinci olmuştuk onun da uygulama projelerini çizdik ama küçük bir kısmı uygulanabildi. O proje de önemli bir öğrenme süreci olmuştu benim için. Ancak kendi ofisinizde üretim yapma pratiği, sonrasında da kendi ofisimizde devam etme şansı bulduk.

Cerrahi El Aletleri Müzesi

Ofisin ismi nasıl çıktı ortaya?

DBÖ: Ofislere isim koymak çok zor bir iş. Bizim jenerasyonumuz, kendi ismiyle bir ofis yapılanması gerçekleştiren mimarlarla büyüdü. Biz bu ismi oluştururken biraz oradan uzaklaşarak daha jenerik, daha ekip ruhunu yansıtan bir isim olsun istedik. Bu ekibin bir parçası olan herkesin sahiplenebileceği bir isim koyma çabasıyla ortaya çıktı. Kendimizce bir felsefe oluşturduk; ‘Do’ yapmak fiili, ‘x’ de bilinmeyeni temsil ediyor. Tasarım, mimarlık, hep bilinmeyenlerle uğraştığımız ve o bilinmeyeni yapmaya çalıştığımız bir iş. Biraz oradan yola çıkarak böyle bir isim oluşturduk. Hatta ‘x’i de köşeli parantez içine aldık, matematikteki gibi değişken olması sebebiyle. Biz de bir projeye başlarken sonunda ne çıkacağını bilmiyoruz aslında, o bir süreç. Biraz o sürece de vurgu yapan, mimarlık üretim pratiğinde sonuç kadar sürecin önemini de vurgulayan bir isim olsun istedik.

Ofis içinde nasıl bir yapılanmanız var?

DBO: Biz dahil kendi içimizde 5 kişilik çekirdek bir ekibimiz var, mimarlardan oluşan. Bu ekibi hem sayı olarak hem de kişiler olarak sabit tutmaya çalışıyoruz. Bu tabii dönem dönem değişiklik gösterebiliyor. Bunun dışında diğer disiplinlerden birlikte çalıştığımız ekipler 15 kişiye kadar çıkabiliyor. Mimari işleri de paylaştığımız ekipler var. Dolayısıyla kendi iç yapılanmamızda da projeye göre, ölçeğe göre, bir araya gelip problemi çözüp ayrılan ekipler gibi kurmaya çalışıyoruz. Tabii bunun içinde bulunduğumuz ekonomik konjektörle de alakası var. Bunun yanı sıra çözüm ortağı olarak çalıştığımız grafik tasarım ekipleri var, müze-sergi işlerinde sıkça çalıştığımız dijital sanatçılar var. Uygulama ekipleriyle tabii ki dirsek dirseğe çalışıyoruz. Zaten şu an burada (Arkeoloji Müzesi’nde) olmamızın iki tane temel sebebi var; biri şantiyedeki uygulama sürecini birebir takip etmek; bir tanesi de müze ekibiyle buradaki içerik çalışmalarını yürütmek. 


do[x]
Projelerden
Künye
Ofis Adı:
do[x]architecture
Sahibi:
Dicle B. Özdemir, Kadir Uyanık
Web:
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :