Ana felsefesi “İç mimarlık mesleğini tüm gereklerini en iyi ve en doğru biçimde, kendi üslubuyla yerine getirmek” olan Profit Neşet Güne Tasarım Stüdyosu kurucusu Neşet Güne Çat Kapı'nın konuğu oldu.
Çevrim içi olarak devam eden Çat Kapı’nın 21 Nisan Çarşamba günü konuğu Profit Neşet Güne Tasarım Stüdyosu kurucusu Neşet Güne oldu.
Yaklaşık 30 yıldır üretimlerine devam eden Profit Neşet Güne Tasarım Stüdyosu; nitelikli, özgün, kaliteli işler üreten butik bir ofis. Uzun yıllardır hizmet verdiği müşterilerinin mutluluğu ve memnuniyeti için üst düzey bir çalışma temposu sürdürürken, kuruluşundan beri birlikte çalıştığı kadrosunu da işleri ve teknolojinin gereksinimleri doğrultusunda giderek geliştirmeye ve genişletmeye özen gösteriyor.
Petra The Flooring Co. desteğiyle gerçekleşen söyleşinin kısa başlıklarını buradan okuyabilir, tamamını ise YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz.
Ezgi Tezcan: Öncelikle sizi tanıyarak başlayalım, kendinizden bahseder misiniz kısaca?
Neşet Güne: 1969 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi TED Ankara Koleji’nde tamamladım. Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarım Bölümü’nden 1992’de mezun oldum. Bilkent Üniversitesi ikinci mezunlarındanım. Askerlikten önce ve sonra olmak üzere 4 sene bir iç mimarlık ofisinde çalıştım. Sonrasında ise ortaklarımla beraber kendi tasarım stüdyomuzu kurduk. Bu tabi yaklaşık 30 yıllık bir macera. Bu süre sonunda iki ortaktan ayrılarak kendim Profit Neşet Güne olarak çalışmalarımı devam ettiriyorum.
ET: Ortaklı bir yapılanmayla başlayan ve sonrasında bireysel olarak devam eden bir butik ofis. Bu iki farklı deneyimi nasıl tanımlarsınız? Avantajları dezavantajları neler?
NG: Bir elin nesi var üç elin çok sesi var. Çok güzel işleri beraber yaptık, başardık. Bu ciddi bir avantajdı. Dezavantajı yok diyebilirim. Ama hayat şartları bir şekilde herkesin kendi yoluna gitmesine sebep oldu. Yoksa eğer ortaklar iyi anlaşıyorsa, herkes belli işleri aynı oranda ve titizlikle yapabiliyorsa ortaklık her zaman güzel bir yapı.
ET: 90’lı yıllardan bugüne tasarım anlayışı nasıl gelişti, değişti? Siz neler gözlemlediniz?
NG: Ben Bilkennt’ten mezun olduğumda Türkiye’de Mimar Sinan ve Hacettepe'nin iç mimarlık bölümü vardı. Yaklaşık 30-35 kişi mezun olmuştuk, verimli güzel bir dönemdi. Bu kişilerin en azından %10’luk bir kısmı şu anda ülkede iyi işler yapan ofislerin sahipleri oldu. Toplasanız 130 civarında iç mimar mezun oluyordu. Ama şimdi inanılmaz rakamlar... Bir sürü üniversite açıldı ve hemen hemen hepsinin iç mimarlık bölümü var. Maalesef bir miktar üniversiteye finanse etmek içinde kuruluyor. Rakamsal anlamda ciddi bir iç mimar enflasyonu var. İç mimar olmak isteyen ya da bitiren arkadaşların işi bizden çok daha zor.
Yaklaşık 15 senedir hükümetin politikası gereği inşaat sektörü çok büyük oranda seviye kaydetti. İnanılmaz binalar ve inşaatlar yapıldı. Doğal olarak çok iş yapıldı. Hepimiz ciddi deneyimler kazandık. Ben şuna inanıyorum Türk mimar ve iç mimarlar teknik ve tecrübe olarak çok iyi seviyedeler. Çok yetenekliyiz ama maalesef en büyük sıkıntımız özgün değiliz. Hala kendimize ait ne yazık ki bir mimari ya da tasarımcı çizgimiz oluşamadı. (.....)
Nurus, Merkez Showroom
TED Üniversitesi
Hasmer Mercedes Showroom
Söyleşide Neşet Güne; Nurus Ankara Merkez Showroom, TED Üniversitesi ve Hasmer Mercedes Showroom projelerinden de ayrıntılı olarak söz etti.