Türkiye'nin 'Gastronomik Oryantalizm' Kurbanı Yemekleri

M. Can TANYELİ / 02 Şubat 2012
YouTube’da “turkish food” diye aradığınızda, çıkanların neredeyse tamamının odak noktasında kebap kültürü duruyor. Peki nerede ezogelin çorbası? Nerede sütlü tatlılar veya radika, kaya koruğu gibi otlardan yapılan zeytinyağlılar?
Midye dolma, deniz börülcesi ve orkinoslar radar dışı kalıyor

Bu içler acısı durumu, öncelikle biraz özeleştiri uygulayarak, nesnel olarak değerlendirme yapabileceğimiz bir pozisyona çekmemiz uygun olur. Türkiye Uzak Doğu, İngiltere ve hatta kıyas kabul etmez Japonya'nın yanında, deniz ürünleri bilgisi solda sıfır kalan bir ülke. Balığı kendinden geçene kadar ızgarada pişirmek veya hamsiyi çok seviyor olmak, deniz ürünlerinden ilginç yemek çıkarmak için maalesef yeterli bir çeşitlilik sağlamıyor. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyor olmamıza rağmen, deniz ürünleriyle yapılabilecek daha çeşitli yemekler bulamıyor olmamız veya en azından, çiğ etin tadını yakından tanımamıza rağmen, çiğ balık yemeyi hala egzotik bir zevk olarak yorumluyor olmamız da hayra alamet değil. Bu sebeplerden ötürü, Stein'ın hem İngilizlerin hem de Akdeniz coğrafyasında yaşayan insanların deniz ürünleri bilgisini kat be kat aşan Japonlardan yardım istemesine benzer bir biçimde, Türk aşçılarından yepyeni "numaralar" öğrenmesini beklemememiz gerekir.



Ancak bu gerçekler yine de, Stein'ın Dünya'da, hatta Akdeniz coğrafyasının geri kalanında da deneyemeyeceği şeyleri Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında bulabilmesine engel değil. Öncelikli olarak Stein'ın en büyük hatası, Ege'nin Akdeniz'in bir parçası olduğunu unutması. İkinci büyük hatası ise, Türkiye'de ziyaret ede ede, Türkiye'nin Akdeniz'in deniz ürünleri çeşitliliğinden son derece az faydalanan yerlerini ziyaret etmiş olması. Stein, Türkiye'nin Akdeniz'le olan bağını anlamak için, bugün korkunç bir turistik merkez haline gelmiş Kalkan'da bile, daha önceden denemediği Akdeniz yemekleri yeme şansına sahip olabilirdi. Stein'in artık Avrupa'daki herkesin yakından tanıdığı kebaba odaklanan bakış açısı, onu son derece sade ve özgün Türk-Akdeniz mutfağını denemekten mahrum bırakıyor.



Bütün bunları geçelim… İzleyicileri için midye ile türlü çeşitli yemekler yapmaya bayılan Stein, midye dolma gibi, evde yapılması son derece mümkün (bir "Batılının" bakış açısıyla, alt tarafı midyeli paella!) bir fast-food yemeğini bile göz ardı edebiliyor. Mevsiminde gitmiş olmasına rağmen, Japonya'ya ihraç edilmeyen Akdeniz orkinoslarından –her ne kadar ton balığının lezzetine yapılmış büyük bir hakaret sayılabilecek olsa da- yapılan bir güveç denemiyor. Özellikle Ege'nin hem Yunan, hem de Türk tarafının bayılarak yediği, deniz börülcesi, kaya koruğu, kuzukulağı gibi yöresel ot ve zeytinyağlı soğukları, boranileri ve de daha bir sürü yerel deniz ürünlerini itinayla pas geçiyor, pas geçmese de bahsetmiyor. Stein, bir deniz ürünleri ustası olarak Türkiye'de karşılaşabileceği her şeyi biliyor olsa bile –ki bu tartışılır, bunlarla Türkiye'de karşılaşmış olmasından bahsetmemesi için hiçbir sebep yok. Sonuçta Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında da insanlar, aynı İtalyanlar, İspanyollar ve Yunanlılar gibi, Akdeniz coğrafyasının geri kalanıyla benzer yemek alışkanlıkları paylaşıyorlar. Ancak Stein da, kendisinden önce gelen ve kendisinden sonra gelecek olan bütün yabancılar gibi, kebap ve baklava kervanına katılıyor.


Sonraki sayfa >>>>>> "İğneyi başkasına, çuvaldızı kendimize…"

Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :