Louis Kahn ve Mimarlık Üzerine Filmler: “Sessizlik ve Işık”

mimarizm.com / 29 Ocak 2018
Pera Müzesi, Louis Kahn’a Yeni/den Bakış sergisi kapsamında Sessizlik ve Işık film programını sunuyor. Louis Kahn’ın yapıtları, mirası ve mimarisinin sinema üzerindeki etkisini gözler önüne seren program, belgesel ve kurgu yapımları içeriyor.

Pera Film, 2 Şubat - 4 Mart 2018 tarihleri arasında Sessizlik ve Işık film programını sinemaseverlerle buluşturuyor. Ücretsiz izlenebilen program kapsamında belgeseller ve kurgu yapımlardan oluşan bir seçki sunuluyor. 

1974 yapımı belgesel Louis Kahn: Sessizlik ve Işık (Louis Kahn: Silence and Light), sanatçının tamamlanmış yapıtlarının en önemlilerini irdeliyor. Binalar gezilirken Kahn’ın geçmiş çekimleri ve ses kayıtları ve çeşitli söyleşiler filmi zenginleştiriyor.

Louis Kahn: Sessizlik ve IşıkLouis Kahn: Sessizlik ve Işık

Mimar Babam: Bir Oğlun Yolculuğu (My Architect: A Son’s Journey) babasıyla tekrar bir bağ kurma çabasıyla dünyayı dolaşan Nathaniel’ın hikayesini hüzünlü olduğu kadar esprili bir dille anlatıyor.

Mimar Babam: Bir Oğlun YolculuğuMimar Babam: Bir Oğlun Yolculuğu

Yaşam, ölüm ve mimarlık üzerine bir drama olan Mimarın Göbeği (The Belly of an Architect) yuvarlak formlar düşsel projelerinin çoğunu gerçekleştirememiş olan Boullée’nin tasarladığı küresel yapılara gönderme yapıyor.

Mimarın GöbeğiMimarın Göbeği

Yan Pencere (Sidewalls), bir romantik komedi öyküsü içinde Buenos Aires’in iç ve dış mimarisinden yola çıkarak, bu şehirdeki yoğun kentsel dokunun toplumu ve insanları nasıl etkilediğini betimliyor.

Yan PencereYan Pencere

Belgesel yapım İnsan Ölçeği (The Human Scale), “Şehir bizi mutlu edebilir mi? Bir şehri iyi yapan nedir?” sorularına cevap arayan uluslararası şehir planlamacıları, mimarlar ve diğer düşünürleri bir araya getiriyor.

İnsan Ölçeğiİnsan Ölçeği

Binaların ruhunu konu alan Kültür Katedralleri (Cathedrals of Culture) altı ikonik ve birbirinden farklı binanın kültürü nasıl yansıttığını ve toplumsal belleği nasıl koruma altına aldığını inceliyor.

Kültür Katedralleri, Bölüm 1Kültür Katedralleri, Bölüm 1

Sonsuz Mutluluk (The Infinite Happiness) adlı belgesel ise ideal konutu irdelerken, komün yaşantısından esinlenen tasarımın sonucunda oluşan umut dolu bir görünüm sunuyor.

Sonsuz MutlulukSonsuz Mutluluk


Gösterim Programı:

2 Şubat Cuma
21:00 Louis Kahn: Sessizlik ve Işık / Louis Kahn: Silence and Light (58')

3 Şubat Cumartesi
18:00 Kültür Katedralleri - Bölüm 1 / Cathedrals of Culture - Part 1 (80')

4 Şubat Pazar
18:00 Kültür Katedralleri - Bölüm 2 / Cathedrals of Culture - Part 2 (76')

9 Şubat Cuma
21:00 Mimarın Göbeği / The Belly of an Architect (119')

10 Şubat Cumartesi
16:00 Louis Kahn: Sessizlik ve Işık / Louis Kahn: Silence and Light (58')
18:00 Kültür Katedralleri - Bölüm 1 / Cathedrals of Culture - Part 1 (80')

11 Şubat Pazar
18:00
 Kültür Katedralleri - Bölüm 2 / Cathedrals of Culture - Part 2 (76')

14 Şubat Çarşamba
19:00
 Yan Pencere / Sidewalls (95')

15 Şubat Perşembe
19:00
 İnsan Ölçeği / The Human Scale (77')

17 Şubat Cumartesi
14:00
 Sonsuz Mutluluk / The Infinite Happiness (83')

18 Şubat Pazar
14:00 
İnsan Ölçeği / The Human Scale (77')
16:00 Mimarın Göbeği / The Belly of an Architect (119')

24 Şubat Cumartesi 
18:00
 Sonsuz Mutluluk / The Infinite Happiness (83')

2 Mart Cuma 
21:00 
Mimar Babam: Bir Oğlun Yolculuğu / My Architect: A Son’s Journey (110')

4 Mart Pazar
14:00 
Yan Pencere / Sidewalls (95')
18:00 Mimar Babam: Bir Oğlun Yolculuğu / My Architect: A Son’s Journey (110')


Filmler hakkında:

Louis Kahn: Sessizlik ve Işık
Yönetmen: Michael Blackwood
Oyuncular: William Jordy, Jonas Salk, Aldo Rossi, Arata Isozaki, Tadao Ando, Robert Venturi, Denise Scott-Brown
ABD, 1995, 58', renkli
İngilizce; Türkçe altyazılı

Louis Kahn’ın yapıtlarını inceleyen ilk belgesel olan bu film 1974 yılında sanatçının ölümünün hemen ardından çekilmiştir. 1996 yılında gösterime giren filmde sanatçının tamamlanmış yapıtları arasından en önemli altısı olan: California La Jolla’daki The Salk Enstitüsü; Texas Fort Worth’teki Kimbell Sanat Müzesi; Connecticut New Haven’daki İngiliz Sanatı Merkezi; New Hampshire Exeter’da bulunan Philips Exeter Akademisi’nin Kütüphanesi; Hindistan Ahmedabad’taki Hindistan Yönetim Bilimleri Enstitüsü ve Bengladeş Daka’da bulunan Parlamento Binaları irdeleniyor. Binalar gezilirken Kahn’ın geçmiş çekimleri ve ses kayıtları ile söyleşilerine yer verilmesi filmi zenginleştiriyor.


Mimar Babam: Bir Oğlun Yolculuğu
Yönetmen: Nathaniel Kahn
Oyuncular: Edmund Bacon, Edwina Pattison Daniels, Balkrishna Doshi, Frank Gehry, Louis Kahn
ABD, 2003, 110', renkli
İngilizce; Türkçe altyazılı

Mimar Babam ölmüş babasıyla tekrar bir bağ kurma çabasıyla dünyayı dolaşan Nathaniel’ın yolculuğunu hüzünlü olduğu kadar esprili bir dille  anlatıyor. Bu sürükleyici öykü iflas eden Kahn’ın yapayalnız can verdiği Penn Station’daki erkekler tuvaletinde başlayarak, izleyiciyi Bangladeş’in karman çorman sokaklarına, oradan Kudüs siyasetinin en mahrem mukaddeslerine ve dünyanın en ünlü mimarlarının unutulmaz buluşmalarına taşıyor. Dram türünde bir kurgu filmin barındırdığı tüm duygusal öğelerin yer aldığı, orkestra için bestelenmiş orijinal bir müziği bile olan bu belgesel yapımda Nathaniel’in yolculuğu evrensel bir kimlik sorgulama öyküsünden yola çıkarak sanat ve hayatın kutlanmasına dönüşüyor. 


Mimarın Göbeği
Yönetmen: Peter Greenaway
Oyuncular: Brian Dennehy, Chloe Webb, Lambert Wilson, Sergio Fantoni
İngiltere, İtalya, 1987, 119'
İngilizce, İtalyanca; Türkçe altyazılı

Amerikalı mimar Stourley Kracklite (Brian Dennehy) genç eşi Louisa (Chloe Webb) ile birlikte geldiği Roma’da 18. yüzyıl Fransız mimarlarından Etienne-Louis Boullée adına düzenlenen bir sergiyi denetleyecektir. Ciddi karın ağrılarından yakınan Stourley hamile olan eşiyle yeterince ilgilenemeyince, eşi de teselliyi baştan çıkartıcı Caspasian Speckler’ın (Lambert Wilson) kollarında bulur. Katı simetrik görüntülerle örülmüş bu film konusunu oldukça alışılmamış bir nesneden alır: göbek, yani hem mimarın hasta göbeği hem de hamile karısınınki; filmde, bu yuvarlak formlar ile düşsel projelerinin çoğunu gerçekleştirememiş olan Boullée’nin tasarladığı küresel yapılara gönderme yapılıyor. Güzeller güzeli Roma’da ustalıkla çekilen bu alaycı fablda, sanatsal yaratıcılık sorunsalları nükteli bir dille perdeye yansıtılıyor.


Yan Pencere
Yönetmen: Gustavo Taretto
Oyuncular: Pilar Lόpez de Ayala, Inés Efron, Rafa Ferro, Carla Peterson, Javier Drolas
Arjantin, Almanya, İspanya, 2011, 95’, renkli
İspanyolca; Türkçe altyazılı

Yan Pencere kurnazca kurgulanmış bir romantik komedi öyküsü içinde Buenos Aires’in iç ve dış mimarisinden yola çıkarak, bu şehirdeki yoğun kentsel dokunun toplumu ve insanları nasıl etkilediğini betimliyor. Hem kamusal hem de özel alanlar bağdaştırıcı teknolojiler ve sanal uygulamaların gölgesinde kaldığında, bu durum insanları bir yandan birleştirirken diğer yandan ayırabiliyor; tıpkı konut kulelerinin şehrin sakinlerini hem birleştiren hem de ayıran penceresiz yan duvarları ya da “medianeras” gibi. Bu romantik komedinin kadın baş kahramanı genç ve işsiz bir mimar olan Mariana çok katlı mağazaların vitrinlerini düzenlemek gibi yaratıcı ancak kendisini yalnızlığa mahkum eden bir iş yapmakta olduğundan artık cansız mankenlerin dışında bir arkadaşlığın özlemini çekmektedir. Sonunda, web tasarımcısı olan, arada sırada da köpek gezdiriciliği yapan ve hayatını zorlaştıran fobilerinden kurtulmaya çalışan Martin ile tanışır.


İnsan Ölçeği
Yönetmen: Andreas Dalsgaard
Oyuncular: Jan Gehl, Rob Adams, Robert Doyle, Lars Gemzøe
Danimarka, 2012, 77’, renkli
İngilizce; Türkçe altyazılı

Dünya nüfusunun %50’si kentsel alanlarda yaşıyor. 2050 yılında bu %80’e çıkacak. Mega kentlerde hayat büyüleyici olduğu kadar da sorunlu. Bugün yaşam tarzlarımız nedeniyle zirve yapmış olan petrol üretimi, iklim değişikliği, yalnızlık ve ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıyayız. Peki, neden? Danimarkalı mimar ve profesör Jan Gehl 40 yıl boyunca kentlerde insan davranışlarını inceledi. Modern şehirlerin insan etkileşimini nasıl kestiğini belgeledi ve sonuçta şehirleri  insanların kaynaşma ve yakınlaşma ihtiyaçlarını gözetecek şekilde tasarlayabileceğimizi ileri sürüyor. Bulunduğunuz yer New York’un finans merkezi de olsa Daka’nın gecekondu mahallesi de olsa soru aslında değişmiyor: Şehir bizi mutlu edebilir mi? Bir şehri iyi yapan nedir? İnsan Ölçeği işte bu sorulara cevap arayan uluslararası şehir planlamacıları, mimarlar ve diğer düşünürleri bir araya getiriyor.


Kültür Katedralleri
Yönetmenler: Wim Wenders, Robert Redford, Michael Glawogger, Karim Aïnouz, Margreth Olin, Michael Madsen
Almanya, Danimarka, Norveç, Avusturya, Fransa, Japonya, ABD / Germany, Denmark, Norway, Austria, France, Japan, USA, 2014, 156’, renkli
İngilizce; Türkçe altyazılı

Binaların ruhunu konu alan Kültür Katedralleri altı ikonik ve birbirinden çok farklı binanın kendi ağzından konuşarak insan hayatını insan yapısı binaların gözünden hiçbir şeyi kaçırmayan bakış açısıyla incelediği bir yapım. Bu projeye altı önemli yönetmen kendi görsel tarzları ve sanatsal yaklaşımları ile katılıyor. Bize binaların insan düşüncesinin ve eyleminin birer maddi dışavurumu olduğunu gösteriyorlar: Berlin Filarmoni, bir modernite ikonu; Rusya Milli Kütüphanesi, düşüncelerin krallığı; Halden Prison, dünyanın en insancıl cezaevi; the Salk Enstitüsü, çığır açan bir bilim kurumu; Oslo Opera Binası sanat ve yaşamın fütürist bir bileşimi; Centre Pompidou, modern bir kültür makinası. Kültür Katedralleri, bu simge binaların her birinin kültürümüzü nasıl yansıttığını ve toplumsal belleği nasıl koruma altına aldığını irdeliyor.


Sonsuz Mutluluk
Yönetmenler: Louise Lemoine, Ila Beka
Fransa, Danimarka, 2015, 83’, renkli
Danca; Türkçe altyazılı

Kişisel bir video günlük olarak tasarlanan Sonsuz Mutluluk aslında bir mimari deneyim. Film bizi yeni başarı örneği olarak nitelendirilen çağdaş konut projelerinden birinin kalbine götürüyor. Danimarkalı mimar Bjarke Ingels tarafından Kopenhag’ın bir banliyösünde gerçekleştirilen dev “8 Ev” projesinin sakinlerinden Ila Bêka ve Louise Lemoine 2011’de “Dünyanın en iyi konut binası” seçilen bu dikey köy deneyinin içinde yaşamaya ilişkin öznel deneyimlerini paylaşıyorlar. Lego oyunu gibi kurgulanan bu filmde, herkesin hayat hikayesi bina ile olan özel ilişkisiyle bağlantılandırılarak bir seçki oluşturuluyor. Film, insan haritalarına çizdiği çizgilerle izleyiciyi binanın içine ve en mahrem noktalarına götürürken, 21. yüzyılın bu yeni sosyal modelinin şaşırtıcı sonuçlarını göstererek mimarın toplumsal mutluluğu yaratma yetisini sorguluyor.


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :