Bir Şeyler Üreten İnsanların Sergisi...

Yasemin ŞENER / 27 Kasım 2012

Joseph Grima'nın küratörlüğünü yaptığı Adhokrasi sergisi, Üçüncü Sanayi Devrimi'nin gerçekleştiği ve hakim bürokratik düzenin yavaş yavaş çatırdadığı günümüzde, onun tam tersine, yerleşik düzenin ve güç dengelerinin ötesine geçen, bilgi coğrafyasının kesintisizliğinde kendi kendine üretim için beklenmedik ve yenilikçi metotlar geliştiren adhokratik düzeni temel alan yeni bir tasarım anlayışının manifestosu niteliğinde...


The Economist dergisi, 21 Nisan 2012 tarihli sayısında, Üçüncü Sanayi Devrimi'nin geldiğini duyuran bir makaleyi kapak konusu yaptı. Söz konusu makale, bu devrimi "üretimin sayısallaşması" olarak tanımlıyordu. Üçüncü Sanayi Devrimi konusunda çalışan teorisyenler, bu dönemi bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişme ile internetin yaygınlaşmasının başlattığını ifade ediyorlar. Bunun günlük hayatımızdaki etkileri kuşkusuz herkes tarafından aşikar: Üretimle ilgili bilgiler artık serbest şekilde dolaşıyor, paylaşılıyor. Üretimin aktörleri ve hedefleri ise bir önceki sanayi devriminden hayli farklı...

Seri üretim çağında amaç, milyonlarca sayıda, tıpatıp aynı nitelikte, üstün kalitede, mükemmel ürünler yaratmaktı. Üçüncü sanayi devrimi ise mükemmelliği aramak yerine, bireysel kimliğin göstergesi olarak kusurlulukla uzlaşıyor ve yalnızca tek bir şey veya az sayıda şey üretmeye odaklanıyor. Geçen yüzyılda üretim alanı fabrika olan sanayi, bu dönemde kendisine en uygun zemin olarak atölyeyi seçiyor. Zanaatin yavaş yavaş tasarımın merkezi haline geldiği bu yeni dönem, geçmişin endüstriyel politikaları gereği söz konusu olan rol dağılımının yerine, bireyleri üretim sürecinin bir parçası haline getiriyor ve tasarımcıların toplumla yeni bir iletişim zemininde buluşmasını sağlıyor.


  "İkinci El Kullanım Deneyi"

Bu yıl ilk kez düzenlenen İstanbul Tasarım Bienali'nin ana sergilerinden biri olan "Adhokrasi", bilgi coğrafyasının kesintisiz olduğu çağımızda, tasarım ve üretimin değişen aktörlerini ve süreçlerini, fikri mülkiyet değeri, tüketim etiği gibi kavramların hızlı dönüşümünü, teknolojinin üretimdeki yeni rolünü, Joseph Grima'nın küratörlüğünde Galata Rum İlköğretim Okulu'nda bir araya gelen 60'a yakın projeyle gözler önüne seriyor. Grima'nın sergisi, bu yönleriyle çağımız insanının ayırt edici ve kişiye özgü olana yönelik arzularını, çeşitliliği ve bireyselliği yücelten, süreksiz, geçici ve kusurlu olana yönelen tutumunu yansıtan projelerle, bienalin Deyan Sudjic tarafından oluşturulan ve "endüstriyel olanı evcilleştirmek" olarak tanımlanan "Kusurluluk" temasına da fazlasıyla temas ediyor.


Üçüncü Dalga Toplumlar ve Adhokrasi

Sergiye adını veren "Adhokrasi", ilk olarak 1968 yılında ABD'li yazar ve bilim adamı Warren Bennis tarafından ortaya atılmış olsa da, ABD'li fütürist ve yazar Alvin Toffler tarafından geliştirilerek yaygınlık kazandırılmış bir kavram. Toffler, "Üçüncü Dalga" adlı kitabında tarihten bu yana süregelen toplumları ve kültürleri "dalgalar" ile tanımlar ve "her dalga eski toplumları ve kültürleri kenara iter" anlayışıyla üçe ayırır.

"Birinci Dalga", tarım devrimi sonrasında ilk avcı-toplayıcı kültürün yerine geçen toplumdur.

"İkinci Dalga", Sanayi Devrimi sırasındaki toplumdur (1600'lerin sonu - 1900'lerin ortaları). İkinci dalganın temel bileşenleri çekirdek aile, fabrika-tipi eğitim sistemi ve şirkettir. Toffler şöyle yazar: "İkinci dalga toplumu sanayicidir ve kitlesel üretime, kitlesel dağıtıma, kitlesel tüketime, kitlesel eğitime, kitle iletişim araçlarına, kitlesel dinlenmeye, kitlesel eğlenceye ve kitle imha silahlarına dayanır. Bunları standartlaştırma, merkezcilik, odaklanma ve eşzamanlılık ile birleştirirsiniz ve kendinizi "bürokrasi" olarak tanımladığımız bir örgütlenme yapısı içinde bulursunuz."


  "Gerichte auf Tischen, Design for the Living World", Hamburg

Sanayi sonrası toplumu "Üçüncü Dalga" olarak tanımlayan Toffler, kitabında, geç 1950'lerde başlayan bu dönemi bireyselleşme, ayrışma, bilgi-tabanlı üretim ve değişimin hızlanması kavramlarıyla açıklar. Adhokrasinin yaygın olduğu üçüncü dalga toplumlar, yaşam biçimlerinde çeşitlilik barındırır ve değişimlere daha kolay uyum gösterirler. Bilgi, birçok kaynağın yerine geçebilir ve birbirlerine gevşek bağlarla bağlı olarak çalışanlar için bilgi, temel araç konumundadır. Üretici ve tüketici arasındaki boşluk, teknoloji tarafından doldurulur. Kendi gereksinimlerini karşılayarak aynı zamanda üretici rolünü de üstlenen tüketici, Toffler tarafından "Pro-sumer" (Üre-ketici) olarak adlandırır. Açık kaynak, montaj kiti, serbest çalışma bu sistemin önemli araçlarından bazılarıdır.


  "prodUSER"


Sonraki sayfada: Tasarım ve Mimarlıkta Açık Kaynak >>>>>


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :