Bu soru da nereden çıktı demeyin. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin resmi internet sitesinde, 16 Şubat'ta bir haber yayınlandı. Başlığı karikatür gibiydi: "İstanbul artık planlı bir şehir".
Mahkemenin önceki iptal kararında fazla üzerinde durulmayan bir detay daha vardı ki, bugün bilinmesinde yarar var. Mahkeme Türkiye'nin nasıl bir üst ölçekli plan kaosuna sürüklendiğini veciz bir iptal gerekçesiyle anlatmış oldu. Neydi bu gerekçe? Çevre Yasası'na göre 1/50.000 – 1/100.000 ölçekler arasındaki çevre düzeni planlarını Çevre ve Orman Bakanlığı onaylamalıydı. Bu durumda, ölçeği itibariyle İstanbul'un çevre düzeni planını Çevre ve Orman Bakanlığı onaylamalıydı. Yani yetki yönünden de Plan iptal edilmiş oluyordu.2006 yılının Temmuz ayında onaylanan önceki Plan ile ilgili yaşananların ve yargı kararlarının bugün doğru yorumlanması İstanbul açısından yaşamsal öneme sahip. Her şeyden önce mahkeme kararlarının gereğinin yapılıp yapılmadığı çok önemli…
Bu açıdan bakıldığında, 2009 yılının Şubat ayında İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylanan ‘yeni Plan'ın mahkeme kararındaki iptal gerekçelerinin bazılarını karşıladığı açık bir biçimde ortada.
Bir kere, Plan'ın Belediyedeki resmi planlama birimi tarafından hazırlanmış olması az bir şey mi? Bu planlama birimi ki, kökleri 1970'li yıllardaki Nazım Plan Bürosu'na kadar gidiyor. Bugün planlama biriminin Belediyedeki siyasi yapıya rağmen ‘teknik' bir birim olarak görece özerkliğini koruyabiliyor olması önemsiz mi? Türkiye koşullarında bu özerkliğin olabildiğince sağlanması, meslek ve bilim açısından büyük bir kazanım. Mesleki ve bilimsel kazanımlar uzun vadede toplumun kazanımı olacak, bundan hiç kuşku yok.
Bu bakımdan, Belediye içinde, teknik özerkliğini ‘görece' oluşturabilmiş bir planlama biriminin ‘yeni Plan'ı hazırlamış olması, kim ne derse desin, altı çizilmesi gereken önemli bir mesleki kazanımdır.
Bu nedenle, yeni Plan'a ilişkin tartışmalarımızın temelini bu konu oluşturuyor. Yani, Plan üzerindeki siyasi etkiler makul ölçüleri aştı mı? Plan'ın mesleki ve bilimsel özelliklerine zarar verebilecek ‘talepler' söz konusu oldu mu?
Bu sorulara bir çırpıda cevap bulmak sanıldığı kadar kolay değil. En azından şimdilik… Zira, Plan henüz sadece belediye meclisi tarafından onaylandı. Yani daha onay işlemleri tamamına ermedi. Sonra belediye başkanı da onaylayacak ve askıya çıkarılarak ilan edilecek. İlan edilmeyen bir belgenin ‘plan' niteliği kazanması da planlama hukuku açısından hiçbir şekilde mümkün değil. Askıda itirazlar olabilecek ve belediye meclisi bunları da tekrar görüşecek.
Bütün bunları takvim üzerinde dağıtınca ortaya çıkan manzara şu: Bu dönemin belediye meclis üyeleri planı onaylamış oldular ama itirazları seçimden sonra göreve gelecek yeni meclis üyeleri görüşecek. Örneğine sık rastlanan bir durum değil bu.