Londra'nın En Çirkin Binaları

Asalet TULAZ / 27 Haziran 2014
Londra Mimarlık Haftası kapsamında düzenlenen 'çirkin binalar' turuna katılan şehir plancısı Asalet Tulaz, etkinlikle ilgili izlenimlerini Mimarizm sayfalarına not düştü.

Senate House

Ardından, Bloomsbury'nin merkezinde yer alan, 1932-37 yılları arasında inşa edilen ve şimdilerde Londra Üniversitesi'nin idare ve kütüphane binası olarak kullandığı Art-Déco tarzındaki Senate House'a gidiyoruz.

Yapıldığı dönemde St. Paul Katedrali'nden sonra Londra'nın ikinci yüksek binası olan Senate House, II. Dünya Savaşı sırasında Enformasyon Bakanlığı (Ministry of Information) olarak kullanılıyor. Bina, George Orwell'in 1984 romanındaki Doğruluk Bakanlığı'na ilham kaynağı olmasının yanında, ciddi, ağırbaşlı ve görkemli mimarisi ile birçok film ve dizide resmi bina olarak kullanılıyor.  

*

Bedford Square

Dördüncü durağımız, simetrik olarak inşa edilmiş ve her bir bloğun ortasında yer alan beyaz binalarla saray izlenimi uyandıran Georgian tarzı evlerin çevrelediği Bedford Square. Meydan, o zamanlar Bloomsbury civarındaki toprakların çoğunu ellerinde tutan Bedford düklerinin ismini taşıyor.

1660-1850 yılları arasında yapılaşarak günümüze ulaşan Bedford Square, en iyi korunmuş "bahçe meydanları"nın ilki ve Londra'daki diğer bahçe meydanlarına tarzını empoze eden bir örnek. Sonraları batı, kuzey ve güneye doğru açılan grid sistemli yolların merkez noktası haline gelen meydan ve çevresi zamanının ilk "güvenlikli/korunaklı site"lerinden (gated community).

17. yüzyılda inşa edilen ve dönemin en büyük gayrimenkullerinden biri olan alan, 1893'e kadar bir dizi kapı ile kapatılmış. Şu anda üst düzey yetkililerin ofislerine ev sahipliği yapan ve kapısında polis araçlarının beklediği binaların ortasındaki bahçe meydan, halen kamuya kapalı özel bir bahçe olarak ofis çalışanlarına hizmet veriyor.

*

Central Saint Giles

Sırada, inşası 2010 yılında tamamlanan Central Saint Giles var. Şimdilerde Avrupa'nın en yüksek binası olan The Shard'ı da tasarlayan Renzo Piano'nun Londra'daki bu ilk karma yapısı olan Central Saint Giles, detaylara ve doğal renk kullanımına önem veren mimarı çok sayıda eleştiriye maruz brakmış.

Binayı ofis olarak kullanan firmaların başında Google geliyor. "En iyi ticari ofis" (best commercial workspace) ödülünü alsa da, farklılığı ön cephesindeki canlı renklerle yakalamaya çalıştığı iddiasıyla, eleştirmenlerce boya kutusuna benzetiliyor. Mimarlıkta donuk ve yavan bir tasarımı parlak renklerle kurtarma çabasının en bayağı girişimlerinden biri olduğu iddia edilir ve iç avlusunu görünce bu iddiaya siz de hak verebilirsiniz.




İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :