Londra Mimarlık Haftası kapsamında düzenlenen 'çirkin binalar' turuna katılan şehir plancısı Asalet Tulaz, etkinlikle ilgili izlenimlerini Mimarizm sayfalarına not düştü.
Centre PointVe ünlü Centre Point'e yürüyoruz. Oxford Street'in Totenham Court Road istasyonu bitiminde, New Oxford Street üzerinde yer alan, yapıldığı dönemdeki ilk gökdelen olması nedeniyle önem taşıyan ve kentin siluetinde tam bir referans noktası olarak beliren Centre Point, Londralıların ve ziyaretçilerin en çirkin bulduğu binalardan birisi.
Etrafında yıllardır devam eden inşaat çalışmaları ile daralan kaldırımı, altına yeni inşa edilen istasyon çalışması, otobüslerin çokça geçtiği işlek bir yolun yanında yer alması ve üstelik Oxford Street gibi kentin belki en merkezi yerinde yarattığı kaos ve curcuna, yolunuzun düşmesinden kaçınacağınız kadar nahoş duygular barındırıyor.
Trafik gürültüsü, dağınık insan akışı, egzoz gazlarının yarattığı kirlilik adeta Centre Point ile özdeşleştiriliyor. Bu ofis binasının tasarımı da ikinci durağımız olan Whittington House'un mimarı Richard Seifert'ten başkasına ait değil. Binanın bulunduğu alan bir zamanlar darağacı kurulan yerlerden biri. 1995'ten bu yana 2. dereceden tescilli olan yapının arazisi, işadamı Harry Hyams tarafından 150 yıllığına kiralanıyor. Hyams ve Seifert, bina yüksekliğine dair uzun pazarlıklardan sonra Londra Belediyesi'ni, normalde izin verilmeyen 32 katlı bir bina yapmaya ikna ediyorlar. Tabi karşılığında belediyenin yapmayı karşılayamadığı bir yol ve kavşak yapma koşuluyla.
1963-66 yılları arasında tamamlanan bina 34 katlı inşa ediliyor ve Hyams'ın bütün binayı tek bir kiracıya verme takıntısı nedeniyle yıllarca boş kalıyor. Binanın bunca yıl boş kalması üzerine pek çok komplo teorisi ve şaibeli hikaye mevcut. Bunlardan biri, devletin kendi amaçları için kullanmak üzere binayı boş bırakması için Hyams'a yüklü bir miktar teşvik ödemesi. Sonuçta belirgin mimarisi ve yapım hikayesiyle bina, açgözlü emlak piyasasının bir sembolü haline geliyor.
*
Phoenix Garden
Bir sonraki durağımız Centre Point'ın gölgesinde ve St Giles'ın yanı başında yer alan halka açık bir yerel bahçe; Phoenix Garden. 1100'lerde kentten izole bir bölge olduğu için cüzzamlıların barındırıldığı ve çok sayıda ölüme tanıklık etmiş bir alan. St Giles Cüzzam Hastanesi ve Cüzzamlılar Kilisesi (St Giles in the Fields Church) burada kurulmuş.
Şimdiki bahçe, hastanenin bahçesi olarak kullanıyormuş (detaylar Parton'un History of St Giles kitabında bulunabilir). 1300'lerin başından itibaren hastane artık cüzzamlılar için bir sığınak olmaktan çıkmış ve 1539'da kapatılarak zaman içinde farklı soyluların konağı olarak kullanılmış. II. Dünya Savaşı sırasında bombalanan ve yıkıntıya dönüşen bu alan daha sonra 1984'e kadar araba parkı olarak kullanılmış.
Şimdilerde halka açık bir bahçe olarak kullanılan bu doğal bahçenin bakımı yerel halkın ve gönüllülerin desteğiyle sürdürülüyor. Ancak ne yazık ki etrafındaki çirkin binalar, devam eden inşaat çalışmaları ve parkın içindeki hafriyat artıkları ve bakım eksikliği bahçeyi atıl bir kullanım alanına dönüştürüyor.
Bahçe, Covent Garden bölgesinin orijinalden günümüze dek varlığını sürdüren 7 kamusal bahçesinden biri. Alanın tarihçesi, yerel sanatçı ve tarihçi Jane Palm-Gold tarafından araştırılmış.
*
Odeon Cinema
Cüzzam hastanesi alanında, o zamanlar bütün hastanenin suyunun karşılandığı kaynağın olduğu yeri, 1931 yılından bu yana işgal eden ODEON sinema binası, yani bir zamanların Saville Tiyatrosu bir sonraki durağımız. Binanın mimarı Thomas Penberthy Bennett ve hikayesi biraz Süreyya Operası'nı andırır nitelikte.
Pek çok farklı oyuna, konser ve gösteriye sahne olmuş dönemin sanat alanındaki hatırı sayılır tiyatrolarından biri olan Saville öncesinde başka bir sinema, 2001'de de büyük sinema zinciri ODEON tarafından devralınıyor. Binanın kendisine diyecek yok ancak hem tarihsel dönüşümü hem de ODEON'un devasa isim levhası çirkinliğin başlıca konusu.
*
Covent Garden
Binaların isim levhalarından, tabelalardan ve reklam panolarından söz açılmışken, Covent Garden bölgesinin tarihi binalara sahip eski sokaklarına girip, şimdilerde neredeyse tamamı ticaret amaçlı kullanılan dünyanın ünlü zincir mağazalarının veya butik dükkanların yer aldığı binalardaki çirkin levhalara göz atıyoruz.