Peyzaj Mimarlığı ve Teknoloji

Enise Burcu KARAÇİZMELİ / 01 Nisan 2014
Peyzaj mimarlığının günümüz koşullarına nasıl ayak uydurduğunu mercek alan yazısında Enise B. Karaçizmeli, işin artık bol ağaçlı iyi bir render'lardan ibaret olmadığna dikkat çekerek meslektaşlarını, doğru çözümler üretmek için kompleks araçları çalışma yöntemlerine dahil etmeye çağırıyor.

Peyzaj mimarlığının günümüz koşullarına nasıl ayak uydurduğunu mercek alan yazısında Enise B. Karaçizmeli, işin artık bol ağaçlı iyi bir render'lardan ibaret olmadığna dikkat çekerek meslektaşlarını, doğru çözümler üretmek için kompleks araçları çalışma yöntemlerine dahil etmeye çağırıyor.



Peyzaj mimarlığının teknolojisi olur mu? Arazi ve üstündeki tüm katmanları düşünerek, sorunlara doğal sistemlerin bilgisi üzerinden çözüm üretme becerisine sahip bu meslek, günümüz koşullarına nasıl ayak uyduruyor? Hesaplamalı tasarımın mimarlığı etkisi altına aldığı günümüzde meselenin neresinde duruyor? Dahası geçtiğimiz 10 yılda pratik-teori arası paslaşmalarla olgunlaşan ve böylece kazandığı ivme ve ilgiyle büyümeye devam eden mimarlığın bilgi havuzundan kendine nasıl pay çıkarıyor, bu bilgiyi nasıl özgünleştiriyor ya da özgünleştirebilir? Bu sorular, yeni nesil peyzaj mimarlarının arayışları olmalı. Tek bir yanıtı olmasa da düşünürken bir rehber gibi tutunulması önem taşıyan, gelecek vadeden bakış noktaları es geçilmemeli.

Peyzaj mimarlığı faaliyetini etkin kılmak için sınırlarını yeniden çizerek kendini güncellemesi gerektiği bir konumda duruyor bugün. Meslek alanının yalnızca bitkilendirmede tıkanıp kaldığı takdirde bu çerçevede sıkışıp kalmış bir disiplinin geleceğinden dahi söz etmenin mümkün olamayacağını söylemek fazla cüretkar olmaz. Peyzaj mimarlığını, doğa ve sanatın birleştiği disiplin diye aşırı genel bir tanımla ortaya atıp bu işi bir dekorasyon bilgisine indirgemeden üzerine düşünmeli.

Mesleki geçmişine, bu süreçte kullandığı araçlara göz attığımızda farklı dönemlerde gelişmelere ayak uydurduğunu gözlemleyebiliriz. Bu dönemlerden birinde coğrafi bilgi sistemlerinin (GIS) pratiğe dahil edildiğiğini ve bu araştırmaların temeli 70'lere dayandığını okuyabiliyoruz. GIS bugün doğrudan peyzaj mimarlığında çok büyük bir ilgi ve kullanım alanı bulamasa da bu işin özellikle planlama ölçeğinde kullanıldığı takdirde en etkili aracı olmaya devam ediyor. Buna ek olarak CAD sistemleri, CNC, 3D print gibi projenin efektifliğini artıran, hızlı sonuç veren üretim yöntemleri ya da Processing ve Rhinoscript, Phyton, Grasshopper gibi plug-in ya da programlama dilleri bugün proje süreçlerine dahil edilebilecek yüzlerce yeni dilden sadece birkaçı. En basite indirgendiğinde parametrik tasarımın birer kopyasını tekrarlamak değil, tasarım sürecini daha güçlü kılmak, neden-sonuç ilişkilerini daha hızlı kurmak hedeflenmeli. Bu yaklaşım temeli güçlü olmayan bir biçim sarhoşluğuna kapılmaktansa ilerleyen projelerde de üzerine koyarak büyüyecek bir bilgi havuzu oluşturmak açısından önemli. GIS dışında söz konusu bu araçları yalnızca biçim üreten aracılar olarak görmek yetersiz kalır. Öte yandan ancak beceri kazanmış bir kullanıcıya sonsuz olanak sunan ve hergün bilgi dağarcığı büyüyen bu araçların proje süreçlerine nasıl, hangi evrede ve ne yoğunlukta dahil edilebileceği bir soru işareti.

Peyzajı Ölçmek

Peyzaj mimarlığının doğrudan ilgilendiği konulara bakalım. Öncelikle akla bitkibilim diğer adıyla botanik geliyor. Bitkibilim adı üstünde bir bilim, dolayısıyla büyüyen bir arşiv; bugün kendi altında histoloji, morfoloji, ekoloji, sosyoloji gibi başlıkları olan ve ziraat, biyoloji gibi dallara da dokunan bir araştırma alanı. Peyzaj mimarlığı açısından büyük önem taşıyan ancak her projede öncelikli olmayan bir boyut çünkü ne tarihte ilk örneklerini gördüğümüz haliyle bahçe mimarlığının, ne de bugünkü adıyla peyzaj mimarlığının projelendirme sürecinin önceliğini bitkiler oluşturur. Öncelik arazidir, topraktır, basılan zemindir, jeolojik karakterdir, özetle bunların hepsini kapsayan topografyadır. Bunu özellikle bahçe tarihinde yerin dinamiğini kullanan, suyun akışına göre düzenlenen örneklerde görmek mümkün. Dolayısıyla bütün sistemi taşıyan topografyanın, peyzaj mimarlığının temeli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Topografyayı Haritalamak

İlk adım topografya olunca bunun niteliğini anlamak sayısal bir altlığa ihtiyaç duyuyor. Eşyükselti eğrileri, dolayısıyla eğim bu altlığı biçimlendiren temel veriler olarak ön plana çıkıyor. Alanın dinamiği topografyada, topografyanın sırrı eğimi anlamakta saklı duruyor. Eğim de ancak rakamlarla okunup yazılıyor. Bir alfabe gibi sistematiğe sahip bu tekniği anlamayan bir peyzaj mimarının işini hakkıyla yapmasına, kot çözmesine ve araziyi okuyup en uygun çözümü oturtmasına imkan yok.


Yersel lazer tarama yöntemi ile dijital ortama geçirilmiş bir alandan görüntü


Tam da bu noktada, yani topografyayı bize okutan altlıkların hazırlanması işi ve bu verilerin bize nasıl geldiğiyle bizim nasıl işlediğimiz devreye giriyor. Haritalama ve plankoteler alanın deşifre edilmesi için büyük önem taşıyor. Fakat ne yazık ki proje süreçlerinin başında harita mühendisleri tarafından hazırlanan planların temiz bir altlığa dönüştürülmesi işi adeta karın sancısı. Aynı plankoteden çıkan topografya modellerinin birbirini asla tutmaması da cabası. Bu noktada söz konusu altlığı oluşturan ve kullanan iki disiplinin daha farklı, pratik bir ilişki kurması gerekiyor.


Jeodezi ve fotogrametri, bugün yeni adıyla Geomatik mühendisliği günümüzde farklı ölçüm teknikleri kullanmakta. Kullanılan teknolojiler arasında çok da yeni olmayan LIDAR (Light Detection and Ranging) peyzaj mimarlığı ve planlaması açısından öne çıkıyor. Bugün temel olarak havadan ve yersel olarak iki yönteme ayrılmış olan lazer teknolojisi, temelde etrafına yaydığı lazer ışınlarının geri dönüşleriyle nesne ya da yüzeylerin uzaklıklarını tespit etmeye yarıyor. Lazer ışınlarının gönderilmesi ve geri dönüşü arasındaki zaman farkı bu mesafelerin belirlenmesini sağlıyor. Kullanılan ekipmandan sağlanan ham veri de bir nokta bulutu, orjinal adıyla 'pointcloud' datası oluyor. Elde edilen ve presizyonu dolayısıyla da güvenilirliği çok yüksek olan pointcloud'un çok çeşitli şekillere dönüştürülmesi mümkün.


Tarama yöntemleri yalnızca arazi modellerinde değil, cephe rölöveleri ve restorasyon, arkeolojik alanların belgelenmesi, madencilik gibi pek çok alanda kullanılıyor. Bu yöntem kullanılarak taranmış bir parkın videosu aşağıda izlenebilir.


Haritalama katmanları ayrıştırma ve birleştirme, proje konseptlerini aktarma için sık kullanılan bir yöntem. Haritalamanın farklı yöntemlerini de düşünmek mümkün. Birbiriyle iç içe geçmiş ilişkileri ayrıştırarak yeniden biraraya getirmek üzerine kurulu bu çok alışılmış sistemde, verileri nasıl görselleştirdiğimiz, bu görsellerin mevcut olanı aktarmadaki başarısını yeniden düşünmenin şimdi tam sırası. Bu anlamda Processing ile yapılmış bir topografya haritalaması denemesi olan örneği aşağıda izleyebilirsiniz. Bu çalışmada eldeki derinlik haritasının yükseklikleri sayısallaştırılarak bu yükseklikler sahip olduğu rakamlarla ifade edilmiştir. Aynı zamanda rakamların ölçeklemesi de yükseklik verilerine endeksli bir biçimde ortaya çıkar.




Sonraki sayfada:
CNC Modeli, Arazi Parametreleri, Grasshopper...


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :