Urban Atölye kurucusu Nilüfer Kozikoğlu’nun tasarladığı AlveOsis, Fibrobeton tarafından üretildi. Mantar miselleri gibi canlıların üreyebildiği kumaş bir ağ üzerinde üretilen AlveOsis, kanopi ve çardak pavyon uygulamaları ile cephe strüktürlerinde kullanılabilecek yeni bir sistem sunuyor.
Yeni nesil mimarlık ve şehircilik alanında radikal üretimleri ile tanınan Urban Atölye kurucusu mimar Nilüfer Kozikoğlu’nun tasarladığı AlveOsis, GRC sektörünün öncü şirketi Fibrobeton tarafından üretildi.
İlk kez, 22 Eylül - 13 Ekim 2017 tarihleri arasında düzenlenen IV. Antalya Uluslararası Mimarlık Bienali’nde ziyaretçilerin beğenisine sunulan ürün, kanopi ve çardak pavyon uygulamaları ile cephe strüktürlerinde kullanılabilecek yeni bir sistem olarak öne çıkıyor.
Dijital ortamda üretilen organik yapı ürünü
Çok yönlü boru yapının adı olan AlveOsis, mantar miselleri gibi canlıların üreyebildiği kumaş bir ağ üzerinde yenilikçi bir teknikle üretildi. Ürün, kodla üretilen sayısal modelinden, sonunda mantar miselleri barındıran kemik yapısına kadar organik-dinamik yapısal özelliğiyle öne çıkıyor.
Ürünün formu, sayısal modelden otomatik olarak elde edilen kumaş kalıplarının metal bir çerçeveye asılarak gerilmesiyle ortaya çıktı. Daha sonra beton püskürtülerek katı biçim kazandırıldı.
Hangi alanlarda kullanılacak?
“Üründe kullandığımız dolgu mantarlar, formun yüzeyindeki deliklerden görülebilir. Ürün, hem dıştan boşluklu hem de içi boş bir yapıyı oluşturma sürecini anlatıyor” diyen Nilüfer Kozikoğlu, mimarlık ve yapı sektöründe güncel gelişmelere açık her kesimin AlveOsis’in hedef kitlesini oluşturduğunu belirtti.
Ürünün patent başvurusunu da yaptıklarını ifade eden Kozikoğlu: “AlveOsis taşıyıcı sisteminin boşluklu olması, binalarda tesisat alanında olanaklar vadediyor. Kanopi, pavyon ve cephe uygulamaları, ürünün ilk akla gelen kullanım alanları. Yenilikçi tasarım ve üretim yöntemi, yerinde imalatta olduğu kadar hazır bileşen üretimlerinde de kullanılmasına olanak sağlıyor.” dedi.
Nilüfer Kozikoğlu
Teknolojik ve çevreci üstünlükleri
Nilüfer Kozikoğlu, ürünün teknolojik üstünlükleri konusunda ise şunları söyledi: “AlveOsis, hafiflik ve sağlamlık oranı yüksek bir ağ yapı. Minimal yüzeylerde söz konusu olan süreklilik kalitesi, karmaşık geometrileri üretmemizi sağlayan sayısal tasarım ve kalıp üretme yöntemiyle, güncel bir araştırmanın sonucunda sağlandı.”
Ürünün doğal döngülerle iç içe olmasını hedeflediklerini kaydeden Kozikoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “AlveOsis’in üretildiği kalıp teknolojisi daha az karbon ayak izi getiriyor. Günümüzde, doğayı yapıyı çürüten değil, ayakta tutan / canlandıran özne olarak görmeye doğru bir akıl değişimi söz konusu. AlveOsis de bu düşünce biçiminin bir ürünü.”
Biyofilik yaşam döngüsüyle barışık bir ürün
Antalya Bienali’nde sergilenen AlveOsis’in, iç boşluklarına mantar miselleri yerleştirdiklerini kaydeden Kozikoğlu, “Biyofilik denilen yaşam döngüleriyle barışık bir yapı ürünü geliştirdik. Dünyada mantarı yapı bileşeni olarak üreten ve geliştiren faklı oluşumlar var. Kumaş ve şişme kalıp örnekleri de bulunuyor. Bunlar özellikle geniş açıklı kubbe imalatında kullanılıyor. Mantar yapı bileşenlerine örnek olarak, New York MOMA PS1 yerleştirmesinde kullanılan mantar yapı blokları gösterilebilir” dedi.
IV. Antalya Uluslararası Mimarlık Bienali’nde sergilenen AlveOsis ürünü.
Urban Atölye hakkında:
Urban Atölye, işlenmiş ve ham malzemeyi bir araya getiren, teknoloji ile el işini, organik ile sentetik işlemleri yan yana kullanan, araştırma ve imalat yapan bir İşliktir. Kentler bugün, modadan ürün tasarımına, elle ve sayısal yeniden tariflenen üretimin, yepyeni platformlarda şekillenen tüketim ile buluştuğu yaratıcılıkların belirdiği merkezlerdir. Modern kent yaşamının bir işareti olarak fabrika ile zanaat azalmış, teknik bilgi kurumsallaşmıştı. Küresel üretim arttıkça, kentler tüketim ve servis odağı haline geldi. Bugün otomatize üretim kentten uzaklaşıyor ve küresel dağıtım ağları çeşit çeşit malzeme, ürün ve teknolojiyi kentlinin önüne seriyor. Üretim kişiselleşirken internetin bilgiyi yaygınlaştırması ile el emeğinin yeniden, bu kez sayısal tekniklerle geliştiği, işbirliklerini mümkün kılan, değiş-tokuş fırsatlarını değerlendiren yeni bir “kentsel üretim-tüketim döngüsü” başladı. Bu günümüzdeki el yapımı teknolojik hibritler, 20. yüzyılın başında Fordist üretim bandı, Arts&Crafts ve Bauhaus benzeri akımlarda olduğu gibi kültür yaratıcılığı hareketlerinin habercisidir.