New York Nasıl Korunmalı?
Filiz YAVUZ
/ 16 Ekim 2009
Ne zaman gazetelerde "Skandal" başlığıyla yanlış restorasyon ya da koruma haberleri çıksa, mimarlık ortamında aslında hiç gündemden düşmeyen "koruma problemi" alt sıralardan yukarılara doğru tırmanır. Sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada tartışılan "Eski ile yeniyi nasıl bir araya getirmeli?", "Eksinin yanına yeniyi nasıl koymalı ve eskiyi nasıl korumalı?", "Tarihi şehirleri modern dünyanın neresine oturtmalı?" gibi sorulara New York Times yazarı Justin Davidson yeni bir soru ekliyor: "Tarihi şehirler neden yeni binalara ihtiyaç duyar?"
One Jackson meydanındaki yeni bina
Davidson, New York Mimarlık Merkezi'nde açılan "Context/Contrast: New Architecture in Historic Districts (Bağlam / Tezat: Tarihi Alanlarda Yeni Mimari)" başlıklı fotoğraf sergisi üzerinden durumu irdeleyerek şunları vurguluyor:
"Tarihi alanların yeniden tasarlanması, modernite açısından güçlük yaratabilir, çünkü mimarlığın kent ile ilişkisini ve tekil binaların ayrı zamanda kentte yön bulmaya yarayan bir takım işaretler olduğu gerçeğini işin içine katmak gerekir. Bu ise ancak kanun yoluyla mümkün olabilir."
Belirsizlik durumu
Ney York'ta tartışmanın, 1965 yılında kentteki tarihi alanları düzenlemek, kentsel mirası
aşınmaktan kurtarmak ve geçmişin anısını yaşatmak amacı ile yürürlüğe koyulan "New York's İşaret (Landmarks) Kanunu" ile alevlendiğini dile getiren Davidson, New York Times'ta yayımlanan "Tarihi şehirler neden yeni binalara ihtiyaç duyar?" başlıklı yazısına, New Yorkluların tarihi alanlardaki inşaat iznini düzenleyen "uygunluk" prensibinden dolayı kanuna müteşekkir olduklarını söyleyerek başlıyor; fakat kanunun bir belirsizlik durumu yarattığını söyleyerek devam ediyor.
Davidson, yasanın izin verdiği tarihi yapıların yerine gayrimenkul firmaları tarafından yeni inşaatların yapılmasını, mülk sahiplerinin korumaya engel olarak gördüğünü belirtiyor. Yeni mimarlık ürünlerini savunanların ise kentteki çirkin nostaljik alanların, yönü ya da konumu belirlemede sanki kentsel bir işaretmiş gibi kullanıldığını fark ettiklerini dile getiren Davidson, bunların yenilenmesiyle de aynı işlevin devam edebileceğini fark etseler de kanun bu alanların yenilenmesini zorunlu tutmadığını ifade ediyor.
One Jackson meydanındaki yeni apartman…
Davidson yine 1865 yılında, Brooklyn Tepesi'nin "tarihi alan" sıfatını almasından çok kısa bir süre sonra, tecrübesiz komisyon üyelerinin Ulrich Franzen'ın zarif, ama acımasız modern tasarımına yeşil ışık yakmasından sonra, tarihi binaların çatılarının kopyalandığı, binaların cephelerinde eski yapılardan kalma kırık parçaların birleştirilerek kullanıldığı, düşüncesizce yapılmış yenileme örnekleriyle eski mimariyi öldüren ve kenti bir kutsal emanet kutusuna çeviren bu anlayışın farkına erken vardıklarını söylüyor. Fakat uygunluk prensibinin esnek tanımının, tarihi bölgeler yaratmaya itibar ettiğini vurgulayan Davidson sözlerine şöyle devam ediyor:
"Örneğin, komisyon üyeleri endüstriyel yapıların iskeletlere el koyarak, buralara, tıpkı Jean Nouvel'in 40 Mercer'inde ve Aldo Rossi'nin Skolastik binasında olduğu gibi yenilerine izin veriyorlar. İkisi de dökme demir ile yapılan usule riayet ediyor."
Davidson'a göre One Jackson meydanındaki yeni apartman, meydan okuyan, gösterişli parmaklıkları ve cepheyi kaplayan camları ile "Greenwich Village" sakinlerini şaşırtıyor. Kentte sık sık rastlanan bu karmaşık işaretsel yapıların ileriye dönük bir uyarı anlamı taşıdığını dile getiren yazar, öncelikle kenti korumak için ne yapmak gerektiğine karar vermelerilmesini istiyor.
Haber, New York Times'tan derlenmiştir.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın