Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından bu sene beşincisi düzenlenen EKODesign Konferansı, sürdürülebilir tasarım alanında öne çıkan uluslararası isimleri YEM Etkinlik Salonu'nda bir araya getirdi.
Future Concept Lab kurucusu, sosyolog Francesco Morace'nin "Gelecek için 4 Model" başlıklı sunumunun ardından söz alan tasarım mühendisi Matthijs van Dijk ve ürün tasarımcısı Christien Meindertsma, EKODesign'ın tartışma başlıklarından "Sürdürülebilirliğe Eleştirel Yaklaşım" kapsamında, "Anlamın Kaynağı" (Source of Meaning) temalı bir konuşma gerçekleştirdi.
Christien Meindertsma'nın, ürünü oluşturan hammaddenin işlenme sürecini takibe alan araştırmalarına ve tasarım çalışmalarına giriş niteliğinde bir sunum yapan Matthijs van Dijk, tasarım dünyası ve sürdürülebilirlik hakkında şu eleştirilerde bulundu:
"Ürüne odaklanmayı bırakıp, tasarımın ardındaki hedefi anlamalıyız"
"Tasarımcılar olarak, geleceğe ne gibi değerler bırakacağımızı düşünmek zorundayız. Tasarım endüstrisi, insanlık adına ne gibi anlamlı adımlar atabilir? Taraf olmak çok önemli. Sadece malzemeye odaklanmak yerine, insanlık için neleri başarmak istediğimize karar vermeliyiz. Ümit ve Sorumluluk, bahsettiğim felsefenin iki önemli bileşeni; ümit bugünü tariflerken, sorumluluk geleceğe işaret ediyor. Ancak bu ikisinin sentezinden verimli bir durum elde edilebilir. Bugün, tasarımcılar olarak psikologlara dönüşmüş durumdayız; insan davranışlarını göz önünde bulundurmamız gerekiyor."
Bu doğrultuda, insanı ilgilendiren durumlara ilişkin sınıflandırmasını (Taxonomy of human concerns) paylaşan Matthijs van Dijk, tasarım pratiği bakımından, bu listedeki en önemli kavramın "anlam" olduğuna dikkat çekti. Sınıflandırmada yer alan her bir başlığa kendi bağlamında yaklaşmak gerektiğine değinen van Dijk, "sürdürülebilirliğin insanlar için ne anlama geldiğine odaklanmalıyız" dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sürekli projeksiyonlar yapıyoruz ve bazen ortaya çıkardığımız tasarım dışında hiçbir şey düşünmüyoruz. Oysa, bir tasarım ortaya konulduğunda, bunun ardında nasıl bir hedefin olduğu anlaşılabilmeli."
Tasarım sürecine ilişkin sınıflandırmasında yöntem çeşitliliği, şeffaflık, varoluş nedeni gibi kavramlara değinen Matthijs van Dijk, daha sonra sahneyi; projeleri il bu tasarımsal kaygılara başarıyla yanıt verdiğini düşündüğü Christien Meindertsma'ya devretti.
Son kullanıcı, ürünün hikayesinden bihaber
FLOCKS adlı tasarım pratiğinin kurucusu olan, ürün tasarımcısı Christien Meindertsma, "ürünlerin nereden geldiği" merakıyla başlayan hammadde inceleme serüvenini ve bu doğrultuda geliştirdiği tasarım projelerini EKODesign dinleyicileriyle paylaştı.
"One Sheep Cardigan", "PIG 05049", "Flax Project", "Wild Bone China" projeleri üzerinden tasarım alanına ilişkin araştırmalarını örneklendiren Meindertsma; ürünlerin geliştirilmesinde asıl etken olan tüketicinin, yani son kullanıcının, bu ürünlerin kaynağına ilişkin hiçbir bilgiye sahip olmaması durumunu irdeledi.
"PIG 05049" projesinde, incelemeye aldığı domuzun vücuduna ait farklı parçaların hangi ürünlere dönüştüğünü takibe alan Meindertsma; bu canlıdan elde edilen hammaddelerin bira, tereyağ, şampuan gibi ürünlerin yanı sıra mermi yapımında dahi kullanıldığını tespit etmiş.
Matthijs van Dijk ve Christien Meindertsma, sunumlarının bitiminde, moderatör Pınar Mengüç tarafından kendilerine yöneltilen "Sizi birlikte çalışmaya iten ne oldu" sorusuna şu yanıtları verdiler:
Matthijs van Dijk: "Aynı felsefeye sahip birisiyle çalışmak çok güzel. Tasarımın kuramsal boyutuyla ilgilenen birisi olarak, diğer tasarımcıların bu konuda gerçekten birşeyler yaptığını görmek çok önemli."
Christien Meindertsma: "Benim için de çalışmalarımı bir bağlama oturtmak aynı derecede değerli..."