İç mimaride cam kullanımıyla ilgili son gelişmeleri paylaşmayı amaçlayan Trakya Cam'ın, "Camdan Yansımalar" adlı konferans dizisinin üçüncüsü Yapı-Endüstri Merkezi'nde (YEM) gerçekleşti. "Tasarımın Şeffaf Yüzü" konulu konferansta ünlü iç mimar ve tasarımcılar, iç mimaride cam ve ayna kullanımının tasarıma katkılarını ve önemsedikleri kavramları aktardılar.
Trakya Cam Pazarlama Grup Müdürü Ebru Şapoğlu yaptığı açılış konuşmasında, camın mimaride malzeme olarak kullanımının öneminden bahsetti. Şapoğlu, her bir yapı malzemesinin farklı bir mesaj ve duygu içerdiğini anlatarak, her malzemenin her tasarımcıda farklı bir şekilde hayat bulduğunu belirtti. Malzemelerin tasarım ile yaşar hale geldiğini ifade eden Şapoğlu, camın yapı malzemeleri içinde çok önemli bir yere sahip olduğuna vurgu yaptı.
Camın yüzyıllar içersinde evriminden bahseden Şapoğlu, camın artık çok fonksiyonlu bir hale geldiğini anlattı. Camın tüm malzemelerin arasında en masumu olduğunun altını çizerek, bunun da malzemenin şeffaflığından meydana geldiğini kaydetti. Camın fonksiyonlarının ve kullanımının son yüzyılda daha da hızlı geliştiğini belirten Şapoğlu, camın güvenlik, yalıtım gibi ihtiyaçlara da cevap vermesi bakımından diğer yapı malzemeleri ile boy ölçüşecek bir duruma geldiğini ifade etti.
Şapoğlu'ndan sonra söz alan Autoban'ın kurucularından Seyhan Özdemir , camın nötr hali ile tasarımcıların ellerinde anlam kazanmaya müsait bir malzeme olduğundan bahsederek sözlerine başladı. Özdemir, yaptıkları projelerin her zaman bir amacı ve sonucu olduğunu belirterek, tasarladıkları her mekanda ve üründe bir hikaye yaratmayı amaçladıklarını ifade etti. Özdemir, hikaye yaratmada malzemelerin kendilerine yardımcı olduğunu kaydederek, tasarımlarında neden cam kullandıklarını anlattı. Makro alanda yaptıkları mikro ölçekli yapılarda camın kendilerine sunduğu faydaları anlatarak, tasarladıkları iç mekanlardan örnekler vererek konuşmasına devam etti.
Kanyon alışveriş merkezinde bulunan The House Cafe'nin iç tasarımından bahseden Özdemir, mekanın dış cephesi ile bütünleşen bir iç mekan yaratmayı hedeflediklerini anlattı. İki büyük kütle arasına yapı yerleştirdiklerini belirten Özdemir, hafif bir konstrüksiyonu öngördüklerini söyledi. "Transparan bir ev" konsepti yaratmayı amaçladıklarını anlatan mimar, bu yüzden camı tercih ettiklerini belirtti.
2013'te Savoy Ulus Clubhouse için yaptıkları tasarımı anlatan Seyhan Özdemir, bu mekandaki sosyal alanlar ve Clubhouse'un iç mimarisinden sorumlu olduklarını ifade etti. Yapının kristalize bir strüktür olduğundan bahseden Özdemir, yapıdaki ikinci kabuk olarak ahşabı seçtiklerini anlattı. Mevcut mimariye dokunmadan ikinci bir kabuk yapma fikrine ağırlık verdiklerini kaydederek, işlevsel mekanik ihtiyaçları bu kabuğun üzerine yerleştirdiklerinden bahsetti. Yapının içinde bulunan kütüphane için çelik ve cam strüktür kullandıklarını söyleyen Özdemir, böylece kütüphane için hem izole hem de sergilenebilecek bir mekan yaratıldığını dile getirdi.
Günümüzde yarı açık yarı kapalı ofislerin tasarlanmaya başlandığını ifade eden Özdemir, 2013'te yaptıkları Central Office projesinde de bunu hedeflediklerini söyledi. Camın bu projede en ideal malzemelerinden biri olduğunun altını çizen Özdemir, cam ile hem izole hem de transparan mekanların yaratılabileceğini belirtti.
Camın iç ve dış mekan ilişkisinin sağlanmasında çok önemli bir role sahip olduğunu vurgulayan Seyhan Özdemir daha sonra Londra'da tasarladıkları Babaji ve Duck & Rice projelerinden bahsetti. Camın iç mekan ve dış mekan bağlantısında aynılık sağladığını ifade mimar, yeni tasarladıkları Azerbaycan'daki Quba Havalimanı ile ilgili deneyimlerini de izleyiciler ile paylaştı.
Artful'un kurucu ortağı Ece Yalım ise, "Cam hepimizin hayran olduğu bir malzeme, doğası gereği inanılmaz, şaşırtıcı" diyerek sözlerine başladı. Camın değişken yapısının çok etkileyici olduğunu ifade eden Yalım, camın hem var hem de yok gibi duran yapısı ile çok gizemli bir malzeme olduğunu anlattı. Yalım, "Cam bir o kadar sessiz, mütevazı, dingin bir malzeme. Açık, boş bir sayfa gibi. Bütün bunlar biz tasarımcıları çok heyecanlandırıyor. İstediğimiz tema ile tasarımı besleyebileceğimiz yeni mekanlar yarabiliyoruz" şeklinde konuştu.
Cam ile mekanlar içinde mekan oluşturulabileceğinden bahseden Yalım, camın mekanları fiziksel olarak farklı aktivitelere ayırdığını, bununla beraber insanlar arası görsel iletişimin de korunduğunu belirtti. Konuşmasına "Camdan hikayeler" sunumu ile devam eden Yalım, "İç mekan söz konusu olduğunda cam sınırları yok edip, sizin önünüze yeni ufuklar açıyor" dedi.
Günün son konuşmacısı ise İtalya'nın dünyaca ünlü tasarımcılarından Ennio Arosio idi. 1970'lerden itibaren mobilya tasarımına yönelik olarak uluslararası birçok marka ile çalışan, halen iletişimden pazarlamaya, projelendirmeden sergilemeye kadar yaratıcı danışmanlık hizmeti veren Arosio; katılımcılarla, saydamlığın altını çizen tasarımlarından örnekler paylaştı.
Camın tercih edilmesinin en önemli sebeplerinden birinin saydamlığı olduğunu ifade eden Arosio, bunun kullanıcılara özgürlük veren bir malzeme olduğunu vurguladı. Kendi hikayelerini "Camdan mobilyalar tasarlamak üzere yola çıkmıştık, ancak bunları gören insanlar bizden daha fazlasını istedi" sözleriyle özetleyen Arosio; camın, gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün bambaşka yenilikçi özellikler kazandığını ve çok ilginç sonuçlar elde edilebildiğini söyledi.
"Camda aslolan bir hayal; çünkü tasarladığınız şey hem var, hem yok" diyen Arosio, bunu yaptıkları çeşitli mobilya tasarımlarıyla örneklendirdi. Mobilya, aydınlatma elemanı ya da küvet tasarımı söz konusu olduğunda, bir 'ürün' olan camın, örneğin bir merdiven tasarımıyla mimari bir elemana, strüktürel bir unsura dönüştüğünü vurgulayan Arosio; farklı ülkelerde gerçekleştirdikleri 'cam yapı' projelerinde camı nasıl mimari bir unsura dönüştürdüklerini de izleyicilerle paylaştı.