Yoksa Koolhaas'ın Egosu Sears Kulesi'nden Bile Yüksek Mi?
E. Seda Kayım
/ 12 Eylül 2008
"Seattle'da vereceği ‘Kamusal Alan' konferansından önce konuştuğum Rem Koolhaas, öncelikle konferansta ne konuşacağını, ne söyleyeceğini bilmediğini, kütüphaneden yardım almak için bağlantıya geçmeyi denediğini belirtmişti. Sonrasında iptal ediverdiği program için ‘sağlık sorunları'nı mazeret gösterse de, benim buna inanmam için hiçbir sebep bırakmamış oldu.
"İsmi şüpheli bir biçimde ‘Cool House'a yakın fonetikte olan mimarla görüşmeden önce Rotterdam taraflarından uyarılmıştım: "Soruların kendisini entelektüel anlamda zorlamasını ister ve hoş, cici sohbetlere karşı hiçbir sabrı yoktur." Sanırım Pritzker sahibi olmak ve Times'ın dünyanın en etkili 100 kişisi listesine girmek bir insana bunları yapıyor.
Mark Rahner: Özgüveniniz Sears Tower'dan bile yüksek olsa gerek...
Rem Koolhaas: Neden?
M.R: Çünkü kütüphane için hazırladığınız planları gördüklerinde bir kısım Seattle sakini hoş olmayan sözler söylediler.
R.K: Peki...
M.R: Size bir kaçını okuyayım: "Bu kütüphane içinde konumlanacak muhteşem edebiyat yığınlarına bir hakaret." Birisi tasarımı ‘kibirli' olarak nitelendirdi; "Koolhaas Seattle'a karşı burnunu karıştırıyormuş gibi" diye de ekledi. Ve benim en sevdiğim: "Şehir merkezinin toprak altından saplanan dev bir yumruk gibi, bu binanın 20 katlı orta parmağı sonsuzluğa hareket çekiyor." Şimdi, tüm bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
R.K: Yani, her şeyi kendi bağlamı içinde görmeniz gerektiğini düşünüyorum ve bağlam, Seattle'ın bu güne dek anlaşılır şekilde abartılı mimarlığa karşı koruduğu bağışıklıktı. Ama EMP'nin mimarı Gehry ve SAM'in mimarı Venturi ile yaşanan deneyimlerin şehirde bir tekerlek izi bıraktığını düşünüyorum. Bu yüzden de skeptisizmin bir kısmını algılayabiliyorum.
M.R: Peki, şimdi artık çoğu kesim tarafından tanınan bir şaheser olduğuna göre, Seattle'a mesajınız "Ha-ha-hah, en başından beri ben haklıydım" mı?
R.K: Senin ‘özgüven' anlayışına bir miktar şaşırdım doğrusu.
M.R: Bu miktarda karşı görüş ve olumsuzluk varken sonuna kadar gitmek için oldukça büyük bir proje...
R.K: Evet, ama tabii ki yalnız başımıza değildik. Ve bence bu şu anki en zor ve rahatsız edici noktalardan biri, bazı mimarların neredeyse hayvanları öldürmek zorunda olan boğa güreşçileri gibi görülmeleri. Ama çok daha büyük bir mecranın parçasısınız.
M.R: Sanırım bunun bir sebebi var: Çok sayıda insan ‘Fountainhead'i okudu ve bu, onları sonsuza dek mahvetti.
R.K: Evet, aynen, aynen. Ve bence bu özellikle çok rahatsızlık verici çünkü en başından itibaren Deborah (Şehir kütüphanecisi) buradaydı; kurul buradaydı ve başından itibaren verilmiş bir sürü sözümüz, kurduğumuz bağ vardı. Yani bu kesinlikle bir ego meselesi değil; gidip de moronların peşinden koştuğun bir durum da... Bir şekilde söz konusu eleştirilerin bir kısmının temelsiz, naif veya özellikle yararlı olmadığını görüyorsunuz. Ama bu koşullar gerçekten bölgeden kaynaklanıyor ve verilen cevapların, tepkilerin egoizm adına verilebileceği bir durum teşkil etmiyor.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın