Suha Özkan ve Yasemin Aysan'ın yaşama geçirdiği ve mimarlık kültürümüze hediye ettiği Bodrum Mimarlık Kitaplığı 19 Temmuz günü açıldı. Yasemin Keskin Enginöz de bu oluşumun gerekçelerini ve içeriğini Suha Özkan'a sordu.
Suha Özkan ve Yasemin Aysan'ın yaşama geçirdiği ve mimarlık kültürümüze hediye ettiği Bodrum Mimarlık Kitaplığı 19 Temmuz günü açıldı. Yasemin Keskin Enginöz de bu oluşumun gerekçelerini ve içeriğini Suha Özkan'a sordu.
Yasemin Keskin Enginöz: Bir "Mimarlık Kitaplığı" kurma amacınız ne idi? Bu fikir nasıl şekillendi?
Suha Özkan: Biliyorsunuz ben de, eşim Yasemin Aysan da, uzun yıllar uluslararası yöneticilik yaptık. Yüzü aşkın ülkede dengimiz profesyonel kişilerle tanıştık. Birlikte çalıştık. Bu konumun doğal sonucu armağan edilen ve satın alınan kitaplar birikti. 2009 yılında Türkiye'ye döndüğümüzde, ister istemez kitapların büyük bir kısmı paketleri açılmadan, depo ortamında saklandı. Kitapların bu erişilemez durumu bizi hep rahatsız edegeldi. 2009 yılında ODTÜ'ye dönünce orada genellikle mimarlık monografları, antolojiler ve mimarlık tarihi ve kuramından oluşan bir kitaplığı Ankara'da kurduk. Bu ortamdaki kitaplar çok nitelikli olsa da sayı olarak yetersizdi. 2012 yılında ODTÜ'den emekli olunca Bodrum'a yerleştik. Şansımız iyi gitti bir yandan kitap almayı sürdürürken, öte yandan kitaplara da bir ev aldık.
Şubat 2014'ten fotoğraflar...
Bodrum'da bu kitaplığı kurmanın nedenini açıklayabilir misiniz? Burada nasıl bir potansiyelin olduğunu düşünüyorsunuz?
Kitaplığın Bodrum'da yer alması bizim yaşamımızın kalan kesimini burada sürdürme kararı vermiş olmamızdan kaynaklanıyor. Bodrum küçük bir kent. Yoğun yapı istemi nedeni ile, mimarlık ortamı çok hareketli. Buradaki mimar sayısı 300'ü aşkın. Bodrum'da uygulama yapan başka kentlerden gelen mimar sayısı ise çok yüksek. Elbette "profesyonel olarak özelleşmiş" önemli bir meslek nüfusu yeterli değil. Öte yandan bilgiye erişmek, artık internet ortamında çok kolay ve fiziksel bir kütüphane gerektirmeyen bir işlemler dizisi. Yine de kitapları ve özgün belgeleri incelemek, dokunmak, okumak bambaşka bir tutku. Hele bu tarihi bir mekânda ve Akdeniz ortamında olunca daha çekici olur, diye düşünüyorum. Yüzyılı aşkın bir geçmişi olan bir Bodrum evi kitaplarla donanmış bir çevrede ise tatilde biraz mesleki kaçamak için bile olsa heyecen verici olmaz mıydı? Bu heyecanı yaratmak istedim.
Mart 2014'ten fotoğraflar...
Bodrum Mimarlık Kitaplığı'nı kurarken -yıllar boyunca bir fikir olarak taşıdığınızı düşünerek- ne düşlediniz, nasıl bir görüntü vardı zihninizde? Bunu Yasemin Aysan ile ortak bir düş olarak tariflemek olanaklı mıdır?
Doğrusunu isterseniz kitapları ve belgeleri, zamanı geldiğinde bir büyük kuruluşun koleksiyonuna bağışlamak, hattâ bir çok saygı duyduğum meslektaşımın yaptığı gibi satmak en kolay çıkış olurdu. Bu çıkış ise, belki kitapları korurdu ama kesinlikle sevgiden yoksun olurdu. Doğrusu hep olageldiği gibi onlarla birlikte yaşamak en doğal çözümdü. 2012 yılına kitaplara -eski bir taş mandalin ambarı gibi değersiz ama anlamlı- bir yapı ortamı ararken, kent merkezinde bulduğum bu ev yepyeni bir hedef ortaya çıkardı. Yasemin elbette en büyük desteğim oldu.
Haziran 2014'ten fotoğraflar...
Ne kadar belge ve kitap var? Bu birikimin içeriğini nasıl tasniflediniz, bu konuda kitaplık ve belgeleme üzerine uzmanlardan destek aldınız mı? Ne kadar sürdü bu süreç?
Toplam kitap ve dergi sayımız yirmi bini buluyor. Geçen aylarda yerleşirken belirli tür kitapları kendi özel ortamımıza yeniden geri taşımamız gerekti. Çünkü Bodrum Mimarlık Kitaplığı ortamını bir "raflar ormanı" yapmak istemedim. Özellikle ortaya çıkardığımız ve özenle yepyeni bir oluşuma kavuşturduğumuz duvarları raflarla kapatmak, o yapının özgül değerlerine ters düşerdi. İstemedim.
Burada olmayan kitaplar genel kültür, edebiyat, felsefe ve öğrencilik yıllarından bu yana topladığım ancak özel anlamı olan yapıtlar. Onları ayıkladım ve geri gittiler. Mimarlık, tarih, kentler ve sanat ürünleri burada olacak.
Yapı bütün kitap birikimimize küçük geldiği gibi doğrusu ileride olabilecek kitap bağışlarına ve kendi edinimlerimize yer açmak için buraya koymamaya karar verdim. Çünkü güçlü ve anlamlı bir "Mimarlık Kitaplığı" olabilmesi için tematik ve sınırlı bir koleksiyon olması gerekir diye düşündüm. Böylece "İlk-Özel " mimarlık kitaplığını gerçekleştirdik.
Aralık 2014'ten fotoğraflar...
Burası kime hitap ediyor? Mimarlığa düşkün bir okura mı; bir araştırmacıya mı? Vedat Tek arşivi gibi buraya özgü belgeler de var sanırım. Buraya özgü/yalnızca burada olanlar nedir?
Genellikle mimarlık meraklılarına, öğrencilere, mimarlara hitap etmekte. Çeşitli araştırmalara da yer ve ortam olarak olanak veriyor. Ama belgelik olarak Mimar Vedad Tek'in özgün belgeleri ile yıllarca süren Bodrum ve Turgutreis çalışmalarımızın, Columbia Üniversitesi'nin ODTÜ ile birlikte yaptığımız çalışmanın ham ve özgün belgelerini saklamamız ve araştırmacılara sunmamız için buranın sağladığı olanak çok önemli. Vedad Tek belgeleri için Pelin Derviş'e, Turgutreis 1974 için de Richard Plunz'a derin şükran borcum var.
Yapının son hali...
Hangi başlıklar altında neler bulabilir buraya gelen kişi? Kitaplığın bölümleri neler? Özel bölümler var mı?
Yapıda 7 bölüm var. Girişte yer alan iki büyükçe odanın biri 30-40 kişilik Toplantı Salonu. Öteki odada yönetim masası var. Mimar monografileri, mimarlık antolojileri, mimarlık kuramı, tekil yapılar, öğrenci tezleri ve projeleri bu odada bulunmakta.
İnildiğinde yeni eklememiz var. Burada tuvaletler ve çay salonu yer almakta. Tepeden ışık alan hoş ve dingin bir ortam. Üst katta 4 oda bulunuyor. Bunlardan biri, sevgili dostum Doğan Hasol'la onurlandırılmıştır. Hasol bütün meslek yaşamım boyunca, onlarca yıl bana bütün eserlerini ve ürünlerini yollayagelmişti. Yayımladığı Türkiye'nin en uzun soluklu dergisi YAPI adına Süreli Yayınlar Odası'nı Doğan Hasol'a, teşekkürlerimizle, adadık.
Öteki 3 odadan biri medya ve yeni mimarlık sunuşlarının ve değerli belgelerin bulunduğu yer. Karşısındaki oda mimarlık tarihi, kent monografları, yöre mimarlığı ve sanat kitaplarını barındırıyor.
Üst katta gelecek yıllarda elden geçirip sınıfladıracağım binlerce özel belge var. Şimdilik ham dosyalar olarak korunuyor. Bu kesim kullanıcılara henüz açık değil. Gelecek aylar ve belki de yıllar boyu çalışacağım oda burası.
Ayşe Hasol Erktin, Doğan Hasol, Suha Özkan, Hayzuran Hasol
Sizin ilgi ya da çalışma alanınız dahilinde pek çok konu ve bunlarla ilgili belge olsa gerek. Bu çalışmalar burada var mı?
Benim özellikle gezilerimde çektiğim onbinlerce fotoğraf var. Son yirmi yılda teknoloji çok değişti bu belgeleri sanal ortama çevirmek şart. Yapacağız. Bu işleme destek olacak gönüllüler en büyük umudum. Geçen zaman boyunca ev ve ülke değiştirmelerinden kaynaklanan kayıplar yok değil. Bu da yaşamın bir gerçeği. Yine de unutmadan derlemek ve yazmak gerek.
Burası nasıl kullanılacak? Nasıl işleyecek? Kitaplar ya da belgelerle ilgili soruları kim yanıtlayacak? Yalnızca bir kitaplık mı yoksa başka projeleriniz de var mı mimarlık kültürüne ve birikimine katkı olarak düşündüğünüz?
Bu çabamızın özüne değinen çok iyi bir soru. Yönetim modeli olarak "Açık Büro" kavramını geliştirmek istiyorum. Biz orada olalım, bizden ya da kitap ve belgelerden yararlanmak isteyenler "hoş gelsinler". Haftada 5 gün toplam 30 saat isteyen gelip bu ortamı kullanabilecek. Onun dışında ben seyahat etmediğim zamanlarda orada olacağım. Randevu üzerine herhangi bir zaman durumumuz uygunsa açacağız. Önemli olan etkileşim. Bu kişisel de olabilir, doğrudan belgelerle de olabilir. Kullanıcıya kalmış.
Biliyorsunuz benim kurduğum World Architecture Community ile ilgili çalışmaları buradan yürütmem doğal. Ayrıca gelir kaynağım olan danışmanlık hizmetleri de var. Bunlar genellikle yarışmalar ve büyük projeler. Onları da buradan yürüteceğim.
Geçtiğimiz iki hafta içinde günde iki kişi ile on kişi arasında değişen ziyaretçi var. Bunlardan Viyana'da okuyan bir öğrenci "Yaz Çalışması"nı burada yürütüyor. Hem o yararlanıyor, hem de biz yeni oluşumlar için bir eğitmen olarak esin alıyoruz.
Benim işlerime çalışmalarıma neredeyse kırk yıldır gönüllü destek veren, teknik ressam ve mimarlık ortamını çok iyi bilen, yıllarca Tepe ve Mesa gibi büyük şirketlerde yurtiçinde ve yurtdışında çalışmış olan, Nurettin Aydın şimdiden yöneticiliği üstlendi. Öteki kadroları gereksinim ve beklenen hizmetlere göre edineceğiz. Düşündüğüm; gelişime göre hizmet almak. Yerin yürütülüp yönetilmesi için gereken çekirdek kadro dışında, kalıcı kadrolar oluşturmak kolay değil. Bunlar için kaynağımız şimdilik kısıtlı.
Burası uzun yıllar nasıl yaşayacak? Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bağımsız ve değerli bir yapı içinde korunan kitapların bir arada ömürlerinin daha uzun olacağına inanıyorum. Elbette burayı kurumsallaştırıp yeni nesil temsilcilerine devretmek ve sürdürülebilir kaynaklar ayırmak önemli. Yapacağız.
Yapının mimari öyküsünden ve Ahmet Iğdırlıgil ile mimari olarak binaya ne türden müdahalede bulunduğunuzdan söz eder misiniz?
Ahmet İğdirligil bütün yaşamını Bodrum mimarlığına adamış sevilesi, takdir edilesi bir meslektaşımdır. Yapı, çevresi imara açıldığı için yokolmuş bir mandalin bahçesi içinde yer alan bir kırsal yapı. Alt katı ahırmış. Üst kattan ayrı bir girişi olan, ikinci kat eskiden konutmuş. İki kat ise zamanla birleştirilmiş ve koridordaki ahşap kirişler kesilip bir merdiven yerleştirilmiş. Yapının temelsiz olması karşılaştığımız bir sürpriz oldu. Ahmet, bir buçuk metreyi bulan derinlikte, yerel dilde "topuk" dedikleri bir yirmi santimetrelik betonarme kuşakla, temel olacak bir biçimde binayı dört yandan yapısal güvenceye aldı. Yapının herhangi bir hizmet mekânı yoktu. Emsal gereği hakkımız olan 72 metrekarenin yalnızca yarısını kullanarak tuvalet, çay ocağı ve kahve salonu oluşturduk. Bu kesim özenle yoldan eski yapının görünümünü etkilemeyecek bir duyarlılıkla, bir kesimi yer altına alınarak, alçak bir ek olarak gerçekleşti.
Dış duvarlara dokunmadık. İç duvarların özellikle çepeçevre olanların sıvalarını sıyırıp özgün taş örgüyü ortaya çıkardık. Orada Halil İbrahim Adalı ve restorasyon ekibininin gerçekleştirdikleri duvar dokusu, ziyaretçilerin hayranlığı ile takdir ediliyor.
Burayı kitaplık yapan rafları, masa sandalye vb. bütün iç mimari öğeleri ODTÜ'den sevgili öğrencim (hem Levent Loft'taki evimizi hem de Ankara Bestekâr Sokak'taki mini kitaplığımızı) gerçekleştiren Yavuz Savaş yaptı. Onun yaratıcı çözümleri, kitap gibi ağır yükleri dar mekânlarda sundu ama ağırlıklarını hissettirmedi. Üstelik en üst raf düzeylerine kadar erişilir hale getirdi. Özgün tarihi duvar yüzeylerine dokunmadan her iki taş duvarla karşılıklı iki "raf-duvar" çözümü, mekânları izleyenlere alçak gönüllü Bodrum Evi'ni kitapları kucaklayıp geri durma duyumsamasını sağladı.
Son olarak bu kitaplığın ne türden ve hangi koşullarda bağış kitap ve belge talep ettiğini de belirtir misiniz?
Doğrusu buranın olağanüstü bir koleksiyon olacağına inancım daha açılmadan oldu. Ayla Tabanlıoğlu kendisinde bulunan Hayati Tabanlıoğlu ve Tabanlıoğlu Architects'e ait yüzlerce kitap armağan etti. Muhittin Güreli'nin sanatsever oğlu Ali Güreli babasına ait yine yüzlerce kitap, dergi ve broşürü "Hocam, buraya yakışır," diyerek buraya getirdi. Böylece bir dönem (1930-40'lar) Alman mimarlığını ortamımıza katmış olduk. Ne yazık ki çok geç (2005) tanıdığım için hep hayıflandığım, benim hem eylem ortağım, hem çok yakın dostum Şefik Onat onlarca yıl bir mimarlık sevgisi ile biriktirdiği yüzlerce kitap ve dergiyi armağan etti. ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Ali Cengizkan'ın fakültenin bütün yayınlarını bağışlaması burayı bir ODTÜ şubesiymiş gibi güçlendirdi.
Mimarlık üzerine her türlü kitap, dergi, broşür ve özgün çizimleri severek kabul edip mesleğimiz adına koruyup, araştırmacılara sunacağız.
Destek aldınız mı?
Türkiye'de birçok tutum çok olumlu yönde değişti. Gönüllülere gönül veren insanlar var. Emre Arolat ve EAA uzmanlık isteyen ve ağır parasal kaynak gerektiren kataloglama işine destek olacak. Şimdilik rafları dolaşarak arama yapan ilgililer, böylece aramalarını bilgisayar ortamında yapabilecekler.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Atila Cangır bütün fotografik belgeleme işlerini olağanüstü bir yetenek ve yaratıcılıkla üstleniyor. Fotoğraf sanatçısı Ömer Doğan mimarlık sevgisi ile dolu bir komşum olarak, oluşumu sürekli belgelemekte. Ziyaretleri boyunca bu ortamı belgeleyen Murat Artu da anlamlı bir dizi oluşturdu.
Bu projenin tamamını kendi kaynaklarımla gerçekleştirdim. Bu süreç içinde kendi mimarlık severlikleri ile Zeynep Bodur ve Bülent Eczacıbaşı, Kalebodur ve Eczacıbaşı Holding olarak en ciddi destekçimiz oldular. Bu destekleri Pelin Özgen ve Kaan Karasoy gerçekleştirdiler. Başarılı uluslararası büro mobilyaları üreticisi Nurus'un kurucusu ve yöneticisi Renan Gökyay'ın var olan donanımı kendi tasarımları ile yenileme isteği de yüreklendirici bir başka destek oldu.
Mimarlık dostları sağolsunlar.
Teşekkür ederim.