İstanbul İstanbul Konutları ve Kulüp Binası
Mar Mimarlık kurucu ortağı Y. Mimar Gülfem Karaer, kendileri gibi işverenleri Yapı-Kredi Koray'ın da ilk projesi olan İstanbul-İstanbul konutlarını, 'İlk Yapı'da alışılagelen teknik açıklamalardan farklı olarak, mimar ve ilk projesi arasındaki psikolojik bağa odaklanarak Mimarizm sayfalarına taşıyor.
İlk proje yazısını yazmaya çalışmak, insana gerçekten garip duygular yüklüyor. Biraz gurur, biraz hüzün, biraz da özlem... "Meğer biz 28 yaşında neler neler yapmışız" idrakinin verdiği gurur, artık geri gelmeyecek gençliğin ardından hissedilen hüzün, devamında binlerce metrekare proje yapmaktan dolayı kesbedilen alışkanlıkların katılaştırdığı ruhumuzun, henüz amatör olduğu masumiyet yıllarına duyulan özlem... Sanıyorum, İstanbul-İstanbul projesi benim ruhuma en çok bu özlem duygusu ile işlemiş bir proje... Meslekte profesyonel olarak yirminci seneyi geride bıraktığımız şu günlerde, bana İstanbul-İstanbul projesini hatırlatan her şey, aynı zamanda kendi mesleki masumiyetimizi, gayret etme ve başarma azmimizi de hatırlatıyor.
İstanbul-İstanbul projesi, inşa edildiği yıllarda çok ses getiren bir proje olmuştu. Kemerburgaz mevkiinde, Göktürk Köyü'nde kurulan konutlar ve sosyal tesis binası, komşu projelerden gerek arazisinin metrekare büyüklüğü, gerek evlerinin büyüklükleri açısından daha mütevazi olmasına rağmen, ciddi bir satış başarısı ve müşteri memnuniyeti yakalamayı başardı. Halen, ikinci el satışlarında dahi, ilana çıkmadan satılan bir konut projesi olarak bu ayrıcalığını koruyor. Ben bunu, proje ekiplerinin özenli çalışmasının doğal neticesi olarak görüyorum. Her aşamada, insana duyulan saygıyı kaybetmeden, kullanıcı merkezli bir tasarımın, yapmış olmak için değil, zevk alarak, severek ve özenerek çalışmanın etkisi, aradan onbeş sene geçmiş olmasına rağmen unutulmuyor. İstanbul-İstanbul 2002 yılında Fransa'da düzenlenen MIPIM gayrimenkul fuarının ardından, o fuarı izleyen kişilerin oyu ile ödüle layık görülmüştü. Profesyonellerden ziyade, genel izleyici kitlesinin beğenisini kazanmış olması da, yukarıda anlatmaya çalıştığımız görüşü destekliyor.
İstanbul-İstanbul, bizim ofisimiz için ilk proje olmasının yanı sıra, projenin yatırımcı firması Yapı-Kredi Koray'ın da ilk projesiydi. Ekipleri oluşturan insanlar ilk kez bu proje için bir araya gelmişlerdi. O günlerde önümüze çıkan en büyük engelin, yaşımız olduğunu hatırlıyorum. Şantiye toplantılarında bizler için ‘çoluk-çocukla proje yapıyoruz' diyenler olmuştu. Ancak Yapı-Kredi Koray'ın kadroları da hemen hemen bizimle aynı yaştaydı. Bizleri gençliğimiz ile değil, yaptığımız iş ile değerlendirmeleri, projeyi devam ettirip, başarı ile tamamlamamız için itici bir güç oldu.
İstanbul-İstanbul o yıllarda Kemerburgaz'da yaygın olarak yapılan ve satılan konut projelerine kendi yorumunu getirmeyi başarmış bir proje oldu. Ben kendi adıma bu seçkin ruhun, projenin oluşturulması sırasında, farklı görüşlerine rağmen, birlikte çalışmayı devam ettirmeyi başaran insanların tabiatlarının proje üzerindeki tezahürü olduğunu düşünüyorum.
Yazının devamı için ilerleyiniz >>>>>