"Bakü'deki savaş koşulları, mesleğimi toplumun faydasına kullanmayı öğretti"

10 Mayıs 2012

Portfolyonuza baktığımızda 500'e yakın proje yaptığınızı görüyoruz. Bu yoğun üretim sürecinden bahsedebilir misiniz?

1991'de İstanbul'a döndüğümde 2,5 sene kadar özel bürolarda çalıştım. Mezuniyetimle İstanbul'a geri dönüşüm arasında geçen 2 senede İstanbul'da çok büyük bir değişimle karşılaştım. Rusya dağıldı, Körfez Savaşı yaşandı… Yani bıraktığım İstanbul'la döndüğüm İstanbul arasında çok farklı bir ortam vardı. Kıbrıs'taki devlet memurluğunu bırakıp, bu koşulların içine girmek birçok kişiye göre delice bir şeydi aslında. O güne kadar İstanbul'da sadece öğrenciliğim sırasında bir büroda çalışmıştım. Bugün mesleğimde belli şeyler yapmışsam, bir çevre edinmişsem, en başta doğru insanlarla çalışmış olmamdandır.

1994'te, yani mesleğimin beşinci yılında, ‘5 Nisan Kararları' çıktı ve kriz başladı. Çalıştığım ofisteki konumum iyiydi fakat bir yandan serbest işler de yapıyordum. "Ayrı ofis kurun, işlerimizi size getirelim" diyen müşteriler vardı. O tür yöntemlerle hiçbir yere varılamayacağını bilen bir insanım. Kendi çalışanım da böyle bir şey  yaptığı anda, işin boyutu küçük veya büyük farketmez, benim için bitmiştir. Sadakat benim için çok önemli bir meziyettir, arkamı dönemeyeceğim biriyle, dünyayı kazanacağımı bilsem çalışmam. Ki bu bizim piyasada çok yaşanan bir durum. Meslek yaşamımızın başında tecrübesizdik, çok projemiz alındı gitti. Projeyi yaptık, parasını alamadık. Parayı bir kenara bırakın, hak iddia edemiyorsunuz. Görmek için alıp götürüyorlar. Mimarlık böyle bir şey.

Çalıştığım büroda projeleri hep kendim tasarlıyordum ve bir gün bir iş teklifi aldım. Çok net hatırlıyorum, krizden sonraki Ağustos ayıydı, doğum günümdü. Bakü'deki büyük bir alışveriş kompleksi ve otel restorasyon projesini yapmam istendi. Çalıştığım yerin vasıtasıyla olduğu için ve işverenim beni bırakmak istemediğinden, sadakatsizlik etmemek adına konuyu açıkça konuşarak rızalarını aldım. Türkiye'de kriz olmuş, inşaat sektörü durmuş, gitmem gerekiyor (gülüyor). Bir de mesleki kariyerim açısından çok kapsamlı bir proje, 100.000 metrekarelik bir alana yayılıyor. O zaman Bakü'deki inşaat bedelleri Türkiye'deki inşaatlardan kazanamayacağınız kadar yüksek rakamlardı. Öte yandan gittiğim şartlar, yiyecek olsun, barınma olsun çok kötüydü. Zor zamanların mimarıyım diyorum ya… Ama şartların zorluğu beni pek etkilemedi. Hem proje müdürü hem proje müellifi olarak bir yıl süreyle orada çalıştım ve projeyi başarıyla tamamladım. Tam savaş sonrasıydı, şehir çok kötü bir durumdaydı ve yetişmiş eleman sıkıntısı vardı. Evler, oteller her yer yaşanmayacak bir durumdaydı.


"Mesleğimi toplumun faydasına kullanmaktan yanayım"

Bakü'deyken başka projelerde çalışma fırsatı da yakaladınız mı?

Evet, farklı projeler de geldi. İngiliz-Amerikan konsorsiyumu kuruluyordu. Amerikan Konsolosluğu'na bu konsorsiyumun rezidans projelerini hazırladım. Exxon firmasının ofis binasını yaptım. Orada çalışırken Amerikalıların nasıl bir zihniyette olduğunu çok iyi anladım. Dünyada bazı konularda neden önde olduklarını anlamak güç değil. Amerikalılar dost olabilir, konuşur sohbet eder ama her şeyi yazılı ister. Mesela ben Kıbrıs'ta da en çok yazılı sözleşme yapan mimarlardan birisiyim. Türkiye'de bu daha çok yeni. Daha önce teknik şartname kavramı pek yoktu. 100 metrekare çatı izolasyon malzemesi kullanacaksın, ama hangi malzeme?


  17 Ağustos Şehitliği


Orada çok önemli bir şey daha öğrendim; insanlara yardım etmeyi. Kıbrıs'ın da bir savaştan geçmiş olmasına rağmen, Doğu'da her şey daha farklı… Rusya'nın dağılmasından sonra orası zaten savaştan çıkmış gibiydi. Sosyal yönüm orada gelişti. Sonradan bunun bende oluşturduğu tecrübe ve bilinci Türkiye'de 1999 depreminde çok kullandım. Basında benimle ilgili çıkan beş haberden 2-3 tanesi mutlaka sosyal bir çalışmadır. Mesleğimi toplumun faydasına kullanmaktan yanayım. Çok genç yaşta bunu yapabilme imkanı bulduğum için de vicdanım çok rahat.

İnsani yardımı, güçlü olanın güçsüze yardım etmesini, elindeki bilgi birikimini kullanmasını Bakü'de öğrendim. Halkın yiyecek yemeği bile yoktu. Kamyonlarla yurdışından yardımlar geliyordu. Çalışanlarımızın çoğunu Türkiye'den getirmiştik, malzemeler hep yurtdışındandı. Yetkilerim çoktu, yaşıma rağmen firma beni işin başına koymuştu. O güveni duymaları, işi teslim etmeleri çok güzeldi. Yetki çok önemli bir şey; bir kişinin ne olduğunu anlamak için ona yetki vereceksiniz...


"Bizim mimarlar isimlere, markalara çok takılıyor"


Yetki konusu açılmışken, önceki bir söyleşinizde işverenin kendini mimara kesinlikle teslim etmesi gerektiğini savunuyorsunuz.

Tabi, yatırımcı sağduyulu olmalı ve çalışacağı mimarı iyi seçmeli. Seçtiği mimarın fikirlerine güvenmeli, teslim olmalı. Teslim olmuyorsa çok başarılı bir sonuca ulaşılacağını düşünmüyorum. Bakü'de inşaat uygulaması anlamında çok ciddi bir tecrübem oldu. Mesleğimin başında böyle ciddi bir çalışmada bulunmak bana büyük tecrübe kazandırdı. 1996'da İstanbul'a döndüğümde bir ofiste çalışmak yerine, edindiğim iş ilişkilerinin verdiği güvenle kendi büromu kurdum. İlk büromu 1989'da Kıbrıs'ta açmıştım ama Türkiye'deki ilk ofisim 1996'da kuruldu. Kıbrıs halen devam ediyor, sadece Bakü'de olduğum iki sene süresince Kıbrıs'ta proje yapmadım.



Sürekli çalıştığınız danışmanlar var mı, yoksa projeye göre değişiyor mu?

Farklı projelerde farklı danışmanlar ile çalışabiliyorum. Ama mesleki hayatımın başından beri birlikte çalıştığım iş ortaklarım da var. O konuda çok katı değilim ama alışkanlıklarıma da bağlıyım. İnsan doğasına uyumlu olmayan hiçbir yapı veya obje süreklilik sağlayamaz. Ne kadar çok veriyi yan yana getirirseniz o kadar başarılı bir sonuca ulaşırsınız. Biz de bir nevi yapı doktoruyuz (gülüyor). Sorun ne? İşyeri veya konut ihtiyaç programı. Projenin çözümünde doğru verileri kullanırsanız doğru sonuca ulaşırsınız. Bizim mimarlar isimlere, markalara çok takılıyor, yabancı kaynaklı isimler kullanmayı çok seviyorlar. Onları kullanınca olduk zannediyorlar. Bir şeyler anlatırken veya yazarken okudukları isimleri diziyorlar. Ama asıl olay bu değil. Mimarlıkta bir kelimeyi kullanıyorsanız, çizimde de detayını hakkıyla vermeniz gerekir.


   Bizen, Mahmut İlerici projesi


Kıbrıs - Türkiye - Azerbaycan Hattında 'Zorlu' Bir Mimarlık Serüveni
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :