"Sanatçıyı Gölgeleyen Anıt" daha İspanya'daki binaya takılmadan pek çok ülke gezdi, bir nevi "lansmanı" yapıldı.
Evet, bir binaya bir saçak yapıyorsun ve o ağır ağır bir yerleri dolaşıyor. Binanın bir parçasının dolaşması fikri bana çok heyecan verici geliyor. Mesela Efes'ten Süleymaniye'ye kolon getiriliyor, yolda uzun süre herkes ona bakıyor.
Manzara Perspectives'te sergilenen "Sanatçıyı Gölgeleyen Anıt" (Shading Monument for the Artist) modeli
Saçak önerisini önce pleksiden üretip Manzara Perspectives'de sergiledik. Ertesi yıl Barselona'daki La Capella sanat merkezinde sergilendi. Saçağın yerleştirileceği tarihi bir bina olduğundan izin çalışmaları başlatıldı. O sırada Londra'dan çağırdılar ve 11 Şubat – 17 Nisan 2011 tarihleri arasında Tate Modern'de sergilenme fırsatı buldu.
Tate'ten sonraki durak Ürdün. Ama tabi ben başıma başka bir bela açarak; "Madem Ürdün'e gidecek, İngilizce gitmesi bize yakışmaz, Arapçasını yapalım" diye teklif ettim. Bu da benim için ayrı bir heyecan konusu. Çünkü eski Türkçe ve Arapça tipografik olarak çok merak ettiğim ve öğrenmeye çalıştığım bir alan. Şimdi hem gölge yapıp hem nasıl okunacağı üzerine çalışıyoruz. Bir aksilik olmazsa o sergide Arapça versiyonu ile yer alacak.
Öte yandan saçağı, Danimarka ve New York'tan da istediler, onlardan birine de uğrayacak. Ama açıkçası ben bir an önce binaya takılmasını istiyorum. Hem orada bir görelim hem de orada eskimeye başlasın diye. Çünkü ben bunu sanat eseri olarak değil, yani galerilerde dolaşması planlanan bir iş olarak değil, gerçekten binaya takılıp, sadece oraya gidenlerin görebileceği bir iş olarak düşündüm. Tabi güzel bir fotoğraf… Biz mimarların en sevdiği şey. Çünkü ne yazık ki olaya öyle bakıyoruz.