1A3B'yi 2011 yılında kuruyorsunuz. Daha sonra Ediz Bey ortak olarak ekibe katılıyor. Bir finansçı ile bir içmimarın birlikte çalışması çok sık rastlamadığımız bir iş modeli. Bu ortaklığa nasıl karar verdiniz? Bunun size mesleki olarak getirileri neler oldu?
Burak Nazifoğlu: Başta da bahsettiğim gibi, sanat altyapısından geldiğim ve daha duygusal olduğum için iş paraya gelince bunu hiçbir şekilde konuşamıyordum. Yaptığım işe daha farklı bir gözle baktığım için ona değer biçemiyordum. Bu işten bir şey kazanabilir miyim korkusuyla çizdiğimde de bu bir süre sonra isteksizce çizmeme neden oluyordu. Bir gün Ediz’le konuşurken böyle bir eksiğim olduğunu söyledim; "Çizim yaparken para düşünmek istemiyorum. O konuyu sen düşün, ben işime bakayım" dedim. Bu şekilde birlikte çalışmaya başladık. Gayet de iyi oldu.
Kurumsal altyapıya sahip büyük ofislerde mutlaka finans bölümü oluyor ama küçük ölçekli bir tasarım ofisinde bu model çok daha dikkat çekici...
C. Ediz Akyol: Evet, biz de ilk etapta buna gerek var mı diye oturup düşündük. 1A3B'den önce büyük ölçekli bir inşaat firmasında çalışıyordum. Orada şunu gördüm; bir firmada sistemi nasıl kurarsanız, o şekilde büyüyüp ilerliyor. Belli bir noktaya gelmiş bir firmada yeniden bir şeyler kurmaya çalıştığınızda ise bu çok zor oluyor. Bazı şeyleri değiştirmek hem çok daha fazla çabaya hem de maddi gidere sebep oluyor. Dolayısıyla Burak'ın teklifine çok olumlu baktım çünkü burada çok ciddi bir potansiyel var. Burak çok yetenekli birisi. Tasarım anlamında ufku açık, çizgisi de güzel ama bir eksikliği olduğu kesindi. Sonuçta yaptığı işin bir maddi kısmı var, burası da bir işletme. Bu konudaki eksikliğini dile getirince, gerek firmanın yüzü gerekse altyapısı anlamında bazı şeylere çeki düzen vermemiz gerektiğine karar verdik. Sonra ofisimizi ve web sitemizi değiştirdik. Pazarlamayla ilgili bazı çalışmalar yaptık ki zaten eksik olan nokta oydu.
Finansçı olarak bir tasarımcı ile çalışmanın keyifli yönleri olduğu kadar zor yönleri de var. Çünkü birçok iyi tasarımcı bu işlerle uğraşmıyor. Tamamen kendi sanatına konsantre oluyor. Ama işin gelir-gider hesabı gibi birçok finansal yönü de var. Bunları maksimum düzene ulaştırınca hem işin sonucu daha başarılı oluyor, hem de getirisi daha iyi oluyor. Müşteriye sunduğumuz hizmet de aynı oranda iyileşiyor. Dolayısıyla beraber çalışmaya başladığımızda bunun faydasını çok gördük. Projeler büyüdükçe de bunun gerekliliği artıyor. Nitekim sonrasında başka kurumsal şirketlerle de görüşmeye başladık. Bu, finans-tasarım ortaklığı şirketini ileriye taşımak ve büyütmekle ilgili işimizi kolaylaştırdı. İki sene zarfında birlikte birçok iş yaptık. Tabi Türkiye'de sadece finansçı olarak kalmak mümkün değil (gülüyor). Ustaların koordinasyonu olsun, malzemeler olsun ben de şantiyeye bir ucundan bulaşıyorum. Çünkü içmimaride malzeme çok önemli...