İş görüşmesine gittiğinizde, tasarım brief'i verileceği zaman nasıl bir yöntem izliyorsunuz?
Ediz Akyol: Tasarım kısmını Burak konuşuyor, mutabık kalındıktan sonra sözü ben alıyorum. Müşterilerimize karşı mümkün olduğunca opsiyonlu ve açık olmaya çalışıyoruz. Bu anlamda şimdiye kadar çok olumlu geri dönüşler aldık. Hatta şeffaflıktan ve sunum şeklinden dolayı fiyatımız yukarıda kaldığı halde tercih edildiğimiz oldu. Uygulama aşamasında bazı şeyleri biz de alıp uygulayabiliyoruz, müşteriye de bırakabiliyoruz. Bunu en basit bir tuvalet kağıtlığına kadar fiyatlandırıp sunduğunuz zaman, müşteri kendini daha rahat hissediyor. Çünkü maalesef bir kazıklanma korkusu var. Tasarım pahalı, ucu açık bir şey gibi algılanıyor. Tabi Burak’ın dediği gibi tasarımın kıymeti ne kadar biliniyor, o da ayrı bir tartışma konusu. Mekanın boyasını ve parkesini değiştirmekle tasarımın aynı şey olmadığını anlatmakta zorluk çekiyoruz bazı noktalarda. Esnek ve rekabetçi bir piyasa olmasına rağmen güzel yol kat ettiğimizi düşünüyorum.
Bu yapısal değişiklikten sonra proje ölçeğinizin değiştiğini söylediniz. 2011'den bu yana yaptığınız işler neler oldu? Hangi alanda yoğunlaştınız?
Burak Nazifoğlu: Bu aralar her yerde bir restoran-bistro furyası var. Bütün mekanlar isminin sonuna 'bistro' eklemeye başladı. Bize de son 1,5 yıldır çok sayıda restoran ve kafe projesi geldi. Bunların tasarımlarını ve uygulamalarını yaptık. Şimdiye kadar uygulama anlamında en büyük çalışmamız Sakarya'daki 1000 metrekarelik Rubik's Bistro oldu.
Rubik's Bistro
Antalya’daki Memorial Hastanesi’nin Kemoterapi Merkezi'ni tasarladık, uygulamayı onlar üstlendi. Ayrıca projelerini BOLD Mimarlık'ın hazırladığı, Taş Yapı’nın inşa edeceği 243.000 m2'lik KKTC Ercan Havalimanı'nın tüm içmimari tasarım projeleri bize ait. Taş Yapı'ya bu konuda içmimari danışmanlık veriyoruz. Firmanın kentsel dönüşüm projelerindeki içmimari projelere de dahil oluyoruz. Bu süreçte ölçekler ve istekler giderek büyüyor. Bunun dışında Trabzon'da bir diş kliniği yaptık. Şimdi orada başka projeler de gündemde.
Trabzon'da diş kliniği
EA: Her işi aldığımızda Burak’la beraber yaşadığımız bir süreç var. Bir ön görüşme yapıp müşterinin taleplerini alıyoruz. Sonra ofise dönüp ne yapabileceğimize bakıyoruz. O süreci benim gözümden incelemek çok keyifli. Bilgisayarının başında oturan bir Burak görüyorsunuz. Bir müddet sessiz kalıyor, bir şeyler düşünüyor. Sonra bir anda kafenin ya da kliniğin her köşesi ile ilgili bir fikri oluyor. Çok enteresan bir süreç o. Bir şeyleri icat etmek deyince aklıma o geliyor.
Çok sayıda yeme içme mekanı tasarladığınızı söylediğiniz. Bir kafeye, restorana gittiğiniz zaman tasarımcı olarak dikkat ettiğiniz noktalar neler oluyor?
BN: Bazı mekanlar insanı çekiyor. Bir noktaya baktıktan sonra diğer noktalara da bakma gereksinimi yaratıyor. Güzel yapmışlar deyip tekrar gidiyor ve orayı benimsiyorsunuz. Size bir özellik katıyor o mekan.
"On1 Bistro" projesinden görüntüler
Mesela Rubik’s Bistro iki katlı bir mekandı. Elli metrekarelik bir bölümü galeri boşluğu yapıp açtım. Daha fazla masa koymak istedikleri için bize elli metrekare kaybettirdiniz dediler. Ben de "Hayır, size daha fazla şey kazandırdık" diye yanıt verdim. Orta alanda bir karmaşıklık yaratıp, insanlar mekana girdiklerinde dikkatlerini çekecek ve her geldiklerinde başka bir yanını keşfedecekleri bir görüntü yakalamaya çalıştım. Profillerin karışıklığı, yazılar, renkler sürekli farklı bir görüntü yaratacaktı. Tasarımın ana fikri, mekandaki sürprizin sürekliliğini sağlamaktı.
Bu tür mekanlarda moda çok değiştiği için birkaç senede bir yenilemek gerekiyor. Siz ne kadar iyi bir hizmet verseniz de insanlar mekandan sıkılabiliyor.
BN: Ben Rubik’s Bistro'ya 7 yıl garanti verdim (gülüyor). Dümdüz bir tavan yapmak yerine, farklı hareket ve açılarla farklı şekiller oluşturmaya, zeminde de karmaşayla sadeliği bir arada tutmaya çalıştık.
EA: Karışıklığın yanında, nereye baksanız aynı konsepti görüyorsunuz. Bu projede en çok hoşuma giden o. Tabi ben sade insan gözüyle bakıyorum. Ortaklığımızın artı yönlerinden biri de bu. Tasarımın içine çok girdiğiniz zaman mekanı sıradan insan gözüyle değerlendiremiyorsunuz. O noktada devreye girip Burak’ı haddim olmayarak uyarıyorum. O anlamda da bir paslaşmamız oluyor. Çünkü müşterinin gözü gerçekten çok daha basit. Burak ise projeyle ilgili olarak mekan sahiplerinin bilmediği detayları biliyor. Dolayısıyla daha basit bir göz bazen çok işe yarıyor.