FilizY: Çünkü öğretilmiş bilgi o, üretimle kazanılmış olmadığı için gerçek hayatta bir karşılığı da olmuyor.
BoğaçhanD: Evet, mükemmel bir portfolyo ya da cv sahibi olmak bir işe yaramıyor aslında. O ehliyetleri kullanma sürekliliğini sağlayacak, yaşadığın direnç ve deneyimlerle geliştirebileceğin bir motivasyon ve tutku kaynağına ihtiyacın var. Genel eğitim sisteminin başarı modelleri ehliyetin var mı ? nereden aldın? ‘ı sorar. O nasıl kullanacağının garantisi imiş gibi...Oysa hayat o ehliyeti niçin ve nasıl kullandığını sınar.
Gündelik yaşamla ilgili bir bıçak sırtı var, herkes bununla yüzleşiyor herhalde. Bir kısım bunun derdine düşmüyor, ama bir kısım bunun girdabına kapılıyor. Ben mimarlık eğitimim boyunca Türkiye'deki mimarlık ortamı nedir, nasıl mimar olunuyor, ne tür mimarlar var, kendime model alabileceğim birileri var mı diye baktım. Ve iki sonuca vardım. Bunlardan biri öyle bir model olmadığıydı. Benim kendi modelimi üretmek zorunda olduğumdu, (Çünkü herkesin yetişme şekilleri, zamanları ve koşulları farklı. Örneğin, benden önceki kuşakların modellerinden biri olan, bir ustalık çıraklık ilişkisinin bugünün mimarlığı için geçerli bir şey olmadığını öngörmem gibi...) İkincisi de, ne yapmak istersem, yapabileceğim bir ortamda olduğum sonucuydu. Karşına sürekli engeller ve koşul koyan bir ortam olmadığını anlamıştım. Var olanlar koşul ve engellerin ise oturduğun yerden aşılması zor ama hareket ettiğin zaman çözülmesi kolay meseleler olduğunu deneyimliyordum. Böyle bakınca, ‘gitmek istediğin yol için sahip olunması gereken şeyler ehliyetler değil' diye düşündüm. Eğer içinde onunla ilgili bir derdin varsa, onunla ilgili bir şey yapıyor olman yeterli idi. Ailem de bu anlamda gitmek istediğim yol ve aldığım kararlar konusunda beni desteklediler ki bu anlamda çok şanslıyım. Zamanla baktım ki yollar yapıldıkça kuruluyor ve ehliyetin kıymeti gibi göstergeler önceliğini kaybediyor. Yaptığın iş ürettiklerinin sonucu olmaya başlıyor ve yapmaya devam edebildiğin sürece o sonuçlar var oluyor. Bu da beni ilerlediğim yolda yeterince motive etmeye başladı.
Böyle bir durumdan konuşabildiğimi düşününce, belki de; mimarlık ortamının kendisi biçimler yerine içerikle daha fazla ilgileniyor olsa, insanlar kendi kişilikleriyle, ölçekleriyle daha güçlü yapılar kurmaya çalışacaklar gibi geliyor. Benimki belki bu anlamda bir örnek olabilir. Ben hep içeriklere yönelik bir çaba harcadığım için ulaşmak istediklerime adım adım yakalama fırsatım olduğu inancındayım. Ama bunun farkında olmayan, ona ulaşmak için enerjisi olmayan, kaldı ki kendisiyle ilgili öyle bir motivasyonu, bir derdi olmayan pek çok mimarlık eğitimi alan insan var. Onların da o ikiliklerle karşılaşıyor olması lazım ki, onun içinde bir karar üretsinler. Orada "evet bütün bu olasılıklar dünyasında açık bir biçimde şunu tercih ediyorum" diyebilmeli. Aslında eğitim alan bir insanın bu tercihlerde bulunacak şeyleri mimarlık ortamından ayıklayabiliyor olabilmesi lazım. Bu kadar medyaya, etkinliğe karşın bugünkü mimarlık ortamında eksik olan o içerik gibi görünüyor.