FilizY: Mimarlık ortamının umut vermesi değil aslında sözünü ettiğim, mimarlık ortamının kamuda anlaşılmaması.
BoğaçhanD: O, mimarlık ortamı dışından bakıldığında 'varlığı hissedilen bir durum var mı, yok mu'ya ait bir durum. Bu da üretimler ve onların niteliği oranında görünür olayı başarıyor kanumca. Buna başka bir sınama alanı da diyebiliriz. Yani dert edindiğin, peşinde koştuğun niteliklerin hayat içinde ne kadar değer üretebildiği ve ne kadar algılanır olduğu ile ilgili bir konu...
Gündelik mimarlık pratiği içinde ve hayatımızda pekçok kişi, talep, durum ve konuyla karşılaşıyoruz. Bence o sınama alanına ilişkin temel durum kişinin kendi çabaları dışında, o çabalara ayna tutacak şeylerin varlığı ile de ilgili... Ama ben kendi üretimlerimizin yalnızca o dünyanın bugünü ve onun göstergeleri üzerine kurulmasın da da bazı sakıncalar görüyorum.
Bu nedenle şu an ofis yapılanmamızı, onun ölçeğini, işlerin sürekliliğini göz önünde bulundurak ve biraz da çaba harcayarak şöyle bir şey üretmeye çalıştım: Müşterisi olmayan ve belki de olmayacak, ama kafa yorulması, egzersizlerinin üretilmesi gerekli olan konular. Bunun merkezine de kenti yerleştirip o örgüyü devam ettirmek... Enerjim olduğunca bu gibi egzersizler yapmayı önemsiyorum ve onu da örneğin bir uluslararası yarışmaya göndererek ya da bir mimarlık platformunda görünür kılarak sınıyorum. Bence bir problemi görünür kılmak da mimarlığın bir sorunu; onun üzerine egzersizler yaparak o egzersizler üzerinden veri üretmek de bunun bir parçası olabilir. Sonuçlar çok değişken çıkabilir, çünkü sonuç dediğimiz şey bir başlangıç noktası olan süreçtir. O sürece ait zamanı uzatıp, onu başka şeylerle beslerseniz o başka bir sonuca doğru gider. O yüzden sonuç odaklı bir algılama dünyasında yaşamak çok da mantıklı değil. Ara aşamalar üzerine de konuşulabilir ki mimarın kendini açığa çıkarabileceği yerler de orasıdır belki. Mimar büyüklerimiz, bizden önceki kuşaklar çok yazıp çizmişler ama hiç önerip çizdiklerine örnek oluşturmamışlar. Ben kendi kendime söylemeden önce yap, yapmaya çalış, yaptığın üzerinden söylemeye çalış gibi bir terbiye yapmaya çalışıyorum.
FilizY: Habere "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" diye başlık atalım bence. (Gülüşmeler)
BoğaçhanD: O da içeriğini o kadar gizleyen bir şey ki... Ben bilinç düzeyleri üzerinden düşünüyorum bunu. Bakıyorum pek çok metne ve henüz bu metinleri anlayabilecek bilinç düzeyine sahip değilim diyorum. Farklı bilinç düzeyleri olduğunu kabul ederek, sorunları kişiselleştirmemiş oluyorsun; beslendiğin bir şey oluyor. Böylece karşılaştığın sorunlar da yaşanası birer deneyime dönüşüyor. Böyle bakmak daha katlanılır oluyor ve ürettiğin şeyleri de daha katlanılabilir bir dünya üretmek üzerine kurgulamaya başlıyorsun.