Projelerinizden bahsedelim biraz da…
DK: Bizim için kırılma anları diyebileceğimiz projelerden bahsetmek isterim. Bu projelerden bir tanesi ofisimizin bulunduğu bu bina. Benim ilk yapmış olduğum ve çok severek içinde yaşadığım yer, bir ofisten ve 6 tane konuttan oluşuyor, 1800'lerin sonunda yapılmış bir Fransız yapısı, aslında bir okul; Saint Elizabeth Fransız Lisesi Kampüsü. Cumhuriyetten sonra okul kapanıyor, bu binaların bir kısmı Tarhan Kolejine dönüşüyor, bir kısmı Rus konsolosluğu oluyor, daha sonra da özel şahıslara satılıyor. Ben daha önce restorasyona hiç ilgi duymazdım. Burada restorasyonu, eski binayla nasıl çalışılacağını öğrendim ve bundan aşırı zevk aldım. 2007 ile 2010 arasında bu binayı yaptık. Sonra bu binanın karşısında aynı kompleksin bir parçası olan bir binayı daha restore ettik. Bu binalar yığmadır; döşemeleri ahşaptır, daha çeliği keşfetmemişler bu binalar yapılırken. Yapının en ilginç tarafı altında bir su kuyusu ve sarnıç var. Binanın bütün zemininde kanallar yer alıyor ve yan duvarlara gidiyor. Yan duvarların içinde de bacalar var. O su kuyusundaki hava hep belli bir ısıda. Bu hava yazın binayı serinletiyor, kışın ısıtıyor. Yani daha 1800'lü yıllarda ekolojik bir bina yapılmış aslında.
Atelye70 Ofis Binası
Bir sonraki önemli kırılma anım, Denizli’de hayata geçmemiş olan bir projedir. Kirişhane’de, Eugenio Cipallone ile birlikte yapmış olduğumuz, eski deri fabrikalarının bir turizm ve kültür merkezine dönüşmesi projesi. O projede bir mimarın veya bir kentsel tasarımcının nasıl bir müdahale ile şehrin bütününe yeni bir vizyon katabileceğini görmüş olduk. Deri fabrikası genelde olması gerektiği gibi şehrin çeperine yapılmış ama zamanla şehrin içinde kalmış. Tabii şehrin içinde böyle bir kullanım olamaz. Orada önerdiğimiz müdahale bütün o parçalanmış şehir merkezini toplayıp bir araya getiren bir odak yaratıyor. Ve bunu iyi bir mimarlıkla destekliyor. Orada şehrin bütününe etki edebilecek bir iş ortaya koyuyorsunuz. Çalışma kağıt üzerinde kaldı ama yine de çok şey kazandırdı bize.
Kirişhane, Denizli
Bir diğer kırılma anı, yine aynı İtalyan grupla birlikte yaptığımız Yenikapı projesidir. O projeden sonra zaten beni kentsel tasarım anlamında artık hiçbir proje korkutmamaya başladı. Birbirinden oldukça kopuk gelişen bir şehir dokusunu, potansiyeli doğrultusunda gelecekte bir merkez olacak şekilde yeniden planlayarak birbirine bağladık ve çalışan bir sistem haline getirdik ama o da kağıt üzerinde kaldı. Yine de benim için çok değerli bir çalışmaydı.
Yenikapı Transfer Merkezi
Maltepe Başıbüyük’teki kentsel dönüşüm projesi yine benim için bir kırılma anı. Plan onaylandı, ilk etabı hayata geçti. Kamuyla yapmış olduğumuz, hayata geçen ilk ciddi işti. Yıllarca debelendik ama 20 sene sonra ilk defa bir şey ortaya koyduk. Bu bizim kamuyla bir şeyler yapılabileceğine dair inancımızı arttırdı.
Bir diğer önemli proje de yine kamuyla yaptığımız Nilüfer Pancar Deposu. Bu projede belediye ile güzel bir ilişki kurduk ve uyumlu bir süreç yürüttük. Tasarımı esasen derslerle anlatılabilecek kadar basit bir şey. Öğrencilerime de bunu söylüyorum; bir takım şeyleri zorlamaya gerek yok. Olabildiğince doğal ve sade olmanız, ihtiyaca karşılık vermemiz ve insanların yaşayabileceği çevreler yaratmamız önemli. Eski pancar deposunu yenilerken yapıya entegre olan nitelikli bir ek yapı ile birlikte hayata geçirdiğimiz proje, mahallenin farklı ihtiyaçlarını karşılayabilecek, her yaş grubunun etkinlik yapabileceği, mutfağından kodlama atölyesine, ortak çalışma alanlarından, tasarım atölyesine, açık hava etkinlik alanlarına kadar çok farklı fonksiyonları çok sade bir şekilde ortaya koyuyor. Aynı zamanda çok nitelikli bir uygulama. İdare ile uygulamayı yapan firmanın projeye gösterdiği özen doğrultusunda ortaya çıkmış bir iş.
Benim için kırılma anları diyebileceğim projeler bunlar.
Bir de çok önemli bir başka projede daha yer aldınız: Yerebatan Sarnıcı…
DK: Yerebatan Sarnıcı projesine başladığımızda her yerime ağrılar girdi. Böyle bir sorumluluğun altına girme hissi beni çok yordu. Sahne içler acısıydı. Yapı çok acı çekiyordu. Dolayısıyla böyle bir sorumluluk ürkütücüydü. İBB Miras işin içindeydi; onlar da bir an olsun yaptıkları işlerde takibi bırakmıyorlar. Yapı o kadar güzel ki o eski korkunç betonarme strüktürde bile hayran olduğumuz bir binaydı. Güçlendirilmesini, restorasyonunu İBB Miras yaptı. Binayı uzun yıllar yaşatacak en önemli operasyon oydu. Bizim yaptığımız ise içindeki geçici strüktür ve aydınlatma tasarımı idi. Aydınlatma tasarımında bir İtalyan aydınlatma tasarımcısı ile çalıştık. Bir senaryosu var ve o senaryo harfiyen uygulandı. Bu senaryoyu hayata geçirebilmek için yaklaşık 700'e yakın aydınlatma yerleştirildi. O da çok zor bir operasyondu.
Bizim işimiz kolektif bir iş. Bir tür uyum sanatı, uzlaşma sanatı. Mal sahibi, mimar ve inşaat firması uzlaşacaksınız iyi bir iş çıkartmak için. Biri sorun çıkartırsa olmuyor.
Yerebatan Sarnıcı
FGK: Benim için de kırılma anı diyebileceğim ilk proje Düzce Üniversitesi kampüs yarışmasıydı. Ofise ilk başladığımda yarışma vardı. Gelir gelmez böyle bir yarışma sürecine dahil olmuştum ve orada çok değişik bir kentsel tasarım senaryosu vardı. İlk öğrendiğim şeyler şunlar olmuştu: Birincisi, ekiplerin birbiriyle çalışabilmesi, peyzaj mimarı, plancı, mimar, hep birlikte bir masada çalıştık, ikincisi ise minimum müdahale ile mevcut bir kampüs yapısının nasıl daha iyi ve işler hale getirilebileceği idi. Zaten bence projenin kazanma sebebi de oydu. Kampüse yeni bir omurga önererek mevcut durumda kopuk ve dağınık olan yapıyı bir araya getirdik. Maliyet anlamında da gerçekten iyiydi çünkü var olan mevcut yapılara dokunmadan onları birleştiren bir omurga üzerinde yeni kamusal yaşantılar sunarak, öğrencinin de yaşayabileceği, kampüsünde bir araya gelebileceği bir sistem önerilmişti. Hayata geçmeyen bir proje olmasına rağmen bu çalışma bana çok şey katmıştır.
Düzce Üniversitesi
Bir diğer kırılma noktası yine Maltepe Başıbüyük projesidir. Bu alan için ofiste plan çalışması yapılıyordu, ölçeği çok büyüktü. Planın parçası olan bir etabın, Parsel 49'un uygulama projeleri hazırlandı ve teslim edildi. Hayata geçeceğini öğrendiğimizde hemen şantiyeye gittik. Bu proje uygulama ile birlikte kontrolörlük sürecinde yer aldığım bir çalışma oldu.
Kentsel Dönüşüm Projesi, Maltepe
Diğer bir kırılma noktası ise Haliç Kıyıları tasarım yarışmasıdır. Farklı ofislerle kolektif bir süreci yürüttüğümüz bir çalışma oldu. Bu projenin de uygulanan kısımlarının şantiyesinde bulunduk.
Son olarak; Pancar Deposu tüm sürecinde yer aldığım bir proje olduğundan benim için çok önemli oldu. Orada şöyle bir süreç yaşadım; araziye ilk yaklaştığımız andan itibaren, uygulamasına, iç mekanlarına, mobilyalarına kadar içinde yer aldığım bir proje oldu. Mobilyaların yerleştirilmesine kadar oradaydık. Pancar deposunun atıl halinden kamuya kazandırılmış halini görmek çok etkileyiciydi. Çünkü sürece halk da dahil oldu. Bu nedenle halkın da sahiplendiği bir yer oldu.
Nilüfer Pancar Deposu
İBB Miras’ın İstanbul'da çok fazla projesi var. Siz başka bir projede çalıştınız mı İBB Miras ile?
DK: En son Metrohan yapısının iç mekan tasarımında çalıştık. İstanbul'un elektrikli tramvay ve tünel işletmeleri idaresine hizmet eden Belçika’lı bir firmanın ofis binası olarak yapılıyor. Öyle ki İstanbul’un ilk ofis binası diyebiliriz. Sonra Cumhuriyet döneminde İETT’ye devroluyor. Gerçekten iyi bakılmamış, çok hor görülmüş bir binaydı. Altından bir hazine çıktı. Hesaplarımıza göre yaklaşık 7200 metrekare bir kalem işi bulunuyor. Sıva yapılmış, lambiri yapılmış, üzerine kat kat boya vurulmuş. Projenin özünde sonradan yapılmış işlemlerin temizlenmesi ve kalem işlerinin restore edilmesi var. Kullanıma açılan kat İBB tarafından etkinlik alanı olarak kullanılıyor. Diğer katlarda restorasyon çalışması devam ediyor. Proje İBB Miras’ın kontrolünde ilerliyor.
Metrohan