Boran Ekinci için "büro" nedir?

02 Kasım 2007

Büroyu oluştururken neleri göz önünde bulundurdunuz? Önünüzde bir model var mıydı?

Önümde bir model yoktu ama, hayallerim çoktu. Yapacağınız iş zaten koşullarınızı belirliyor. Tersten gidelim; iyi bir bina üretmek için kapı iyi olmalı, kapı duvara iyi takılmalı, iyi takılabilmesi için kör kasa iyi yerleştirilmeli, izolasyonu yapılmalı, imar izni alınmalı vs.

Bunların hepsini bir kişi yapamayacağına göre başka arkadaşlarla çalışmak gerek. Ekip kurmak gerek ve o ekibin de disiplinli bir biçimde çalışması gerek.

 

Bir büronun iç tasarımı o bürodan çıkan işleri etkiliyor mu?

Etkileyebilir. Ama ben disiplinli ve ciddi bir biçimde yapılan işlerin, nerede yapıldığının önemli olmadığına inanıyorum. Bizim büro mekan anlamında kötü bir büro. İdealimdeki büro değil. Temelde masa, sandalye ve bilgisayardan oluşan bir büro burası. Bir yandan böyle bir büroda çalışmak hoşuma gidiyor. Çünkü maketlerimiz olmazsa kimse buranın mimarlık bürosu olduğunu anlayamaz. Burası dış ticaret bürosu olabileceği gibi reklam bürosu ya da sosyal danışmanlık bürosu da olabilirdi. Sade bir büro... Ama güzel bürosu olan arkadaşlara hayranlıkla bakıyorum ve imkanım olursa da güzel bir büro yaparım.

Sizin büroda işler nasıl yürüyor?

Burada herkes iyi bina yapmak için üstüne düşeni yapmaya çalışıyor bir kere. Büroda ben dahil herkes eşittir ve insani kriterler çok önemlidir. Bu bürodaki herkes insani anlamda çok iyidir. Herkes birbiriyle iyi geçinir, stresli bir ortam yoktur. Çünkü çıkar kavgası yoktur.

Bazı  bürolarda insanlar sefil olurlar. Ben bu büroda sefil olmuş bir adam görürsem moralim bozulur. Söylediğim işi çalışanı yıpratacaksa öyle yapmasın, kendisini yıpratmadan yapmayı öğrensin. Herkesin işi belli. İşini yaptıktan sonra canı ne istiyorsa onu yapsın. Şu an biri "Ben sıkıldım hayvanat bahçesine gidiyorum" dese memnun olurum. Şeffaf bir bürodur burası. Hesaplarımız açıktır. Çalışan herkes büronun ne kadar para kazandığını bilir.

 

Mimarlık bürosu eşittir insan demek aslında. Çünkü yapı yapılırken mimarından işçisine kadar binlerce kişi çalışıyor. Dolayısıyla bu bir ekip işi. Biz mimari taraf için ne kadar organize, uyumlu bir ekip olursak o kadar iyi iş yaparız.

Ofisin büyüklüğünden dolayı da bir eksikliğimiz var aslında. Çok sistematik ve çok kalın çizgilerle çekilmiş bir yapımız yok. Bütçemizin ne olacağını bilemediğimiz için, yapımızı o günün koşullarına göre şekillendiriyoruz.

Çalışanlarla aynı odayı paylaşıyorsunuz....

Evet, bu bir tercih meselesi. Biz konuşarak, fikir alış verişi yaparak çalışıyoruz. Birbirimize ne kadar yakın olursak o kadar iyi. Şu anda hepimiz aynı mekanda çalışmaktan mutluyuz.

Çünkü böyle verimli oluyoruz. Ama bu ciddiyetle da ilgili tabi. Biz 15 proje yürütüyoruz. Ciddiyeti elden bırakmadan pratik olmaya çalışıyoruz.

Yedi kişi aynı odada rahat çalışabiliyoruz ama 10 kişi olunca sistem çöküyor. Sadece telefonlar yüzünden bile abondane oluyoruz . Büro kalabalık olmaya başlayınca sanırım odaları ayırmak gerekecek. Dediğim gibi, koşullar ne gerektiriyorsa o oluyor.

 

Çalışanlar tasarım sürecine ne kadar katılıyorlar?

Ben hiçbir projede zaman kaybetmem. Hemen projeye başlarım ve yarım saat sonra bitiririm. Büroda bütün arkadaşlarımın tasarım yetileri kuvvetli. Ama onların bu yetilerini kullanmaları için yeteri kadar fırsat yaratmayı istiyorum; yaratamıyorum. Ben çok hızlı çizerim. Çalışanlara da çizim yapmaları için versem versem bir saat veririm. Bir saatte çizemediyse ben çizerim. Çünkü çok üretken bir büro burası.

Dediğim gibi arkadaşlarımı işin tasarım boyutuna daha çok katmak istiyorum aslında. Çünkü, görüyorum kendi kendilerine çok güzel şeyler yaratıyorlar. Bu yaratıcılıklarını varolan projelerde de gösteriyorlar zaten. Biz daha çok bir orkestranın parçaları gibi hareket ediyoruz. Çünkü  çok tempolu ve çok ciddi bir iş. Herkes üzerine düşen görevi en iyi biçimde yerine getirmeye çalıştığı için, tasarım aşamasında bazen "aman ben bulaşmayım" bile diyor olabilirler. Bir de onca sorumluluğun yanı sıra tasarımın sorumluluğunu almak istemeyebilirler. Ama tasarıma meraklı olanların bu duygularının körelmesini hiç istemem.

 

Projenin en çok hangi aşamalarında zevk alıyorsunuz?

Projeye başlama esnası çok zevklidir benim için. Çünkü ortaya ne çıkacağını bilmezsin. Aklınızda projeden bağımsız olarak kutu vardır örneğin, bir bakarsınız kutuyu projeye koyuvermişsiniz. Bazen de biraz bencilce davranıp sadece kutu yapmak istediğiniz için kutu yaparsınız. Yapınızın dünya tarihine şahane bir eser olarak geçip geçmeyeceği önemli değil. Önemli olan istediğiniz şeyi yapmış olmanız.

Avan proje yapmayı çok severim. Bir de inşaatın bittiğini görmeyi. İkisinin arası benim için korkulu rüya. İş alırken hiç zevk duymam, hep tedirginimdir, hep "bunun altından kalkabilecek miyiz acaba" sorusu dolaşır beynimde. Aslında tedirginlik ve korumacılık yaratıcılığa engeldir. Fakat her defasında da yaratıcı bir şey yapma heyecanını duyarım.

 


Boran Ekinci İle...
Boran Ekinci Mimarlık Çalışanları
Projeleri
Boran Ekinci'nin Özgeçmişi
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :