Büro algınız nasıldı ilk büronuzu kurgularken? Bir masa, bir kalem, bir bilgisayar yeter mi diyordunuz, yoksa büro özel bir yer mi olmalıydı sizin için?
Elbette, büro çok özel olması gereken bir mekandı. Benim için büro, tasarımın her türlü derdinin ve neşesinin yaşandığı bir atölyedir. Büroyu biraz mutfağa benzetiyorum aslında ve o yüzden de kendi büromun bir gösteri alanı olmasını istemem.
Büroda iyi bir bilgisayar altyapısına ve iyi bir çalışma masasına çok önem veriyorum. Kalem benim için hala çok önemli. Bilgisayarlar kaçınılmaz ve ufuk açıcı tabii ki ancak araç olarak kalem bilgisayardan çoğu zaman daha hızlı olabiliyor.... Ve bir de ofiste oldukça iyi bir kütüphanenin olması gerektiğini düşünüyorum, fazla olmayan, bilgiçlik taslamayan ama iyi bir kütüphane… Bir ofiste bence bunlar olmalı.
Ofisi büyütelim, eleman alalım, kurumsal gösterelim gibi dertlerim olmadı. O dünyaya karşı olduğum için söylemiyorum bunları. Yer yer iş durumuna göre 10,12 kişilik bir kapasiteye ulaşmamıza rağmen, hiçbir zaman büyük bir iş potansiyeline sahip olmadım. Küçük başladık, aslında hala da öyle gidiyor… Zaman zaman büyümek gerektiği zaman ortaklıkları tercih ediyorum.
Ofis algınız değişti mi? Ankara'daki ofisiniz ile buradaki ofisiniz arasında ne gibi farklılıklar var?
Hiç bir fark yok! Buradaki kurgu, Ankara'daki kurgunun aynısı ve bu kurgudan da vazgeçmek istemiyorum aslında. En fazla büro biraz daha büyür, ama büronun 15 kişinin üzerine çıktığını düşünemiyorum ben. Biz en fazla 12 kişi olduk ki o bile kalabalıktı benim için.
Uzun soluklu mu çalışmayı tercih ediyorsunuz elemanlarınızla, yoksa proje bazlı da çalışabiliyor musunuz?
Uzun soluklu çalışmayı seviyorum ben. Çünkü çok özel bir dil geliştiriyorsunuz aranızda ve o dili zaten herkesle paylaşamıyorsunuz. Amacım hep ilişki belli bir olgunluğa geldikten sonra çalışanlara ortaklık vermek… Şimdiye kadar hiç olmadı böyle bir şey ama hala peşindeyim böyle bir ortaklığın. (Gülüyor)
Stajyer alıyor musunuz?
Staj yapanları, boş zamanlarında gelip bize yardım eden, ilişkimizin sürdüğü insanlardan seçmeye özen gösteriyorum. Onlar da çok sayıda değil zaten. Bunun dışında stajyer almamaya karar verdim. Çünkü staj süresi iki ay. Ancak çayın kahvenin, bir iki kitabın yerini öğreniyorlar ki staj bitiyor. Bu kısa zamanda bazen ilişkimiz dahi olamıyor onlarla.
Eleman alırken aradığınız kriterler neler?
Belli bir seviyenin üzerinde olup olmadığına zaten tecrübenizle karar veriyorsunuz. Ama en önemli şey egonun bir tarafa bırakılmış olması. "Ego" çok garip bir şey; varlığı iş için olumlu, fakat grup içindeki anlaşmaya engel olduğu anda da tehlikeli bir şeye dönüşüyor. Bu hassas dengeyi iyi bilen insanlarla çok rahat ediyorum.
Ayrımcılık yapmak istemem, ama şimdiye kadar Egeliler ile hep çok iyi çalıştığımı söylemeliyim. Çok rahat oluyorlar. (Gülüyor)