Adam Jensen'ın yakın çevresini oluşturan doku Siber Rönesans'ın en şaşalı örnekleriyle bezenmiş olsa da, Deus Ex evreninde büyük ölçek bambaşka bir hikaye anlatıyor. Orta, alt-orta ve alt sınıfın hakim olduğu şehir dokusu, günümüzün ekonomik uçurumlarını eleştirenlerin hüngür hüngür ağlamalarına sebep olacak bir ayrımcılığa ulaşmanın yanı sıra, bir de üzerine eklentilere sahip olmanın (veya olmamanın) yarattığı problemler eklenmiş. Jensen'ın "seksi" stüdyo dairesi ve de bu dairenin yer aldığı, üst sınıfa hizmet veren "Chiron Building" çöküntü bölgelerine bakan bir manzaraya sahip. 2027'nin Detroit'i, "Motown" günlerini ve ardından gelen hüzünlü ekonomik çöküşü geride bırakıp, David Sarif'in şirketi sayesinde yeniden canlanırken, bir yandan da Amerika'nın eklenti yanlısı ve karşıtlarının çatışma mekanı haline gelmiş. Detroit, klasik çete savaşları, polis şiddeti ve genel anlamıyla her türlü yolsuzluğun yanı sıra, toplumu bıçakla keser gibi ortadan ikiye ayıran bir ahlak tartışmasına ev sahipliği yapan, patlamaya hazır bir barut fıçısı rolünü üstleniyor. Anlaşılan o ki, Siber Rönesans'ta da bir "Falò delle vanità"* gerçekleşmesi mümkün. Oyunda Detroit, ait olduğu sınıfı müthiş bir keskinlikle belirten yapıların, kaotik bir şehircilik anlayışından doğan birliktelikleriyle karakterize oluyor.
* "Falò delle vanità" –veya İngilizce olarak, "Bonfire of the vanities"- 15. yüzyılın sonuna doğru, Girolamo Savonarola isimli radikal ve tutucu bir rahibin liderliğinde gerçekleştirilen ve Floransa'da Rönesans'a ait ve "günah" olarak nitelenen çeşitli sanat eserlerinin, kozmetik ve moda malzemelerin, hatta müzik enstrümanlarının sokaklarda topluca yakıldığı toplumsal harekete verilen isimdir. Savonarola ve baş destekçilerinin yakılarak idam edilmesiyle sonuçlanmıştır.