Lisansımı Yıldız Teknik’te, yüksek lisansımı ise İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamladım.
Bizim dönemimizde okulumuzda stajları; ofis, şantiye ve araştırma stajı olmak üzere üç farklı şekilde yapmak zorunluydu. Şantiye stajımı olimpiyat stadında, araştırma stajımı da Bilgi Üniversitesi’nde Han Tümertekin, Nevzat Sayın, İhsan Bilgin üçlüsüyle Kuştepe bölgesini inceleyerek yapmıştım. Çok heyecan verici ve geliştirici bir dönemdi. Daha sonra Sentez Mimarlık ve Cevahir Holding’de çalıştım. Bu zamanlar da hem çok şey öğrendiğim hem de mimarlık & inşaat sektörünün gerçekleriyle tanıştığım bir dönem oldu. 2007 yılından beri de SHCM’deyim.
Burası mezun olduktan sonra çalıştığım üçüncü mimarlık şirketi oldu. Kendime daha çok şey katabileceğim bir yerde çalışmak istiyordum. O zamanlar piyasa daha hareketliydi, çok iş ilanı vardı. Buraya başvurdum. Karşılıklı görüşmeler sonucunda işe alındım. Böylece yollarımız kesişmiş oldu. 12 senedir de burdayım.
Her ofisin artıları eksileri vardır. Bu kadar uzun zaman çalışınca her anlamda çok şey deneyimledim burada. Kimi zaman yaşadığımız zorlukların sektördeki genel sorunlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Maalesef ülkemizde her sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de “sistemsizlik” mevcut. Bana göre bu bozuk düzen içinde çalışabileceğim en iyi yerlerden biri burası. İş yapma şeklimiz yaratcı olmamıza ve sorumluk almamıza olanak tanıyor. Çok çeşitli projelerde çalışma imkanı bulabildiğimiz için bir alanda takılı kalmıyoruz. Kendimizi geliştirebiliyor, kağıt üstünde ya da bilgisayar başında ürettiklerimizin gerçekleştiğini görebiliyoruz. Bu oldukça tatmin edici bir duygu. Ofisteki arkadaş ortamı da çalıştığımız günlerin daha eğlenceli olmasını sağlıyor. Daha önce yolu burdan geçmiş olanlarla birlikte kocaman bir aileyiz aslında. Hepsine buradan teşekkür ediyorum.
Genel olarak projelerde “senior” ve “junior” olarak tanımladığımız farklı tecrübelerdeki arkadaşlarımız bir arada çalışacak şekilde gruplar oluşturuluyor.
Ofisimizde sorumluluk almak isteyen alabilir. Bu nedenle bence kişi yerini biraz da kendi belirliyor. Acil yetişmesi gereken işlerde o sırada işe en hakim olan kimse onun yapması mantıklı oluyor. Bu nedenle dikkatli olan, işi takip eden, sorumluluk bilinci olan arkadaşlarımız daha hızlı deneyim sahibi oluyor. Ben projelerin her aşamasında çalışma olanağı bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Masterplan çalışmalarından iç mimari projelere kadar geniş bir alanda konsept, uygulama ve proje takibi dahil bir çok aşamada çalışma fırsatı buldum. Bu da burada çalışmanın bana göre en güzel yanlarından biri oldu.
Aslında geriye baktığımda çalıştığım projelerin çoğunda tasarım sürecinde bir şekilde yer aldığımı görüyorum. Çok proje var aslında, Cengiz İnşaat, Tahincioğlu ve Allianz Grupları’nın projelerini, VM ware, Google, Sanofi gibi projeleri örnek olarak verebilirim.
Daha önce de belirttiğim gibi kişilerin karakterleri ve çalışmaya bakış açıları kendi pozisyonlarının belirlenmesinde oldukça önemli oluyor. Bize göre ekip çalışması çok önemlidir. Ekip olarak egoları ön planda tutmayı sevmeyiz diyebilirim. İşin iyi çıkmasını önemseriz. İşin öncesinde iyi bir planlama yapmanın da önemli olduğunu düşünüyoruz. Bazen gün içerisinde herkesin işine dalıp gittiği saatler olabiliyor ama öyle bile olsa mutlaka ara ara birbirimizin fikrini alır gerekli olunca koordinasyon toplantıları yaparız. Açık ofiste çalışmamız bu anlamda koordine olmamızı da kolaylaştırıyor diyebilirim. Herkesin yaptığı ve yapacağı iş belirli olduğundan hepimiz kendi çalışma dinamiğimizi kendimi belirleyebiliyoruz. Arkadaşlarımız sorumluluk sahibi olduğundan tüm önceliklerini işlerini zamandında bitirecek şekilde ayarlıyorlar. Bu konuda şanslı bir ofisiz. Ya da buraya gelen arkadaşlarımız bu düzene seve seve ayak uyduruyor diyebilirim. Bu nedenle kendimizi geliştirecek etkinliklere ve saha ziyaretlerine gitmeye de vakit ayırabiliyoruz. Gün içinde arkadaşlarımız arasında sohbetin ve esprilerin eksik olmaması çalışmayı da, hayatı da bizim için kolaylaştırıyor ve daha eğlenceli hale getiriyor.
Seydişehir Eti Alüminyum
Tüm projelerde büyük hayallerle yola çıkılsa da, yönetmelikler, belediyeler, çelişen istekler, maliyetler vb. çok etken yüzünden çeşitli fedakarlıklar yapmak zorunda kalınabiliyor. Mimarlığın en önemli yanlarından biri de bu dinamikleri dengede tutarak tatmin edici sonuclara varabilmek diye düşünüyorum.
Bu projeler arasında keyif aldığım çok proje oldu. Proje süreçlerinde, işlerin zorluğu, yoğunluğu dışında en önemli kriterlerden biri de işverenin vizyonu ve bakış açısı. Bu nedenle Allianz grubun işlerini yaparken çok keyif aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Allianz HQ İstanbul ve İzmir projelerinde, işveren sayesinde tüm bu dinamikler içinde tasarım hep ön planda tutulabildi. Sürdürülebilirlik, kullanıcı memnuniyeti hatta çoğu projede hesaba katılmayan sanat proje başından sonuna kadar hassasiyetle projenin içinde önemli kriterler olarak yer aldı.
Türkiye’de iyi ve keyifli mimarlık yapabilmek için, iyi tasarımcılar kadar, iyi yerel yönetimler, yönetmelikler, düzgün bir kent planlama ve ekonomi, iyi mühendisler ve vizyonu geniş işverenlerin olması da önemli. Sektördeki tüm meslektaşlarımız ve ülkemiz için keyif alabileceğimiz projelerin artmasını diliyorum.