İTÜ'de İçmimarlık ve Mimarlık bölümlerinde çift ana dal yaptım. İçmimarlık'tan 2011'de, Mmarlık'tan 2013'te mezun oldum. Halen İTÜ'de Mimari Tasarım programında yüksek lisans yapıyorum. PAB'a içmimarlık eğitimim bittiği sırada staj gibi başlamıştım. Ben daha az kalırım diye düşünüyordum bayağı uzun kaldım. Yaklaşık 1,5 senedir buradayım. Şu anda yüksek lisanstan dolayı ofise proje bazlı olarak geliyorum.
İç mimarlığın ikinci senesinde çift ana dala başladığım için mimarlık ve iç mimarlık projeleri hep bir arada yürüdü. Burada da ölçekler arası işler yapıyoruz. Yarışma projelerinde kampüs tasarımı yaptığımız da oldu. Bazen başka ölçeklerden başladığımız projelerimiz de oluyor. Okulda şehircilik projesi de aldığım için alışık olduğum bir düzen oldu. Bir de daha önce hep iç mimarlık ofislerinde staj yapmıştım. Kişisel olarak mimari projeleri daha çok sevdiğim için böyle bir ofiste çalışmak bana daha iyi geldi .
İlk başta üç kişiyle birden görüşmek zor oluyor ama sonra çok alışıyorsunuz. Aynı okuldan olmanın getirdiği bir uyum da var sanırım. Hem okulla ilgili dertlerimi iyi anlayan, hem de rahat iletişim kurabildiğim kişiler. Fikirlerinize önem verildiğini, projeye sizin de katkınızın olduğunu hissediyorsunuz, bu da önemli. Burada enerjiyi yüksek tutmak gerçekten çok önemli. Hep bir yoğunluğumuz oluyor ama işi böyle tatlı tatlı yapmak başka bir şey.
Çalışma arkadaşlarımda hiç gerginlik yaşamadım. Burada bütüncül bir ortam var, hep birlikte çalışıyoruz. Bazen çıkışta da beraber bir yerlere gidiyoruz. Cumartesileri de ofise geldiğimiz için aslında sadece haftanın bir günü ayrıyız. Bence iyi bir enerjimiz var. Sen şunu yap, sen bunu yap gibi belirlenmiş bir iş bölümümüz yok. Herkes her şeyi yapıyor. Yani paslaşma anlamında bir dayanışma ortamı da var.
