Daha önce ne gibi büro deneyimleriniz olmuştu? Buraya geldiğinizde o deneyimler size nasıl bir altyapı oluşturdu?
Okuldayken herkes gibi ben de çalıştım. Okuldan (Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi) 1999 yılında mezun oldum. Askerlik de dahil olmak üzere buraya gelene kadar birçok büroda çalıştım. Çalıştığım bütün büroların birbirine göre avantajları ve dezavantajları vardı.
Okuldayken bir proje hocamız "Elinizden geldiği kadar çok büro görün ve problemin ne olduğunu anlayın. Bir yere girip orada takılıp kalmayın" derdi. Beni, biraz onun sözleri yönlendirdi sanırım.
2002 yılında ise bir arkadaşımın referansıyla – hiç haberim olmadan- görüşmeye çağrıldım. O zamandan beri de buradayım.
Burada yeni işe başlayan bir mimar hangi süreçlerden geçer?
Yeni işe başlayanlara, büroyu tanımak, adapte olmak için belli bir süre verilir. Alışma sürecinden sonra projede; masa başında zaman geçirilir. Sonra yavaş yavaş sahaya çıkmaya başlarsınız. Sahada önce küçük işleri yaparsınız. Zamanla yaptığınız işler büyür. Daha sonra ise bir projenin sahasında yer aldıysanız, diğer işin projesini yaparsınız. İş hayatınız bir saha, bir proje şeklinde tempo bulur yani. Burada maketten projeye kadar her şeyi yapıyoruz. Mimarlığın bütün noktalarına ulaşabiliyoruz.
Şantiyede olmak mı daha keyifli yoksa ofiste kalmak mı?
Bu biraz yapı ile de ilgili bir şey sürekli ofiste kalınca sıkılabiliyor insan. Burada çok rahat bir dünya var; bir süre sonra şişmanlamaya başlıyorsunuz. (Gülüyor) Şantiyede ise bu küçük ve rahat dünya, birden bire gerçek dünyayla birleşiyor. İşte o birleşim yerinde türlü aksaklıklar, lisan farklılıkları vs yaşanıyor. Karşı tarafın iyi anladığını düşündüğünüz şeylerin aslında çok farklı anlaşıldığını görüyorsunuz. Bu noktada da fiziki mücadele başlıyor dolayısıyla yoruluyorsunuz, uğraşıyorsunuz, kavga ediyorsunuz... Şantiyedeyken büro gözünüzde tütüyor, ofise gelip dergi karıştırmayı bile o kadar çok özlüyorsunuz ki! Bu anlamda bir içeride, bir dışarıda olmak bana çok daha doğru geliyor.
Genel olarak Erginoğlu&Çalışlar projelere nasıl yaklaşıyor? Süreci nasıl kurguluyorlar?
İlk görüşme yapıldıktan sonra projenin olabilirliği üzerine bir karar alınıyor. Araştırma ve yerle ilgili bilgi edinme süreci başlıyor. Ön çalışma yapılıyor, avan proje ve olabilirlik üzerinde çalışılıyor.
Herşey "buraya bunu yapabilir miyiz?"den ibaret. Yapabiliriz ya da yapamayız. Yapabiliriz diyorsak, yasal prosedürler hallediliyor ve uygulama projesi başlıyor.
Pek çok büro dolaştığınızı söylediniz. Diğer bürolara göre burayı kıyaslayacak olursanız...
Çalıştığım bürolar arasında burası çalışma ortamı en düzgün ve en rahat olanı... Çok iyi, medeni bir ortamda çalıştığımı rahatlıkla söyleyebilirim.
Peki, büronun lokasyonu çalışanları ve tasarımı etkiliyor mu? Çevrenizdeki bu mahalle dokusu size neler katıyor?
Kesinlikle etkiliyor. Bizim ofisin arka bahçesi var. Bahçeyi düzelttik, duvar ördük ve çimlendirdik. Yazın kapıları açıp çizim yapmak, bahçede öğle yemeği yemek, bankta oturmak çok güzel.
Ayrıca burasının mekan açısından da çok rahatlatıcı ve güzel bir etkisi var. Buradaki mahalle havası bende olumlu bir etki yaratıyor. Bizim ofisin ve birkaç iş yerinin dışında çevrede çoğunlukla konutlar bulunduğundan dışarıda çocuklar oynuyor, sokak kedileri dolaşıyor. Bu nedenle üzerinizde sanki kendi mahallenizdeymiş gibi bir etki oluyor.