Hangi eve ne gerekir?

30 Aralık 2014

Uygun evin, kişinin statüsüne göre olması gerektiğini, önemli kişiler için yapılan konutların loggialar, geniş süslü sundurmalara sahip olması gerektiğini anlatır. Mesleki farklılıklara göre tasarımda dikkat edilecek noktalar değişir. Yargıç ve avukat gibi kullanıcılara yapılan evlerde süslü alanların çok olmasının müşterilerinin hoşça vakit geçirmelerine yarayacağını ifade eder. Düşük statüdeki insanlar için ise daha az masraflı ve daha az süslü evler yapılması gerektiğini söyler. Tüccar evlerinin mallarını depolayabilecekleri alanlara sahip olması gerektiğini, bu alanların yönünün kuzeye bakmasının uygun olacağını ve ev sahibi tüccarın hırsızlardan korku duymayacağı bir planlama yapılması gerektiğini anlatır.



                   Palazzo Chiericati                                    Palazzo Valmarana


Evin parçalarının bütünle uyum içinde olması gerektiğini söyler. Büyük yapılar büyük hacimlerden, küçük binalar ise küçük hacimlerden oluşmalıdır. Mekanların çok büyük olup tüm yapıyı iki üç hacmin kaplamasının uygun olmayacağını; büyük bir binada salonun, holün küçük olması durumunda da can sıkıcı olacağını anlatır.

Yapı yaptıracak kişinin maddi gücünden ziyade o kişiye nasıl bir yapının uygun olacağı düşünülerek ona göre bir yapı yapılması gerektiğini savunur.

Evin, ailenin kullanımına uygun olmaması durumunda övgü yerine sert eleştiriler alacağını ve burada sadece en önemli elemanlar olan loggialar, salonlar, avlular büyük merdivenler vs gibi kısımlara değil, küçük ve daha az önem arz eden kısımlara da dikkat edilmesi gerektiğini anlatır. Bu düşüncesini dönemin kutsanma derecesinde övülen değeri olan insan bedeni üzerinden örneklendirir. İnsanda bazı kısımların güzel, bazı kısımların ise daha az güzel  olduğundan, güzel kısımların daha görünür, daha az güzel kısımların ise daha az görünür olacak şekilde konumlandırıldığından bahseder. Güzel kısımlarla daha az güzel kısımların tek başına bir şey ifade etmeyeceğini, birlikte olurlarsa anlamlı bir bütün oluşturabileceklerini söyler.



                                                  Palazzo Chiericati


Palladio'ya göre, aynen bunun gibi yapacağımız binalarda bu ilkeleri göz önüne almamız gerekir. Önemli ve prestijli mekanları daha görünür kılmak, daha az önemli yerleri ise gözden mümkün olduğunca uzağa, gizleyecek şekilde yerleştirmekle insan bedeninin tasarımına öykünmek suretiyle Venustas (Güzellik) sağlanmış olur. Böylece bu pek hoşa gitmeyen mekanların diğer kısımların güzelliğini engellemesinin önüne geçilir.

Bu yüzden kilerleri, odunlukları, mahzenleri, mutfakları, çamaşırhaneleri, fırınları ve diğer günlük temel gereksinimleri sağlayan mekanları binanın en düşük seviyesinde, üst katlara göre daha basık bir yükseklikte, kısmen yeraltına yerleştirme taraftarı olduğunu belirtir. Bunun kullanım yönüyle üst kattaki mekanların tamamen serbest kalması, nem ve rutubete uzak olduğu içinde sağlık açısından olmak üzere 2 avantaj sağladığını anlatır.

Üstte yükselmenin yapıya çekicilik kattığından ve uzak mesafelerden bile görülebilmesinin sağlanmasından bahsetmesi, Venustas ilkesiyle yapılarını nasıl ilişkilendirdiğini göstermesi adına önemlidir. Yazlık odaların geniş ve kuzey yönlü ise daha konforlu olacağını, kışın ise güney ve batı yönlerine bakan küçük odaların daha çabuk ısınacağı, bahar ve sonbaharda ise doğuya ve bahçeye, yeşile bakan odaların tercih edileceği cümleleri ile doğal şartlara göre yapıyı nasıl daha kullanılır kıldığını ve Utilitas (Kullanışlılık) ilkesini nasıl uyguladığını belirtir.


 
                                                      Palazzo Thiene


Andrea Palladio'nun İzinden...
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :