"İnsan Deneyimi Merkezinde Ele Alınmış Projeler Tasarlıyoruz"

22 Şubat 2024

SCADA Binası

Peki tasarımlarda göz önünde bulundurduğunuz, sürdürülebilirlik, insan odaklı olmak gibi konularda olmazsa olmaz kriterleriniz neler?

CB: Sürdürülebilirlik, ekonomi, enerji verimli binalar, fonksiyonel olması vs. bunlardan bahsetmeye dahi teknik olarak gerek yok. Ama bizim tasarımlarımızda hepsinin ortak özelliği ne derseniz; insan deneyimi merkezinde ele alınmış projeler olduğunu söyleyebiliriz. İnsan ölçeğindedir projelerimiz. Bunun haricindeki her şey zaten olmazsa olmazlarıdır. 

Örneğin SCADA projesinde bir LEED süreci yaşadık; aslında projelendirme süreci başladığında LEED sertifikasına başvurulmamıştı. Projenin ortasında bir noktada “Biz LEED alabilir miyiz acaba?” denilerek bir LEED danışmanlık firması geldi. Ben o zaman şunu demiştim işverene: “Biz yaptığımız şeyi yapmaya devam edersek zaten LEED alırız.” Keza öyle oldu. Mimaride biz hiçbir şeyi değiştirmedik. 

BYB: Bulunduğu coğrafyadan dolayı, yani uzak olması, ulaşım olmaması gibi bir sürü puanı kaybetmesine rağmen ulaştı LEED’e.  

CB: LEED’in inşaat yapma yöntemlerine dair birtakım yorumları var. Belli sınırların belirlenmesi, inşaat atıklarının bertarafı, geri dönüşümü üzerine bir süreç var. Bu gibi süreçlerde değişiklik oldu ama biz tek bir malzeme dahi değiştirmedik. Hepsi zaten uyumluydu. Dolayısıyla bizce olması gereken de zaten bu. Bir zorunluluk olarak değil, sertifika için yaptığımız bir şey değil, tam tersi biz yaptık ve karşılığında sertifikaya değer görüldü...

Projelerinizden bahsedelim. Çanakkale Belediyesi Çarşı Yaşam Merkezi ve Otopark ile Yakın Çevresi Ulusal Mimari Proje Yarışmasında birincilik ödülü alan projenizle başlayalım...

CB: Çanakkale ve Torbalı, Bulut Cebeci, İdil Erkol gibi çok değerli mimar arkadaşlarımızın işbirliğiyle ürettiğimiz projeler. Yani bizim için o kolektif üretim sadece farklı disiplinleri kapsamıyor, farklı mimarları da kapsıyor. Dolayısıyla birlikte üretmenin gücüne ve bu işbirliklerine çok inanıyoruz. 

Çanakkale Çarşı & Yaşam Merkezi

Çanakkale ilk birincilik, çok heyecanlıydık. Keyifle yaptığımız, hala çok sevdiğimiz, keşke yapabilsek dediğimiz bir proje. Gönülden inanıyorum Çanakkale Belediye Başkanı da çok isterdi. Ama büyük olasılıkla maddi sebeplerle hayata geçemedi. Yarışmayı kazandıktan sonra da “Çanakkale’nin ilk çelik binasını yapacağız” heyecanı vardı, meclise gittik sunum yaptık, mecliste bütün partilerin dil birliğiyle çok beğendiği ve bir an önce hayata geçmesini istediği bir projeydi. Fakat o tarihten beri ses yok. Maalesef uygulama projelerini çizemediğimiz bir süreç oldu. 

Bir yandan şaşırtmıyor. Çünkü Türkiye’de zaten yarışmayla yapılan proje sayısı çok az ve bence bu çok acı verici bir durum. Bunun oranlarının çok daha yüksek olması ülke mimarlığını çok daha ileriye taşıyacak bir durum yaratabilirdi.

Torbalı Kent Meydanı projesi de bir diğer birincilik ödülü alan projeniz. 

CB: Çanakkale’de bu deneyimi yaşadıktan bir sene sonrasıydı. Torbalı yarışmasına girdik, yine kazandık. Bu sefer heyecanlıyız ama temkinliyiz. Yine Çanakkale’de duyduğumuz şeyleri söylediler; “çok heyecanlıyız, bir an önce yapmak istiyoruz vs.” Biz de pandemi döneminde ofisimize kapandık, bizim için rekor bir sürede 4 ayda 60 bin metrekarelik projeyi koordine edip teslimini yaptık. Ondan sonra da şöyle bir talihsizliğimiz oldu; doların bir gecede 8’den 16’ya fırladığı anlar ve aşırı enflasyonist ortam inşaat maliyetlerini çok artırdı. Tam ihale süreçlerine denk geldi, dolayısıyla ihaledeki rakamlar bir anda tahminlerin çok üstünde çıkmaya başladı. Süreç sürekli ertelendi. Proje A blok, B blok, C blok şeklinde üç parçaydı. Önce, C’yi sonra yapalım dediler. Ardından B’yi de sonra yapalım dediler. A blok, yani meydan kısmının kaba inşaatının ihalesi verildi. Şu an imalatı devam ediyor A bloğunun. Uzun bir süreç olacağını öngörüyoruz. Bir yandan da kontrollüğünü her ne kadar başlayamasak da uzaktan takip ettiğimiz ve bir şekilde neler olup bittiğini gözlemlediğimiz bir süreç yaşıyoruz orada. 

Torbalı Kent Meydanı

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali SCADA Merkez Binası projeniz var. Yine bir yarışma birinciliği…

BYB: O yarışma da Torbalı projesinin uygulama projelerini ürettiğimiz zamanlardaydı. Orada, özel sektörün yarışma açması çok ilgi çekici olmuştu. Çok alışkın olmadığımız bir şeydi; genelde kamu yarışmalar açar. Dolayısıyla baştan ilginç bir fikirdi. Sonrasında yarışmanın nerede olduğu, içinde bulunduğu kontekst vs. inceleyince çok ilgimizi çekti. Özel ve bizim de çok bilmediğimiz coğrafyalardı. 

Yarışmanın içeriğinde bir merkezi kontrol binası vardı. Bir depo ve yemekhane içeren yardımcı bina, bir de önünde onları birleştiren bir boşluk. Gerisi, 20 kilometrekare güneş panellerinin olduğu çok büyük bir alan. Gidip görünce ölçeğinizi kaybediyorsunuz. Bu alanın bir kenarında, neredeyse ortasına gelen bir yerde bulunuyor bina. 

Yarışma süreci ve sonrasında şunu görmek de heyecanlıydı: Her zaman yapılı çevre içinde olan yarışmalarda farklı fikirler görürsünüz ama bir şekilde birbirinin varyasyonu olmaya çok daha yatkındır. Çünkü zaten arsa kısıtlıdır, yükseklikler daha tanımlıdır, önündeki yol, yanındaki yol, daha tanımlı çevreler içindesinizdir. Ama burada bir boşluğun ortasında tasarım yapmak çok enteresandı. Yapılı bir çevre yok etrafınızda. 3 tarafınızda güneş panelleri var. Dolayısıyla yarışmadan sonra yarışma projelerini görmek, tartışmak da çok heyecanlıydı. Çünkü birbirinden bambaşka fikirler vardı ortada. 

CB: Bir yandan konteksti mimarların elinden alınca, aslında ne kadar farklı şeyler çıkarılabileceğini gördüğümüz, deneyimlediğimiz bir süreçti. Katılan hiçbir proje birbirine benzemiyor. Dolayısıyla jüri için ekstra bir zorluk durumu vardı. Karşılaştırması, seçmesi bütün o sürecin aslında ne kadar zor olduğunu sonradan jüri ile konuştuğumuzda anladık. 

Begüm’ün de bahsettiği gibi öncelikle şu vurgu önemli: Özel sektörün bildiği iş verme yöntemi daha çok ya direkt oluyor ya da davetli yarışmayla. Yani bildiği, tanıdığı üç tane firmayı çağırıp teklif aldığı bir süreç. Ulusal bir yarışma açtığını gördüğümüz bir örnek pek yok. Ve bence kesinlikle bu örnek üzerinden bu alışkanlığın artması gerektiğini düşünüyoruz. Özel sektörün de ulusal yarışmalar açarak iş vermeye başladığı bir sürecin iyi sonuçlanacağını düşünüyoruz. 

Karapınar Güneş Enerjisi Santrali SCADA Merkez Binası

SCADA yarışması özelinde şöyle bir sorumluluğumuz vardı, aslında her yarışmada var tabii. Birincisi işverene karşı sorumluluğunuz var. O iş artık size verilmiş ve vaat ettiğiniz kalitede ve nitelikte o yapı hayat bulmalı. İkinci sorumluluğunuz jüriye. Jüri sizi birinci seçmiş ve projeye inanmış. Dolayısıyla orada jüriyi mahcup etmemeniz gerekiyor. Üçüncü sorumluluk da beraber yarışmaya öneri verdiğiniz bütün meslektaşlarınızla ilgili. Yani “hep birlikte böyle bir yarışma süreci yaşadık ve sonucunda nitelikli bir iş ortaya çıktı” demek bütün bir mimarlık ortamı için bence çok önemli. Dolayısıyla SCADA projesi bizim için çok değerli, çok ilginç, niş bir yerde duruyor. Müthiş bir emek harcadığımız süreçten bahsediyoruz. Yaklaşık iki yıl sürdü, geçtiğimiz Eylül ayında açıldı. 

Çok büyük bir binadan bahsetmiyoruz ama bir yandan nitelikli yapılsın istedik. O yüzden cıvatasına kadar tasarladığımız, koordine ettiğimiz, konsantre olduğumuz bir süreç geçirdik orada. Sonucunda da oldukça mutlu olduğumuz bir noktada iş çıktı. 

Bizim de medya partnerleri arasında yer aldığımız ve 21 Şubat günü gerçekleşen İstanbulSMD’nin Mimarlık Ne İşe Yarar konferansında da bu projeyi anlattınız değil mi?

CB: Aslında bu proje örneğinden yapıların nasıl hafifletilebileceği, betonarmeye alternatif yapım teknikleri ve tektonikler üzerine bir konuşma yaptım. Bu Karapınar örneği bu anlamda çok iyi örtüşüyor. Dolayısıyla bu proje ekseninde alternatif yapım teknikleri üzerine konuştuk.

Kabaca temel derdimiz şu: Betonarme bu ülkede çok ezberlenmiş bir yapım metodu. Betonarme imalatın çok fazla aşaması var ve her safhasında hata yapma riski çok yüksek. Bütün bu problemleri de göz önünde bulundurarak sonucunda elde ettiğiniz yapı müthiş ağır bir yapı. Büyük bir taş yapıyorsunuz aslında. Dolayısıyla ülkede gelişen inşaat sektörü ve sektörün oluşturduğu bu durum aslında kendi konfor alanını yaratmış gibi. Bir yapı betonarme ise bütün müteahhitler çok konforlu; çünkü neyle karşılaşacaklarını biliyorlar. Ama alternatif bir metot önerdiğinizde bu sefer herkes irdelemeye başlıyor. Dolayısıyla her yapının yerine özgün olmasının önemli bir parçası da aslında tektoniği. Dolayısıyla yapıların hafifleyebileceğini, farklı yapı malzemelerinin bu işe entegre olabileceğini ve ülkede yaygınlaşması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun içinde yapısal çelik de var, hafif çelik de var, son dönemde çok iyi ahşap örnekler var. 

Karapınar GES SCADA binası da yapısal çelik ve betonarme hibrit bir sistem. Karapınar özelinde şöyle bir durum var; tek bir beton santrali oraya hizmet veriyor, Konya’ya 150 km uzaklıkta bir alan. Alt yüklenici bulmanın çok zor olduğu bir bölge. Çünkü mesafeler uzak, konaklama imkanı yok, iş küçük, dolayısıyla o yapıyı orada inşa etmek kolay bir operasyon değil. Aslında bizim tasarladığımız şeylerden biri de o imalat süreciydi. Betonarmeyi minimize ettiğimiz, sadece yükseltilmiş bir temelden ibaret tuttuğumuz, geri kalan imalatların ise olabildiğince sahaya hazır geldiği bir sistem önerdik.


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :