“İyi mimar, iyi aydınlatma tasarımcısıdır”

Aydınlatma tasarımına girmeden önce bu konuda herhangi bir projenizin, pratiğinizin olmadığını söylüyorsunuz. Bu alana adım atmak, ilham bulmanın getirdiği bir dürtü ile mi gerçekleşti?

Rotsch: Aydınlatma tasarımcısı olarak elbette ışıklılık ve ışık dağılımı konusunda teknik bilginizin olması gerek. Ama bence günün sonunda, iyi aydınlatma yapabilmek için asıl gereken mekansal düşünmektir. Yani aydınlatmayı bir mimar gibi ele almanız, ‘aydınlatma mimarı' olmanız gerekir. Mekanları, mimarların o mekandan ne beklediklerini anlamanız gerekir. İyi aydınlatma, bir uygulamanın en iyi detaylarını vurgular. Kötü aydınlatma ise en iyi mimarlığı bile mahvedebilir.

Stacy: Kesinlikle çok haklısın! Mükemmel bir mimarlık eserini kötü ışıklandırarak şahbaz edebilirsin.

Rotsch: Gerçekten iyi bir mimar –benim yaptığım gibi- yapı, mekan ve hatta heykellerle aydınlatmanın oluşturduğu arakesitte neler yapılabileceğini anlar. Kısacası iyi bir mimar, iyi bir aydınlatma tasarımcısıdır.

Stacy: Bir tasarımcı olarak bu fikre eleştirel yaklaşacağım. Teknoloji, öğrenebileceğiniz bir şeydir. Teknik sistemleri anlarsanız ‘iyi aydınlatma' yapabilirsiniz. Ama bu, ‘müthiş aydınlatma' anlamına gelmez! Tasarıma ilişkin bir algınızın olması, insanların mekanları nasıl kullandığını anlamanız gerekir. Mekana dair bir bilinçliliğiniz olmalı; insanların o mekan ile nasıl etkileştiğini görebilmelisiniz. Işık ile mekana dördüncü bir boyut katabilmelisiniz. Bence ses ile ışık, mekansal parametreler bağlamında el ele… Yalnızca fizik kuralları bağlamında ortaklık taşımıyorlar, aynı zamanda her ikisinin de mekana yönelik nesnel duyguları harekete geçirme potansiyelleri çok güçlü.

Öte yandan benim için asıl zor olan, kötü bir yapıyı alıp aydınlatma ile iyi gösterme konusu…

Rotsch: Bu gerçekten ciddi bir problem! (gülüyor)

Stacy: Şanslıyız ki çoğu mimar en iyisini yapmak için büyük çaba sarf ediyor. Ama bazen asıl meselenin illa ki mimarlık olmadığını görüyoruz.