Az önceki karamsar tablodan sıyrılıp üretimlerinize geçelim. Şu an gündeminizde yer alan projeler neler?
İE: Kısa vadede Tekirdağ’da ve Büyükçekmece’de uygulamasını yürüttüğümüz birkaç proje var. Onun dışında daha orta vadeli bir yurtdışı projemiz bulunuyor. Uzun vadede ise ulusal ve uluslararası yarışmaları takip etmeyi sürdüreceğiz. Dediğim gibi o konuda da seçici olmaya çalışıyoruz.
İK: Ayrıca uzun vadede birkaç ofisle işbirliği yapma durumumuz var. Ama bunlar yerel ofisler değil.
Şu anda Erginoğlu & Çalışlar ile Akçansa için ortak bir proje yürütüyorsunuz.
İE: Evet, ölçeği ve konusu itibariyle enteresan bir proje. Hem yapıda bir yenileme yapılıyor hem de peyzajla ilgili bir üretim söz konusu. Ama bunun dünyadaki örnekleri hep faaliyeti durdurulmuş ya da savaştan arta kalan sanayi alanlarının dönüştürülmesi ile ilgili projeler. Kent içinde kalmış ve kente geri kazandırılmak istenen alanlar. Akçansa ise faal olan ve faal kalmaya çalışan bir fabrika. Biz de bu yönde çalışmalar yapıyoruz.
Tasarladığınız kanopi ile fabrika çalışanlarına bir kamusal alan kazandırılması amaçlanıyor, değil mi?
İK: Aslında Akçansa’nın bu konuda kıymetli bir beklentisi var, birçok alanı halka açmaya çalışıyorlar. Güvenlik sorunu olmayan yerleri parka dönüştürmek istiyorlar.
Kentin neresinde yer alıyor tam olarak?
İE: Büyükçekmece gölünün Silivri yönüne açıldığı noktada, yaklaşık 560.000 metrekarelik büyük bir alan. Fabrikanın kuruluşu 1967. Akçimento ile Çanakkale Çimento’nun birleşmesinden oluşan bir fabrika alanı. 1980’lerde Beylikdüzü, Esenyurt gibi ilçelerin olmadığını, hatta E-5 karayolunun bile tek şeritli, bölünmemiş bir yol olduğunu görüyoruz. O dönemde aslında şehrin oldukça dışında kalan bir alan. Bugün Tepekent, Mimarsinan gibi konut yerleşimlerinin oluştuğu, Büyükçekmece’nin gelişmesiyle ortaya çıkan Beylikdüzü, Esenyurt gibi ilçelerin büyümesiyle, yaklaşık 1 milyona varan bir nüfusla etrafı sarılmış bir sanayi alanı. Fabrikadakilerin söyledikleri şu; aslında biz kentin içinde kurulmadık, kent bizim etrafımızda gelişti. Ama birlikte yaşıyorsak, bunun kurallarını çözümleyelim. Eğer bir toz atığımız varsa, gürültü yaratıyorsak bunu filtre edelim. Bu fiziksel ve kimyasal soyutlamayı yaptıktan sonra görsel olarak da çirkin görünmeyelim ve burada üretimimize devam edelim. Çünkü 560.000 metrekarelik alanı bir yere taşımak istediğinizde, bunun hammadde temin edilen bölgesiyle, üretildikten sonra kente ulaştırılması vs. sıfırdan ele alınması gereken konular. Tozumuzla gürültümüzle burada kalmak istiyoruz demek yerine, bunun kurallarını koyalım diyorlar. İnan’ın bahsettiği gibi bazı alanları halkın kullanımına açık alanlar haline dönüştürmek gibi bir önerileri de var. Bu anlamda enteresan bir konu.
Peki siz bu projesinin hangi etabında yer alıyorsunuz?
İE: Peyzaj tasarımında belli alanlarda farklı firmalar ile çalışılıyor. Bizim proje ise karayoluna bakan cephe hattı üzerindeki yönetim binalarını ve onların çevresini içeriyor. Yani E-5’ten geçerken görüntüye giren alanlar.
Şu an proje hangi aşamada?
İE: Yönetimin farklı kademelerinden onay alındığı için etaplar halinde uygulanıyor. Birinci etap uygulanırken ikinci etaba çalışıyorsunuz. Şu anda mock-up’ları yapılıyor.