Taha Mimarlık 2007 yılında kuruluyor. Yaklaşık on senelik bir ofissiniz. Son dönemde ekibin yapısında değişiklikler olduğunu görüyoruz.
Evet, ekibi biraz genişlettik.
Ofisin gelişim sürecinden bahsedebilir misiniz?
Kurulduğumuz dönemde ağırlıklı olarak konut projesi üretiyorduk. Zaten o dönemde Türkiye'de çok farklı projeler yoktu. İnşaat sektörü 2010-2011'den sonra inanılmaz büyüme kaydetti. Biz de ekip olarak bu tarihten itibaren büyümeye başladık, 6-7 kişiyi bulduk. O süreçte aldığımız işler de değişmeye başladı. Farklı projeler üretmeye başladık. İlk başta bir okul projesi yaptık. İnşaatı tamamlandı, önümüzdeki yıl öğretime başlanacak. 2012'de ofis projeleri gelmeye başladı. Bu alanda birkaç farklı projemiz oldu. Daha sonra ticaret+konut şeklinde karma projeler yaptık. Bu arada Rusya'da ve Kırgızistan'da ofis projeleri gerçekleştirdik. Daha sonra Konya'da bir ofis projemiz oldu.
Siz de aslen Konyalısınız...
Evet, projeye çok büyük bir hevesle sarıldım çünkü oradaki ilk projemiz olacaktı. Konyalıyım ama Konya'da henüz hiçbir projem yok.
Aslında oldukça büyük bir şehir. Yarışmalar da açıldı bir dönem.
Evet ama biz yarışmalara bir kez katılabildik çünkü o da ayrı bir vakit gerektiriyor. Hep katılmayı hedefliyoruz ama sonra ticari öncelikler ağır basıyor. Elimizdeki projeyi bitirmemiz gerekiyor.
Herhalde ekipte yarışmacı bir arkadaşın olması ve bunu tetiklemesi gerek.
Aynen öyle. Hatta sırf bunun için farklı bir ekip kurmak istiyorum. Çünkü yarışma projelerini çok önemsiyorum. Mimarlığın gelişmesindeki en güzel araçlardan biri, yarışma projeleri.
Aldığımız projeler çeşitlenmeye ve artmaya başlayınca metrekareler de büyüdü. Tabi Türkiye inşaat kalitesi açısından ne kadar iyi, tartışılır. İstanbul'daki kulelere baktıkça, bunlar niye yapılıyor diye biz de kendi içimizde tartışıyoruz fakat yapılıyor.
İnşaat kalitesinde sorun olmasa da bunların kente dağılımı, bir plan çerçevesinde düşünülmüyor olması üzücü...
İstanbul'a ilk geldiğimde yüksek bina olarak The Marmara, Ceylan Intercontinental, bir de Odakule vardı. Siluete baktığınızda The Marmara ve Odakule dikkat çekerdi. Ceylan o kadar gözükmezdi. Özellikle Odakule'yi çok eleştirmiştik okuldayken, siluet o kadar güzel giderken niye böyle bir kütle var diye. Derken Gökkafes yapıldı. 2011'den sonra da bu gidişatı kimse durduramadı. Çünkü ekonomi gelişti, daha çok para olduğu için de insanlar daha büyük binalar yapmaya başladılar. Biraz da ihtiyaç vardı. Öyle olunca bize gelen projeler de çeşitlendi. İlk kurulduğumuz dönemde 10.000 m2 inşaat alanı olan bir proje geldiğinde ona çok büyük proje gözüyle bakardık. 8-10 blokluk iş yapmak çok büyük işti. Şimdi bunlar küçük projeler haline geldi çünkü elimizde 150.000-200.000 m2'lik, hatta 1 milyon m2'lik projeler var.
Genelde hangi şehirlerde çalışıyorsunuz?
Ağırlıklı olarak İstanbul. Zaten inşaat sektörünün kalbi burada atıyor. Fakat Konya'da da 150-200.000 m2'lik konut projeleri üretiliyor. Tabi İstanbul'da 1 milyon m2'ye varan çok büyük projeler var.
Ülkedeki ekonomik gelişmelerin akabinde ekibimiz de büyüdü. Açıkçası büyük ekip hedefi olan bir mimar değilim. Çünkü çok büyüyünce işin keyfini kaçırmaya başlayabilirim. Küçük bir ekiple daha samimi oluyorsunuz. Daha küçükken çok daha samimiydik. Şimdi 13-14 kişiyiz. Samimiyeti konumak için iyi bir sınır...
Ekipte kıdemli mimarlar olduktan sonra, az önce sizi yorduğunu söylediğiniz iş görüşmelerini bölüşebilirsiniz.
Çok haklısınız, zaten şu anda ofisimizde Duygu, Beyza ve Zeynep gibi uzun tecrübelere sahip mimar arkadaşlarımız var. Fakat ben bütün projelerin içerisinde olmayı seviyorum. Dediğim gibi, çok büyük bir ekip olalım, bir sürü proje yapalım gibi bir hayalim yok. Bu işin en keyifli kısmı buysa, buna daha çok vaktimin kaldığı bir şekilde çalışmayı seviyorum. Yine eskiz yapayım, her projenin bir tarafında olayım. Elbette her şeye yetişemem. Artık tecrübeli arkadaşlarım süreci yürütüyor çünkü bir kişiyle bu kadar büyük projeler yapmamız mümkün değil. Bunun sonucunda da sayı olarak 14 kişiye ulaştık.
Peki aranızdaki nasıl iş bölümü var, ofisin yapısı nasıl?
Hepimiz mimarız, aramızda yüksek lisans yapmış olanlar var. Çalışma sistemi olarak çok katı bir hiyerarşik yapımız yok açıkçası. Duygu, Beyza ve Zeynep proje yöneticilerimiz. Büyük projelerimizi genelde Duygu ve Beyza yürütüyor. Ben de her projenin tamamına dahil olmaya çalışıyorum. Mesela şu anda elimizde 130.000 m2'lik bir AVM projesi var. Bunu Duygu hanım götürüyor; mekanik, statik, elektrik gruplarıyla görüşmeleri o yapıyor. Onunla birlikte çalışan arkadaşlarımız da mimari projeleri ilerletiyorlar. Diğer gruplarla görüşmeleri de Duygu hanım organize ediyor. Çalışma sistemimiz bu şekilde...