Büyük ölçekli projelerde ortak girişim olarak başka mimarlık ofisleriyle çalıştığınız oldu mu?
Mesela Atmaca Bahçeşehir Park projesinin konsepti, Amerikan DDG firması tarafından çizildi. İstinye Park, Mall of Istanbul ve Akasya AVM projelerini de onlar yapmıştı. Biz de Atmaca Bahçeşehir Park'ta birlikte çalıştık. Şu anda yerel mimarlık ofisi olarak bu projede hizmet veriyoruz. Bu şekilde ortak çalıştığımız başka ofisler de oluyor. Ama bize gelen projelerin %90'ında leke çalışmalarıyla işe başlar, akabinde konsept projelerimizi geliştirir, müşteriye sunumumuzu yaparız. Konseptlerden sonra avan proje, ruhsat projeleri, uygulama projeleri ve detay projeleri olmak üzere bir paket halinde tamamını teslim ederiz.
Kontrolluk hizmeti de veriyor musunuz?
Tabi, zaten bazı projelerde müşteri birebir bizimle anlaşıyor ve ne yapıldığını yerinde takip etmemizi istiyor. Pek çok müşterimizle artık belli bir samimiyetimiz olduğu için anlaşmamız olmasa bile şantiyeye gider, ne yapılıyor, bizim projemize uygun mu diye bakarım. Çalıştığımız grupların büyük bir kesimi de bizi sürekli arar. Bir değişiklik yapacaklarsa bize mutlaka danışırlar.
Müellif olarak fikri haklarınızın korunması önemli...
Bize geri dönüş yapıyor olmaları, o insanların bize duydukları saygıdan ve iyi iş yapmak istemelerinden diye düşünüyorum. Çünkü kendileri değiştirdiklerinde inanın ki zarar ederler.
Projenin marka değeri de düşer, yamalı bohça gibi olur...
Aynen, zaten artık bu işin içindeki tecrübeli gruplar, mimarın yaptığı projeyi yerinde değiştirdiklerinde daha çok zarar edeceklerini bilir. Çünkü orada ürettikleri çözümün projenin diğer tarafına nasıl etki edeceğini görmeleri mümkün değil. Mimar olarak bir projeyi tasarlarken üç boyutlu olarak her tarafını düşünüyorsunuz. Altıncı bodrum kattaki elemanın 25. katta nereye gideceğini bile düşünüyorsunuz. Diyelim ki müteahhit grup beşinci bodrum kattaki bir şeyin yerini değiştirdi. Belki bunu yedi kat boyunca çözdü, 18. katta o başka bir şeye çarptığında ne yapacak? Bu sefer o kata özel bir şey üretecek. Onuncu katta farklı bir şeye denk gelince yine farklı bir şey üretecek. Derken bunlar hem zaman hem para kaybına neden olacak. Tecrübeli gruplar bunun kendisine para kaybettireceğini bildiği için mimari projeyi çok değiştirmek istemiyor. Ama bunun için de elinde iyi bir mimari projenin olması gerek.
Tabi ihtiyaca göre değişiklik olması da çok doğal. Örneğin ofis projelerinde daha esnek davranmak gerekiyor. Organizasyon yapısı değişince ofisteki çalışma alanları da değişebiliyor.
Tabi ama o bile bir tasarımdır. Mimarın bunu öngörmesi gerekir. Daha esnek bir çözüm üretilecekse statiği, mekaniği ona göre yönlendirerek projenin baştan öyle çözümlenmesi gerek. Diyelim ki bu esneklik düşünülmeden bir proje üretildi ama o grup yerinde daha rahat çözmek istiyor. Mümkün olabilecek mi? Olmayacak. Belki üç tane duvar kaldıracak. Arada çok garip taşıyıcı ya da mekanik sistemler oluşacak. Doğru olan, her şeyin ağırlıklı olarak masada çözülmesidir. Biz bunu önemsiyoruz. Konseptleri ya da avan projeleri çizdikten sonra bırakmıyoruz, 1/1 detaylarına kadar bir sürü üretici firmayı çağırıp "şuranın detayını nasıl çözeriz" diye danışıyoruz.
Ürün tasarımı ölçeğine varan projeler oluyor mu?
Tabi, 1/1 ölçeğe kadar yeni şeyler de tasarlayarak projeyi tamamlıyoruz. Her detayı tasarlamadan mimari projenin olamayacağını düşünüyorum. Projeleri en ince detayına kadar üretmeye çabalıyoruz ki şantiyeye tam takım bir şey verelim ve bizim yaptığımızı uygulasınlar. Birkaç yıl süren projelerimiz olabiliyor. Çünkü bazı projelerde detayları üretmek çok uzun zaman alıyor. Mesela neredeyse bir yıla yakındır Atmaca Bahçeşehir Park projesinin üzerinde çalışıyoruz. Muhtemelen bir yıl daha sürecek. Yani mimari proje bizim için bayağı uzun soluklu bir iş.
Peki sürenin uzaması işveren kanadında sorun yaratmıyor mu? Türkiye'de mimarı en çok zorlayan unsur zaman kısıtı çünkü...
Tabi, süreler çok sıkıntılı ama biz o zamanlamayı kendi içimizde çözmeye çalışıyoruz. Daha konsept proje aşamasında detayları düşünmeye başlıyoruz. Çünkü konsept projelerden sonra Türkiye'de ruhsat süreçleri çok uzun sürüyor. O süreçte projenin birçok kısmını çözdüğümüz için bu bizi rahatlatıyor. Büyük ölçekli projelerin bu tür zamanlamaları daha fazla. Biz de o süreleri sonuna kadar kullanmaya çalışıyoruz.
Uygulama konusunda deneyimli olduğunuzu görüyoruz. Sorun yaşanan projelere danışmanlık verdiğiniz de oluyor mu?
Birkaç kez bu konuda arandık. Elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. Özellikle uygulama projesi çizimi konusunda başvuruluyor. Açıkçası asıl iş yükümüzü bunun kaplamasını istemiyorum. Bir projeyi başından alıp götürmeyi tercih ederim. Mimar olarak etik kavramlara çok inanıyorum. O projeyi tasarlayan gruptan izin almadan bir değişiklik yapmayı doğru bulmuyorum. Bunu müşteriye de iletiyorum. Bu noktada ana tasarımı oluşturan grubun hakikaten bu değişikliğe izin vermesi lazım..
Yıllardır çalışmanın verdiği deneyimle uygulama projesi ve ruhsatla ilgili konularda çok aranıyoruz. Çünkü birçok maddeye hakimiz. Herhangi bir projeye ruhsat alınıp alınamayacağı konusunda bize danışıldığı oluyor.
Hukuk danışmanlığı gibi...
Hakikaten öyle. Bir de son dönemlerde devreye giren o kadar çok yönetmelik var ki karmakarışık ortalık. Tip İmar Yönetmeliği 1 ve Tip İmar Yönetmeliği 2'den olan projelerimiz olduğu gibi, eski İstanbul İmar Yönetmeliği'nden kalma projelerimiz de var. Hepsi bir harman. Dolayısıyla herkesin kafası karışık. Biz bunları herhangi bir şekilde toparladığımız için o konuda da çok aranıyoruz.