Ne olamayacağını öğrenmek

05 Eylül 2008

MesutT: Bir büro ortamından Yapı Merkezi'ne geçmek ilginç bir tercih...

BoğaçhanD: Bu, oradaki durumdan kaynaklandı diyebilirim. Ben askerden döndüm ve 1999 İzmit depremi oldu. Öte taraftan ekonomik bir kriz de vardı. Yapı Merkezi'ne 'ben yapı yapmayı öğrenmeye geldim' demedim. Mimarlık ve endüstriyel tasarım ara kesitinde durabilecek bir şeyler yapılabileceğini biliyordum. Yapı Merkezi, aslında farklı faaliyet alanları olan bir şirketler topluluğu. Aynı zamanda mimarlardan, inşaat mühendislerinden oluşan bir proje grubu da var. Benim şansım, 1999 depremi sonrasında oluşan durum oldu. Benim meraklı oluşumu, konuya yatkınlığımı görünce, onlar da beni kendilerince daha verimli olabileceğim alanlara doğru yönlendirdiler. Bu anlamda biraz da karşılıklı bir oluşum oldu diyebilirm. Bunun sayesinde beklenilen malzeme, ürün geliştirme gibi konuların dışarıdan halledilecek konular olmadığını; aksine mimarlık ofislerinde bizzat kafa yorulması gereken bir konu olduğunun farkına vardım. Çünkü mevcut üretim prosesleri içerisinde, onların ar-ge çalışmaları için ayırabildikleri bütçe sınırlı. Orada üretim (fabrika) ortamlarında da bulundum. Bütün bunların sonucunda mesele benim için bir bütün olmaya başladı. Farklı durumlara farklı yanıtlar üretebilmemiz için ihtiyacımız olman şeyin dışarıda kataloglar aracılığıyla hazır olarak sunulan çözümler değil, bizim de durumlara özel çözümler üretebilmemiz olduğunu gördüm. Mesela bugünlerde üzerine kafa yorduğum bir durum: Mevcut konvansiyonel alışkanlıklarla gelişmiş bir arz – talep durumu var. Örneğin tek ihtiyaçları ucuz konut. Kafalarında belli metrekare maliyetleri var; bir projeye soyunan müteahhit de bunu düşünüyor, bir sistem sunacak bir firma da... Bu döngü içindeki aktörler bu ağ içinde nerede yer alabileceğine bakıyor. Söz konusu olan bu döngünün içinde bence çeşitli olanaklar ve olasılıklar söz konusu. Döngü içindeki mevcut aktörlerin bakışı, mevcut araçların kullanılarak bunun mümkün olamayacağı yönünde ve konvansiyon dışı gibi görünen pekçok şey yüksek maliyetlerle mümkün olabileceği yönünde.

MesutT: Malzeme seçiminde ihtiyaçlar ne kadar belirleyici?

BoğaçhanD: Türkiye'de kişisel olarak karşılaştığım durumlar üzerinden yorum yaparsam, insanlar denenmiş, sınanmış bir ürün olmadıkça risk alarak yeni bir ürünü kullanmıyor. İster müteahhit olsun, ister mimar ya da iş veren, sınanmış, faydaları ve eksikleri görülmüş malzemeleri tercih ediyor. İnternet üzerinden yurtdışındaki okulları, araştırma programlarını, öğrenci projelerini izliyorum. Mimarlık okullarında, bizdekinin aksine problemlere yönelik farklı malzemelerle farklı çözümler üretmek konusunda o kadar çok deneme var ki, bu yalnızca mimari ufku değil, sektörel açıdan da  ufuk açıcı ve teşvik edilen bir durum.


ddrlp
Bir mimarın konuştukları / konuşamadıkları
Etkinlikler & Ödüller
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :