“Turistik bir yer düşlemiyor, ‘tasarım = lüks’ algısını kırmaya çalışıyoruz”
01 Şubat 2011
Lilipud'u ne zaman açtınız?
Ebru Çamur: Haziran 2010'da… Butik olarak yeniyiz; ancak tasarımcımız Nilüfer Giritlioğlu yaklaşık 15 yıldır bu sektörde. Sinema ve televizyon dizileri için sanat yönetmenliği ve kostüm tasarımı yapıyor. Dolayısıyla Lilipud da onun faaliyetinin bir uzantısı…
Uzun yıllar kamera arkasında çalıştıktan sonra, perakendeye satışa yönelmeye nasıl karar verdiniz?
EÇ: Aslında kişiye özel tasarımlar yapıyorduk; arkadaşlarımızın doğum günleri, özel günler için… Bu mağazayı açmak, yani perakendeciliğe geçmek de bizim için bir açılımdı.
Müşterilerinizi nasıl tanımlarsınız? Kim Lilipud'dan giyinir?
EÇ: Bizim şansımız, tam olarak amacımıza hizmet edebilmek… Gündelik olarak giyilebilecek kıyafetler tasarlıyoruz. Bu parçaları da farklı olmak isteyenlere sunuyoruz. Bir parçadan yalnızca kendisinde olmasını isteyen insanlara hitap ediyoruz. Şık ve yalın çizgilerimiz var diyebilirim.
Atölyeniz nerede acaba?
EÇ: Atölyemiz de Galata'da… Hatta bir alt sokakta! Toplamda 12 kişilik bir ekip olarak çalışıyoruz. Mağazamızın alt katında da bir takı atölyemiz var. Burada Janset Bilgin'in takıları satılıyor. Bir de ustamız var ve takı dersleri veriyor. Üstelik kafanızdaki fikirleri de gerçekleştiriyor. Değerli taşları, altın ve gümüşü, klasik kuyumculuk mantığı ile değil, daha güncel tasarımlar eşliğinde kullanıyorlar.
Tam olarak da Galata'da konumlanma isteğinizin motivasyonları nelerdi?
EÇ: Çekimler sebebiyle zaten uzun süredir Galata'da çalışıyorduk. Buranın dokusu gerçekten çok keyifli… Şehrin çok kalabalık bir noktasında, ancak çok sakin bir yerindesiniz. Sokağa adımınızı attığınızda çok farklı bir yerde buluyorsunuz kendinizi; insanı resmen kendine çekiyor. Bir de tabi ki modacıların yoğunlaştığı bir yer olması, bize de Galata'da olma isteğini aşıladı.
Gözlemlediğim kadarı ile Galata bölgesinin yeni tasarımcı sakinleri arasında ciddi bir işbirliği, neredeyse imece usülü ile burayı kalkındırma güdüsü var.
EÇ: Kesinlikle! Serdar-ı Ekrem'deki ve Galata bölgesindeki arkadaşlarla birlikte hepimiz, bu aksın tasarımcılar sokağı olarak anılması için çalışıyoruz. Aslında Galata ve Tophane'nin olumsuz bir havası var. Ancak biz burayı, şehrin yeni kültür-sanat merkezi olarak tanımlamayı ve bölgenin, her türlü tasarımcıya açılmasını hedefliyoruz. Yani sadece turistik bir bölge olarak düşlemiyoruz.
Galata'ya, yerleşik insanların rağbet etmesi asıl hedef mi?
EÇ: Tabi ki… Şöyle bir durum var: Moda ve tasarım denilince akla hemen yurtdışından kentler geliyor. Farklı giyinmek isteyenler de soluğu yine yurtdışında alıyorlar. Ama Bahar Korçan'ın öncülüğünde –ki bu sokağı canlandıran Bahar Hanım'dır- artık şu söylemin yaygınlaşmasını istiyoruz: "Türk tasarımcılar da var ve onlar da bu işi iyi yapıyorlar."
Peki siz kendinizi bu girişimin neresine konumlandırıyorsunuz?
EÇ: Biz, tasarım kavramının çok yükseklerde değil, ulaşılabilir bir yerde durduğunu anlatmak istiyoruz. Yani "tasarım = lüks" algısını kırmaya çalışıyoruz. İyi malzeme, iyi kumaşlar kullanarak, yalın ancak şık tasarımlarla farklı olunabileceğini gösteriyoruz.
Galata'daki hemen tüm mekanların, sundukları tasarımsal çizgi ile eşleştirilebilir nitelikler taşıdığını görüyoruz. Bunu önemsiyor olmalısınız.
EÇ: Bizler ne satıyorsak, yani neyin esnaflığını yapıyorsak, onun aracılığı ile bir kültürü anlatmaya çalışıyoruz. Bu "kültür" içerideki dekorla, mimari anlamdaki çizgilerle paralellik içerisinde…
Pop-Tech'ten Barok'a, Oradan Minimalist Olana; Bir Galata Mekanları Potpurisi
Galatamap Yaratıcıları ve Mahalle Sakinleri Bertan Berk ile Murat Tamgüç
Stok '60 '70'in Mimar-Mobilyacıları Fulya Ballı ve İliç Kırtaş
Laundromat'ın Mimar-Modacılarından Yasemin Özeri
Lilipud'un Moda ve Takı Tasarımcıları Ebru Çamur ve Janset Bilgin
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın