İstanbul’un hızlı göç alan ve nüfusu hızla artan Esenyurt bölgesinde yer alan projede alçak ve yüksek katlı yoğunluk bir arada kullanılmış.
Tefken Hepistanbul, İstanbul’un metropoliten alanı içerisinde, nüfusu hızlı artan, sosyo-ekonomik olarak orta sınıfın yoğunlukla bulunduğu ve hızlı göç alan Esenyurt bölgesinde projelendirilmiş bir konut projesi. 56.000 m² arazi alanı dahilinde imar durumunda verilen TAKS değeri en fazla yüzde 40’dır. Öneri projesinde TAKS oranı yüzde 28 olarak kabul edilmiştir. Birçok analiz sonucu yerleşimde alçak katlı yoğunluk ile yüksek katlı yoğunluk bir arada kullanılmıştır. Aslında yapı yoğunluğunun düşeyde kısmen artırılması ve nokta tipoloji dahilinde yüksekliklerin denetimli bir şekilde düzenlenmesi denilebilir. Yüksek katlı bloklar yön, gölge, rüzgâr ve çevre ulaşım etkilerine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. En fazla 25 katlı değişken yükseklikteki blokların arasında yine değişken gabariye sahip kuzey-güney doğrultusunda yerleşen düşük katlı sıra bloklar yer almaktadır. Bütündeki bina ayak izi, kullanıma en fazla yarar sağlayacak değerde ve boyutta bir avlulama, açık ve yeşil alana olanak tanıyacak şekilde yerleştirilmeye çalışılmıştır.
Yoğun trafik ağının ortasında yer alan arazi topografik olarak da kentsel yüzey düşünüldüğünde düşük kotta kalmaktadır. Arazi çevresinde “vista” oluşturan bir kentsel ya da doğal öğe yoktur. Dolayısıyla bakılacak bir “dış” olmadığı için gündelik yaşam, sosyal ilişki, komşuluk, yeşil alan ve rekreasyon yoğunluklu bir iç yaşam kurulmaya çalışılmıştır. Projenin yönlenebileceği bir bağlama sahip olamaması nedeniyle kendisi “bağlam” olarak kabul edilmiş ve ardılları için bir bağlam oluşturma amacı güdülmüştür.
Mekânsal kurgu analojisi “rizomatik”, yatay ve dikey ilişkisi ile tanımlanabilir. Proje “tek merkezli” değil “çok merkezli”, aslında herhangi bir merkez oluşturmayan ya da gizli merkez içeren harekete sahiptir.
Proje alanına, kuvvetleneceği düşünülen güney yolundan (Güney Kapısı) ve bu girişin diyagonal aksında yer alan bir başka girişten (Kuzey Kapısı) erişilebilir. Batı Çarşı ve Doğu Çarşı yerleşke içerisinden ve istenirse ait olduğu mahalleden de kullanıma olanak tanımaktadır. Kapalı sosyal donatılar, yerleşkeye bağlı yönetim ve muhasebe bürosu gibi işlevler topografyadan kaynaklanan avantaj ile kuzey tarafı gömük güney cepheleri açık bir şekilde arazinin kuzey bölgesine konuşlanmıştır.
Kuzey-güney doğrultusunda yerleşen yapısal kurgu doğu yönünde gabari düşürmektedir. Doğu güneşinin güneyi tarayarak hareketi nedeniyle bütün avlular günışığından yararlanmaktadır. Batı tarafındaki kütleselleşme gerek batı güneşinin yarattığı olumsuzluk gerekse de otoban bağlantısı nedeniyle gabari olarak farklılaşmıştır.
Kuzey-güney doğrultusunda geniş iki avlu alanı yer alırken, merkezileşmeme gayesi ve müstakil, yarı özel açık alanlar, 2. derece avlular yaratmak istenmesinden dolayı bu avlular arasında ikincil doğrusal pasajlar kurgulanmıştır.
Doğrusal 1. ve 2. derece avlulardan doğu-batı doğrultusunda farklı kot ulaşımları, hava dolaşımlarını sağlayan yırtıklar, blok ve öteki yapı girişleri sağlanarak gizli bir ızgara sistem içerisinde söz konusu rizomatik kurgu oluşturulmuştur.
Yapı alanında iki tipoloji egemendir. Bir tanesi 25 kat ötekiler 10 kata kadar düşen, toplam 14 adet, nokta tipolojiye sahip bloklar. 25 kat sınırı verimli kabul edilmiştir. Strüktürel aksları 650/650 olan bloklar 26x26 m kontura sahiptir. Kat bazında 4 ile 6 arası bağımsız bölüm bulunmaktadır. Birimler konteyner mantığında oda sayısı ve çeşitlemesine bağlı olarak tasarlanmış ve merkezi ortak alan, çekirdek sabit olarak değişkenlik içerecek şekilde kurgulanmıştır. Cephe tasarımını da bu baz tasarım noktası ve ilişkisi verir. Bağımsız adedi ve kütlenin son oluşumunu bu tümevarım dizgisi oluşturur.
Sıra ev ya da doğrusal teraslama olarak tanımlayabileceğimiz yükseklikleri 12,50 metre ile 18,50 metre arasında değişen sistem blok kurgusunun benzeri bir örgü ile oluşmaktadır. Müstakil bağımsız girişleri olabildiği gibi çekirdek ile de birbirlerine bağlanmaktadır. Kurgu dahilinde birbirleriyle ilişkileri yatay ara yüzler ortaya çıkarmakta ve bunlar ortak ya da bağımsız bölümler ile ilintili kat bahçeleri olarak işlevlenmektedir. Bu aynı zamanda yatay yüzeylerin bir ekolojik sertifika dahilinde çatı bahçesi olarak kullanımına olanak tanır. Bulunduğu kota bağlı olarak yükseklikleri değişir.
Dört yöne yüz veren yüksek blokların yönlere bağlı cephe porozitesi ve karakteri değişkenlik oluşturmaktadır. Kuzey ve güney cephelerinin porozitesi düşük iken doğu cepheler yüksektir. Batı cephesi gene denetimli bir boşluk oranı ile kurularak güney batı güneş kuvvetini bertaraf etmeye dönük olarak yapısal çıkıntı ile cam yüzeyleri gölgelenmektedir.
Alçak katlı dizinin hem yapısal bir baza oluşturma hem de bloklardan ayrışması amacıyla cephe malzemesi tuğla bitiş ile sonlandırılmıştır. Tuğla hem yoğun olan yeşil doku içerisinde olumlu bir zıtlık/uyum oluşturmakta hem de düşük kotlarda cephenin olası hızlı kirlenmesine karşı boyama, tadilat gibi sorunları engellemektedir.
Alçak katlı dizi çatıları yeşil çatı olarak kurgulanmıştır. Yöne bağlı, aralarda kat bahçeleri yer alır. Benzer ilke yüksek katlı bloklarda da vardır.
Avlular, rekreasyon dolaşımı, çatı bahçeleri vb. gibi alanlardan yağmur suyunun toplanıp dönüştürme işlemi ile tekrar bu alanlarda kullanılması düşünülmüştür. Proje dahilinde bir arıtma tesisi önerilmiştir.
Kuzeydoğuda önerilen koru ile kışın yerleşke içerisinde hissedilecek olan poyraz engellenmek istenmiştir. Egemen rüzgâr yönü olan kuzeybatı ise bir blok ile engellenmiş ve yerleşke içerisine, ortak açık alanlara sirayet etmesi önlenmiştir. Özellikle yaz aylarında güneybatıdan esen sirküle edici, temizleyici hava akımı/rüzgârı kesilmemeye çalışılmıştır.