Tapa-Caña; Umrumda mı Dünya!
Filiz YAVUZ / 05 Ekim 2010
“İspanya, Türkiye’ye o kadar çok benziyor ki!” minvalinde çokça cümle kurulur. Ancak “Bizde meze ne ise, onlarda da tapa o” sözü adeta havada kalıyor.
Cerveceria Alemana; "Hemingway'in hayaleti mi yoksa ismi mi bira satıyor?"
Turistler için hazırlanmış Madrid rehberlerinde adı, "Hemingway'in favori yerlerinden biri" olarak geçen Santa Ana Meydanı'ndaki bu eski bira evi, salaş bir mekan görünümünden çok uzakta… "Eskiden buralara kimler gelirdi, kimler" havasını temizliğiyle, ahşaplarıyla, sandalyelerin, duvarların ve tavandaki süslemelerin "kahverengi" uyumuyla hissettiren mekanı, siyah beyaz boğa güreşi fotoğrafları süslüyor. Genişçe bir salondan oluşan mekanın bar kısmı çok küçük. Tek fiyat uygulaması olduğu için de bardan ziyade masalar tercih ediliyor.
Çalışanların yaş ortalaması yüksek; fakat hepsi de tapas barların asık suratlı barmenlerinin ve garsonlarının aksine güler yüzlüler. Mekanda müzik yayını yapılmasa da, girişin hemen yanında kocaman bir plazma TV asılı duruyor. Tavandan sarkarak yan yana dönen büyük pervaneler, giriş kapısının hemen yanındaki pencerede yazan "doğal klima" yazısını doğruluyor.
Madrid'de Hemingway'ın uğrak yeri olduğunu iddia eden mekanların çokluğu, karşıtını da doğurmuş: Plaza Mayor yakınlarındaki "Kitchenstoiers"ın girişinde "Hemingway hiç burada yemek yemedi" yazıyor.
Hem Santa Ana meydanında konumlanmasından hem turistik olmasından, hem de Hemingway'i pazarlama aracı olarak kullanmasından ötürü, "Cerveceria Alemana" biraz pahalı. Üstelik ev yapımı tapalar sunmalarına rağmen lezzetlerin ortalama olduğunu söylemek abartılı olmaz. Mekan tapa konusunda pek cömert değil; 2,5 Euro'ya içeceğinizin yanında tapa değil de sadece bir tabak karışık salatalık, soğan ve zeytin turşusu geliyor. Tapalar için ayrıca para ödemek zorundasınız burada; ayrıca ekmek için de! Fakat Madrid'de bulmanın pek de kolay olmadığı o ağırbaşlı ortam için değer doğrusu…
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın