Burada okuyacağınız dosya, elbette devasa Expo külliyatının topyekün bir dökümü değil. Konuyu, iki dünya savaşı arasında ve sonrasındaki toplumsal ve ekonomik kavrayış kırılması düzleminde örneklendiriyor.
Dünya Sergisi ya da popüler adı ile Expo (Exposition) konsepti, çizgi romanlar, kült film serileri ve elbette gibi, peşinde kitleleri sürükleme gücüne sahip... Bu gerçeği ise, çeşitli Dünya Sergileri'ne adanmış web sitelerinden, açık ve ulusal arşivlerden, üzerinden 50 sene geçse bile haklarında yayın hazırlama kararlılığından veya pul koleksiyonlarından okumak mümkün...
19. yüzyılın son çeyreğinden günümüze uzanan bu etkinlik biçiminin böylesi büyük bir potansiyel barındırması ise hayli anlaşılır. Hazırlıkları yıllar süren, akredite olmak için ülke ve kentlerin büyük rekabete giriştikleri, ardından da mevzunun milli bir meseleye dönüştürüldüğü bu devasa panayırlar, bugün güncelliklerini ve önemlerini korumakta güçlük çekiyor gibi gözükseler de, 20. yüzyılın ortalarına kadar ulusal ve uluslararası bilgi paylaşımı ve serbest ekonomiye ivme kazandıran gösteriler olarak kentlere damgalarını vurdular. Hatta sadece kentlere değil, jenerasyonlara da... Dünya Sergileri, belki Olimpiyatlar ve Eurovision yarışmaları ile karşılaştırılabilecek bir etki ile nesillerin hafızalarına kazındı.
Burada okuyacağınız dosya, elbette devasa Expo külliyatının topyekün bir dökümü değil. Konuyu, iki dünya savaşı arasında ve sonrasındaki toplumsal ve ekonomik kavrayış kırılması düzleminde örneklendiriyor.
Odağında ise, bu dönüşümün sonucu olan mimarlık üretimleri bulunuyor: Dünya Sergileri ardından, güçlü kentsel imgeler olarak ya da mimarlık tarihi okumalarının arzu nesnesi olarak fiziksel ve/veya epistemolojik ömürlerini sürdüren yapılar...